Nereye gidiyoruz? Ebu Zerr gibi olabilir miyiz?

Nereye gidiyoruz?

Yaşanan tüm gelişmeler bizi iç kargaşanın çıkmasına doğru götürüyor. İdare, hukuk ve sosyal yaşam alt üst edilmeye çalışılıyor.

Unutulan var. Biz aynı gemideyiz.

Geminin yönetimi yanlış yapıyor ve gemide ki görevliler ve yolcular rahatsız olabilir.

Ama o geminin içindeyiz.

Çıkar gurupları geriden ayaklarının bastığı karadan ve korunaklı kulelerden bizi seyrediyor.

Yaşamda bulunan bizler bu olaylarda o şekilde veya bu şekilde roller üstlendik. İçinde bulunduğumuz roller sahne veya senaryo gereği değil!

Gerçek...

Ağır bedeller ödeyeceğimiz tutumlar ve davranışlardan kaçınmamız gerekmekte... Zira yaptıklarımız bize geri dönecek.

İnanç gereği Ebu Zerr (R.A) gibi yerinde kırmadan ve dökmeden sözler söylemek gerekli. Bazı İslam ulemasının ahlaki öğüt, onunsa farz olarak tefsir ettiği ayet : "Ey inananlar, Hahamlardan ve Rahiplerden ( o dönemde yönetenler sınıfı) bir çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler ve (insanları) Allah yolundan çevirirler. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar var ya, işte onlara acı bir azabı müjdele!" (Tövbe, 34)

Ve unutmayalım bilgi çağında hiç bir şey gizli kalmaz. Demokratik eylemlerde de bu çağda kırıp, dökmeye dayanırsa kabul görmez. Ters teper.

Son yıllardır her konuda ortaya konan tahammülsüzlükler, çıkar kavgaları ve akılcılıktan uzak yaklaşımlar bizi adeta erdemli davranmaktan uzaklaştırdı.

İktidarı elinde tutan için de muhalefette bulanan için de siyasete olan güven yok edilme aşamasına geldi.

Önümüzde önce yerel ardından Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler var.

Beraber yaşadığımız bu ülkeyi seviyorsak akılcı ve erdemli düşünce ile siyaset yaparak yanlışlardan kurtulmak varken, başka yollara başvurmak hepimizin sonunu hazırlar.

Unutulmaması gereken bu galiba...