Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '11

 
Kategori
Deneme
 

Nefret

Nefret
 

Lütfen benden nefret et, affetme olur mu? 

Hava soğukluğu mevsim normallerinin üzerinde seyretse de “güzel geldin” bahar demek istedim, bulutlar ardına saklanan güneşi gördüğümde. Ağaçların her yıl olduğu gibi bu yıl da aşkla açmasını seyrettim, erguvan kokusu alırken burnum. Baharı bir kez daha sevdim bu anlarda… Yeniden yeşermek, meyveye dönmek ise annemi hatırlattı ve bu köşedeki ilk yazıda anneme gitsin izninizle. 

Geçtiğimiz haftalarda yazın hayatımın ilk ürünü olan kitap raflarındaki yerini aldı. Bir ilkeyi düşündüğümde ekrana yapışmıştı ilk satırlar. İlke bir eylemdi, bir tavır, bir kararlılık simgesiydi. İlkeli bir kadın hikayesi oldu; birilkenin hikayesi AF. Günübirlik ilişkilerden uzak, tutkuya sarılmış iki canı korumak için atılmış bir tohum oldu AF. Bağışlayıcı aşkın, gün gelip bağışlayamadığı keşkelerinin dili; “Her aşk her keşkeyi affeder fakat gün gelir öyle bir keşke yaşanır ki oradan dönmek, ne aşkla ne de afla mümkündür” dedi. 

“Nefret” ve “Af” aşkı işte böyle başladı. Bilir misiniz, bu her iki kelimede gerçek kimlikleriyle karşımızda durmazlar. Sözlük anlamları der ki; 

Nefret; bir kimsenin kötülüğünü, mutsuzluğunu istemeye yönelik duygu, tiksinme, tiksintidir. 

Af; bağışlama, mazur görmedir. Oysa, “Nefret; aslında bir sevme halidir”, “Affetmek ise terk ediş” Nefret, itici, tiksindirici gibi çalınsa da kulağa, yüreğe öyle gitmez sesi. Nefret onu hala düşünmektir, onu istemek ve beklemektir, der kalp. Nefret onunla ilişkiyi devam ettirmektir. Her şeye rağmendir, tüm kırılmışlıklara rağmen, sevginin bir perdesidir nefret. Ondan nefret ediyorum demek, onu istiyorum demektir. Çünkü insan nefreti ile büyütür sevgisini. Çünkü nefret kalpten gitmez. Çünkü insan bir insandan nefret ederse, onu kimsenin sevmediği kadar sever. 

Ve AF, nefretin yanında ne kadar da masum bir kelime değil mi? Kocaman bir yüreği tarifliyor af; bağışlayıcılığı, onarıcılığı temsil ediyor. Gerçekte de öyle mi dersiniz? Af, bağışlıyor gibi görünse de bağışlamıyor aslında. Af bir terk etme biçimidir. Bir düşünün; affediyorum dediğiniz an aslında umursamadığınız ve bir daha asla eskisi gibi olamayacağınız bir duruma bürünüyorsunuz. Affettiğiniz kişi bir daha asla eski kişi olmayacak gözünüzde. Yüreğiniz daha da büyümeyecek afla aslında, kırıklığın üzerini -miş- ile kapatacaksınız. Farkında mısınız “affederek” onu terk ettiniz. Affettiğiniz de onu hayatınızdan çıkarttınız. 

Şimdi kelimeleri yeni anlamlarıyla bir kez daha düşünün emi. Nefret ettiğiniz kişi ya da kişileri bir daha düşünün, düşünün ki neden ondan nefret ediyorsunuz. Dönüp kalbinizde duran o his gerçekte neyi taşıyor halen? Düşünün, düşünün; ondan nefret mi ediyorsunuz yoksa “Nefret” mi? Dönüveren cümleler sıralanıyor mu içinize, kalp atışlarında bir sıra dışılık, avuçlarda bir terleme, gözde bir seyirme ya da sabitleşme oldu mu, o güne gittiğinizde? Geçmişe gidip geldiğiniz yolculukta, kalbinizin üstünde minik de olsa bir ağrı oluştu mu? Karıncalar damarlarınızın içerisinden buldukları onu, sürüyerek içinizde taşırken, damarların duvarlarına değen kürek saplarından içiniz ürperdi mi? Evetse, siz ondan halen “Nefret” ediyorsunuz. 

Onu affettiğiniz günü hatırlıyor musunuz? Karşınızda duran masum suratı affettiniz anı… Onu gerçekten affettiniz mi? Yoksa -mış- ile başlayan yeni bir sayfa mı araladınız kendinize? Artık onu düşünmüyorsunuz, ritminiz değişmiyor ve acımıyorsunuz. Umur katsayınız en diplerde, olsa da olur olmasadasınız af gününde. Tebrik ederim, terk ettiniz. 

Yüreğinizden “Nefret” gitmesin çünkü geriye dönmek için bir şans daha veriyor duygunuz. Arkanızda bıraktığınız güneş ensenizi ısıtıyor. Nefreti kalbinizden çıkartınız. Affetmeden seviniz. Affediyorsanız da nefret ettiğiniz kadarıyla alıp-veriniz. Kelimeleri gerçek anlamlarıyla yaşamak güzel... Tıpkı baharı yaşamak gibi… Yeni baştan yeşermek nefretsiz... Yeniden meyveye durmak ana gibi. Batan güneşler değil, çiğli sevdalar serpeleyiniz hayatınıza. Yüreğiniz bunu hak ediyor. Afla yoğuruyorsanız gerçeğinizi, affederken siz de gerçek olunuz. Halen ilgiliyseniz, kayan yıldıza bakıp dilek tutmayınız. Çünkü kayan yıldız, aslında yanı başınızda, sizin umursamadığınız yıldızınız. Ve dileğiniz gerçekleşsin istiyorsanız, ona dönün ve seni seviyorum deyiniz. 

Mayıs 2011 

 
Toplam blog
: 41
: 656
Kayıt tarihi
: 06.12.08
 
 

1972 doğumluyum. Halkla ilişkiler sektöründe çalışıyorum. Yaşamım işim, kitaplar ve yazı üçgeninde g..