Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Şubat '10

 
Kategori
Siyaset
 

Neler Oluyor Türkiye‘de ?

Neler Oluyor Türkiye‘de ?
 

Bu iki resim arasındaki farkı ve de bağlantıyı anlayabildiniz mi ?


Oluyor, oluyor. Türkiye’de bir şeyler oluyor. Ağzımız sakız olan hani o ‘70 milyonluk Türkiye’ lafı var ya ! Birileri bu argümanı değiştirmek istiyor. Hem fiziksel, hem, kültürel, hem de psikolojik olarak. Artık ne sosyologların dediğine inanıyor ve güveniyorum, ne de şu küfürbaz, kendini ve de haddini bilmez politikacıların dediklerine.. Hele hele Cumhuriyetin meclisinde, doğru yerde olmadığını düşündüğüm politikacılara hiç güvenmiyorum..

Türkiye’de bir şeyler oluyor. Bu kesin ve imanın şartları gibi kaçınılmaz bir gelişme. Ama neler olduğunu anlamak ve kavramak ise biraz maharet istiyor. Aslında, her şey ‘gecekondu’ misali değil, ‘gündüz kondu’ misali, herkesin göreceği bir şekilde oluyor ama neler olup bittiğinin farkında olan şu yetmiş milyonluk ülkede kaç kişi var acaba?

Kimileri, ‘kör gözüne parmak sokar gibi’ bir şeyler yapıyor, kimileri ‘kör olmuş’ bunu görmüyor. Kimileri de bizim ‘kör’ olup görmememizi ve aynı zamanda ‘sağır’ olmamızı istiyor. Ortalıkta bir ‘sağır-dilsiz’ diyalogu dolaşsa da, neler olup bittiğini anlamak için, biraz çevremize bakmamız, biraz gazete, kitap okumamız ve olayları iyi değerlendirmemiz gerekiyor.

O kadar çok şey oluyor ki, bunların hepsini madde madde sıralamak burada gereksiz. Çünkü, hızla da değişen bir gündemi var bu ülkenin. İktidar partisinin neler yaptığını ve neler yapmak istediğini kendimizce anlatmak sayfalar dolusu yazı demekse de, başta muhalefet’in neler yapmak istemediğini ve de belli bir siyasetçi(!) güruhunun da neler yapılmasını istediğini ve de istemediğini anlatmak da ayrı bir yazı konusu. Ama her şeyden önce, ya da bu yapılanlar, yapılamayanlar ve de yapılmak istenenleri kavradıktan sonra, ‘kim bunları yaptırıyor, kim yaptırmak istiyor ve de neden ve nereden yaptırılmak isteniyor ‘ gibi soruları da sorduğunuz zaman, asıl o zaman büyük bulmaca ortaya çıkıyor.

Bunlara iki örnek verelim.

Birincisi, Başbakan’ın hemen hemen her gittiği yerde, biriken topluluğa seslenirken ‘yetmiş yıllık Cumhuriyet’te neler yapıldı? Son yedi yılda neler yapıldı ?’ sorusunu ve argümanını neden kullandığını merak edip araştırdınız mı ? Sorguladınız mı ? Yada birilerine sorup, fikir edindiniz mi ? Ben kedimce sorguladım, bir başka yazıda sizlerle paylaşmayı ve tartışmayı arzu ederim.

Bir başka örnek ise şu :

Bugünkü DTP’nin uzantısı olan BDP’nin bu neden bu kadar cesur ve atak olduğunu, amaçlarının ne olduğunu, ne olabileceğini sorguladınız mı ? Eğer sorguladıysanız, bir takım resimleri görmüş olmalısınız. Parça parça da olsa bu resimler size belki bir şey anlattı ama asıl büyük resmi görebildiniz mi ? Sizce bu ‘büyük resm’ kim çekmiş olabilir ? Bunu da bir sorgulayın bakalım. Bu büyük resmi elbette ki tartışacağız. Sıkça ve çokca da yazmaya çalıştım. Ama o büyük resme, hatta büyük yapboz tahtasına şu önemli parçayı da ben eklemenizi istiyorum. Hangi resim mi ? Aşağıdaki paragraf bunu anlatıyor. Gazetelerden alıntıdır.

BDP’li Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Sur, Yenişehir, Kayapınar ve Bağlar ilçe Belediyeleri, Kürdi-Der (Kürt Dili Araştırma ve Geliştirme Derneği) tarafından hazırlandığı öne sürülen ‘Kürtçe Alfabe’ afiş ve bilboardları (Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi sponsorluğunda) şehrin ve ilçelerin her yerine astırmış. Bu pano ve afişlerde, Kürt alfabesindeki harflerin nasıl okunduğu, nasıl yazıldığını anlatmak için de bitki ve hayvan resimleri kullanılmış. ‘Xwendina alfabeya Kurdu’ (Kürtçe alfabenin okunuşu) başlıklı afişlerde, Kürtçe alfabede yer alan 31 harf yer almakta ve halkın bu dili nasıl kavraması gerektiği ifade ediliyor.

Şimdi soralım kendimize. Gerçekten Kürt alfabesi diye bir şey var mıydı? Yoksa ne zaman yaratıldı? Kim buna öncülük etti? Ve neden şimdi sistematik getirilmeye çalışılıyor? Acaba, tüm dünya’ya Kürtçe’nin anadilliği konusu farklı mı algılatılmaya çalışılıyor? Yoksa Türkiye’de gizli bir devrim mi yapılıyor?

Şu yukarıdaki iki resme bir bakın. Biri 1928’deki harf devrimi sonrası halka yeni Türk alfabesinin nasıl olduğu büyük afiş ve tabelalarda anlatılıyor. Diğeri ise 2010 yılı tarihi itibari ile Kürtçe alfabenin nasıl olduğu anlatılıyor.

Son soru:

Eğer Kürtçe çok eski bir dil ise ve yaratılmamış ise, neden şimdi böyle bir alfabenin varlığını öğreniyoruz. Ben kırk önce ilk Kürtçe ile tanıştığımda, telaffuz etmeye çalıştığım Kürtçe kelimeleri, nasıl yazılacağını kimseden öğrenememiştim. Nasıl oluyor da şimdi bir alfabe ortaya çıkıyor?

Cevap vereceklerin cevabını merakla bekliyorum..

1928'den 2010'a gelindiğinde, elbette ki çok şey değişti. İçinde bulunduğumuz yıllarda bir devrim hatta devinim yaratılmaya çalışılıyor. Ama bir farkla, Cumhuriyetin izleri yok edilerek...

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..