Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '12

 
Kategori
İnançlar
 

Neden dünyada tekiz, bir benzerimiz yok?

Neden dünyada tekiz, bir benzerimiz yok?
 

Bu soruyu cevaplamak sanıldığı kadar kolay değildir. Zira insanların kolaycılığı önlerinde daima bir engel olarak durmuştur. Bir soruya biraz düşünüp cevap bulamadık mı hemen Allah'a havale ediveririz. Bu havale işini mensup olduğumuz dinin kitabından bir maddeye de uydurduk mu sorun tamamdır. Bir örnek verelim.

Soru: Akdeniz ile Atlas okyanusunun sularının karışmadığı belirlendi neden acaba?

Cevap: O Kuran'ı Kerimde var. Cahiller daha yeni keşfetmiş. Tabii ki Allah öyle istemiştir.

Böyle bir soruya, böyle bir cevap gelirse artık yan gelip yatabiliriz. Tabii, biraz çaba sahibi olanlarda bizi istediği gibi oynatır.

Herkesin üzerinde anlaştığı iki cümleyi yazalım.

“İnsanlar yalnız doğar, yalnız ölür”

“Hiçbir şey yoktan var edilemez, var olan bir şey de yok edilemez”.

Uçsuz bucaksız evrenlere, kâinatlara baktığımız zaman gördüğümüz ihtişamı, güzelliği, mükemmelliği içimize sindirip düşünmeye başladığımızda bütün kâinatların, evrenlerin şaşmaz bir sistem içinde kurulduğunu görüyoruz. Bu sisteme isterseniz denge sistemi adını verebiliriz. Yüce Allah, yarattığı bu muhteşem tablonun kendi kendine devamı, kendi kendini yenilemesi için olağanüstü bir denge sistemi kurmuş. Bu sistemi yarattıklarından herhangi bir varlığın bozması söz konusu bile değildir. Yarattığı her varlık, doğumdan ölüme bir periyot izler. Buna canlı cansız her varlık dâhildir. Bilim dergilerinde sıkça okuduğumuz şeyledir. “ X yıldızı o kadar uzak ki, öleli 300 yıl olmasına rağmen ışığı bize gelmeye devam ediyor”. Veya “Bilim adamları yeni bir yıldızın doğduğunu keşfetti”. Bunlar bize her şeyin doğum – ölüm süreci içinde olduğunu gösteriyor. Sadece bu değil, incelemeler her olayın makronun mikroya yansımasından ibaret olduğunu gösteriyor. Yani evrenin bir başka noktasında olan bir olay bizim dünyamıza da büyüklüğümüz biçiminde yansıyor. Başka bir deyişle bütün kâinatta olanlar birbirine yansımaktadır. Astrologlar, güneş sistemi içindeki gezegenlerin birbirine ve dünyaya yansımasını hesap ederler. Allahın sonsuz düzeni içinde bütün kâinatların birbirlerine yansıdıkları kesindir.

İncelendiğinde dünyada hiçbir insanın birebir kopyası olmadığını görüyoruz. Hatta eskilerde bile yeninin kopyası yok. Erkek ve kadın bedeninin birleşmesinden doğan çocuk neden benzersiz olur? Bir çiftin birçok çocuğu olmasına rağmen neden hepsi ayrı ayrıdır? Bir çift bir yaptığı çocuktan neden bir tane daha yapamamaktadır?

Bedenimiz dünya malzemesinden imal edilmiş bir elbisedir. Ölüm durumunda içindeki ruh çıkar gider. Elbise de geldiği yere doğaya döner. Acaba bu elbise onu taşıyanı tanıtmak amacı ile ona özel yapılıyor olmasın? İnsan görme yeteneği dışında olan ruh kendini tanıtmak için özel kıyafet giyiyor olmasın?

Böyle bir soruya herkes mensup olduğu dinin kitabındaki maddelere uygun bir cevap verebilir. Sonrada delinin zoruna bak deyip yan gelip yatabilir. Binlerce yıl önce gelmiş öğretilerde tabii ki her konuda olduğu gibi bu konuda da çelişki olacaktır. En kıymetli şey insan beynidir. O beyin de, var olduğu günden beri sürekli gelişmekte ve sorunlarına çareler üretmektedir. Zaman içinde tembelliğe düştüğünde çare üretmek yerine şeytanlığa çalışmayı ön plana çıkardığında Allah gönderdiği dinlerle onları saptıkları çizgiden döndürmeye çalışmıştır. Ama artık insan beyni her halde sorunlarına kendisi çareler üretebilecek gelişmeyi sağladı ki, artık yeni öğretiler yeni destekler gelmiyor.

Bedenlerin ruhlara giydirilen elbiseler olduğunu söylemiştik. O zaman iki şık ortaya çıkıyor. Ya Allah sürekli yeni ruhlar imal edip gönderiyor, ya da aynı ruhları olgunlaşmaları yeterli değilse, layık olduğu ve olgunlaşmasına fırsat çıkabilecek ailelere yeniden gönderiyor. Anlaşılacağı gibi bu iki şık reenkarnasyon olayının varlığı ve yokluğu ile ilgilidir ki, mevcut dinler bu konuda anlaşmazlık içindedirler. Müslümanlık dini içinde bile bu konu tartışılır haldedir.

Eğer yeni ruh imal edip yollanıyorsa neden en mükemmelden, en kötüye kadar farklı hayatlar sürüyoruz? Bu soruya verilecek cevaplar sadece belirli ve küçük bir kesimi tatminden öte gitmeyecektir. Yani mantık böyle olmamasının gerekmediğini söylüyor.

Eğer diğer şık yani reenkarnasyon geçerli ise bu farklılıkların nedeni biraz daha akla uygun olarak ortaya çıkıyor.

Hemen bütün din ve benzeri öğretilerin üzerinde anlaştığı bir konu ise bu dünyanın bir imtihan alanı olduğudur. Allah eğer ruhları bunca yaşam sonunda imtihan etmek istemiş ve imtihan alanı olan dünya gezegenine göndermişse, hepimizin zaten farklı olması gerekmektedir. Hele bu ruhlar daha önceki yaşamlarını başka evrenlerde, başka kâinatlarda gerçekleştirmişler ve buraya çıkış imtihanı için gelmişlerse zaten benzemeleri imkânsız olacaktır.

İzmir 2012-12-03 

 

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..