Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Neden böyle olduk?

Neden böyle olduk?
 

haberal.com


Bayram süresince, yapılan sohbetlerde hakim olan konuları, dün gece konuklarımla masaya yatırdık...

Geçmişi aynen bu güne taşımak ve sürekli yaşatmaya çalışmak mümkün değil. En başta ekonomik olarak imkânsız. Düşünsenize kapınıza gelen 10 çocuğa 10ytl verseniz 100ytl. Madlenin kilosu 25-30 ytl. Her gelen misafire öğlen ve akşam yemek vermeye kalksanız asgari ücretle çalışan bir işçinin, memurun maaşı bitti zaten.. O zaman geçmişi geçmişte bırakıp, bu güne göre asıl değerleri kaybetmeden yaşamaya, yaşatmaya çalışacağız dedik..

Söz ekonomiden açılınca, doğal olarak iş sahipleri, döviz kurları, global kriz, zamlar, dünya borsaları ve içinde bulunulan aymazlıklar konuşuldu...

Söz döndü dolaştı hükümete geldi. İnsanların artık cuma namazına gitmekten bile çekindiklerini dile geldi. "Acaba beni de onlardan mı zannederler?" korkusuyla. "Biz" ve "Onlar"... "Ramazan Bayramı", "Şeker Bayramı" diye durduk yere toplumu germenin gerekçeleri konuşuldu...

Benlik, kibir konularına girdik birden. Bülent Arınç'ın kendinden büyük bir seçmeni "Kalk ordan" diye azarlaması, Dengir Mir Mehmet Fırat'ın basın toplantısında bir eli cebinde diğer elinde bir belge hakaret dolu sözlerle hakkında ki iddiaları çürütmek için takındığı tavır, efelenen politikacılar, %47 oyla kendini ülkenin sahibi zannedenler, hepsi bayram sohbetimizin baş kahramanlarıydı.. Sonra düşündük birlikte. Müslümanlık, herşeyden önemlisi ise insanlık, Allah'ın buyurduğu hiç bir şey şu an uygulanmıyor. İnsanlar birbirini sevmiyor, birbirine tebessüm etmiyor, selâm vermiyor, acıma duygusu kalmamış, güven yok, inanç yerlerde sürünüyor (konu her ne olursa olsun), hırs, öfke hakim bir toplum haline getirilmişiz.

Her gittiğimiz ortamda ve evimde elbette ki öğrenim gören çocuklarımızın okul hayatlarını da konuştuk. Anlattıkları şeyleri ibretle dinledik. 17 yaşında ki çocuk 2 korumayla geziyor, dersi beğenmediyse sınıftan çıkıyor. Öğretmen soracak olsa "ben ...... 'in yeğeniyim bir durum mu var hoca?" diyerek dışarı çıkıyor! Babasının kaçakçılık yaptığından bahsedenleri geçtik, kaleş muhabbetine girip, tespih elde dolaşanlar da işin cabası. Araba markaları, kıyafet markaları, bu gün çok - fit- im muhabbetleri ve erotik shop alışverişleri.. Bunlar çocukların okul hayatında birebir yaşayıp gördükleri... Bitmedi...

- Geçen gün arkadaşın annesini arabada bir adamla öpüşürken gördük. Babası değildi Zeynep abla. "Hii.. Ayy falan olduk hepimiz". Çok kötü yaa....

- Bir arkadaşın babasının bir kadınla ilişkisi varmış. Gece annesiyle, babasının cep telefonunu karıştırmış kadının numarasını bulmuşlar. Ertesi gün bize getirdi. Biz de numarayı erkekler tuvaletinde ki aynalara kapılara yazdık hep.

Çocuklar ailelerinin çarpık ilişkilerine de tanık oluyor ve birebir yaşıyorlar maalesef. Lise çağlarında alkol tüketiminin ne denli arttığı, çocuklara verilen harçlıklarda ki ölçüsüzlüğün standart aile çocuklarının üzerinde bıraktığı olumsuz etkilerin boyutları, üniversite eğitimi esnasında ki ekonomik uçurumların yarattığı rahatsızlıklar bayram süresince hep konuşuldu hep tartışıldı. Ve artık bu gece gelen dostlarımızdan da aynı şeyleri duyunca hadi dedik irdeleyelim artık bu kadar da olmaz...

Halbu ki ben Sabancı Müzesinde ki "Salvador Dali" sergisini çocuklarla konuşmak, tartışmak isterdim. Ya da seyrettikleri bir filmi, izledikleri bir tiyatro eserini, gittikleri bir konseri, okudukları bir kitabı..

3 kişilik bir ailenin birlikte bunları yapabilmesinin ne denli zor olduğu geldi bir an aklıma. O kadar büyük bir metropolde yaşıyoruz ki bir yerden bir yere gitmek ciddi külfet. Öğrenci indirimi olduğu için çocuklar gidebilir.. Ama ailece paylaşmak sadece -korsan CD- ler sayesinde mümkün.. Yani illegal bir uygulama bireyleri bir araya getirebiliyor! KORSAN ...

Neden böyle olduk? Neden bayramlar sönük ve ruhsuz? Neden mutsuzuz? Neden yozlaştık? Bu soruları ve cevaplarını sabah 4.30 'a kadar elimizde fincanlar, ayaklarımız altımızda sorguladık durduk..

Konu her ne olursa olsun, suç ve suçlu, hak ettiği cezayı çekmediği sürece, adalet vicdanlara yerleşmediği sürece hiçbir şeyin düzelmesi mümkün değil... Her kötülüğün, yozlaşmanın temelinde yatan adalet sistemimiz.

Bayramın son günü ve yine içim buruk.. Bayram olduğunu hissedemeyen, görevi başında şehit olan, şehitlerine ağlayan, hastahanelerde ihmal sonucu bebeklerini kaybeden, tarafik kazalarında can veren, evlatlarının torunlarının yolunu bekleyen ama gidilmeyen bunca insan varken mutlu olmak zor oluyor. Tek kişilik mutluluklar hep sırça köşk'te saklı kalıyor... Ülkem insanının her bir ferdinin mutlu olduğunu gördüğüm gün, tüm yarım yaşananlar bütüne dönüşecek bende..

Mutlu yarınlar diliyorum.

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..