Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '08

 
Kategori
Deneme
 

NESİNE YAR NESİNE, NEFESİM NEFESİNE

NESİNE YAR NESİNE, NEFESİM NEFESİNE
 

Kuşaklar arası bir yolculuk bu. Kuşaklar arası yolculuk boyunca kendi zamanları içinde, zamanın kendilerine sunduğu şartlar ve koşullar altında rengini ve hareketini alan, meşakatli ve hoş , ayakların yerden kesildiği dolayısıyle başın bulutlarda gezdiği hafif çakır keyif haller, insanın yüzünü sebepsiz gülümseten, insan bedeninde bütünlük bulan, düşler sokağında yürünüp hayatın içinde kendini somutlayan, tenin ten ile buluşması ile mutluluğun doruklarında taçlanan keyifli, neşeli, espirili bir yolculuktur yaşanan.

Ilık ılık esen bir meltemin nefesinin titreyerek saçlarınızdan başlayıp, dudaklarınıza doğru akarken, ılık dokunuşlarıyla dudaklarınızı yoklayan ve esintisini sükunetiyle boynunuzdan bedeninizin üzerine doğru sarmalayarak salınan, bir okyanusun mavi derinlikleriyle esintisinde ılık meltemin birbirlerini sarıp sarmalayabilmesinin arzulanan doğal yolculuğudur bu.

Yola çıkmak üzere hareket alındığında ki bu hareketin enerjisini sağlayan ve arttıran, beş duyu organını harekete geçirebilecek sinerjiyi yakalayabildiğiniz, dokunuşlarından gerek tensel gerekse düşünsel mutluluk duyduğunuz biriyle tenlerinizi de birbirinizle paylaşma arzusunda birleşme isteğinizdir.

O güne kadar farklı bedenler üzerinde vücut bulan tenlerin bribirlerinin tenleri içinde dile gelme arzusuyla tenlerin birleşerek iki farklı bünyede tek vücut olabilme isteğidir.

Tenlerinizde her ten ile birleşme arzusunda değildir aslında, şayet tenlerinizin de her ten ile birleşme arzusunda olabileceğini düşündüğünüz anlarda vardır şeklinde bir durum yaşanıyorsa, bunları böyle yaşadığınız anlarda bünyenizin kabul edemediği bir durumu tenlerinizin de red etmekte olduğunu başkalarına itiraf edemesinizde kendinizle kaldığınızda kendinize itiraf ediyorsunuzdur.

Size ait olan bedeninizi, başka biriyle ki bu biri çok ama çok sevdiğiniz, çok ama çok değer verdiğiniz, birlikte vakit geçirmekten, yaşamı paylaşmaktan çok ama çok zevk aldığınız, çok ama çok arzuladığınız biri değilse şayet, tenleriniz birbirine değerde dokunamaz, dokunamadığınız bir teni ancak belki bir süre daha bir doğal ihtiyacın karşılanması olarak arzulayabilirsiniz ancak dokunuşun yerine ikame etmeye çalıştığınız değmeler bir süre sonra gerek teninize gerekse ruhunuza yabancılaşmanıza neden olacaktır.

Bu yabancılaşma giderek sizi ardından sürükleyecek olan bir fırtınaya ardından kasırgaya dönüşecektir ki ruhunuzdaki bu bölünme zamanla duygularınızı deforme ederek size ait olan bedeninizi paylaştığınız belki başka başka insanlar sayısını arttıracak ancak bu sayısal bir artma olurken kalitesi giderek düşen ten değmeleri şeklinde dokunuşlardan uzak mutsuz ve doyumsuz tablolar ortaya çıkaracaktır. İnsanın bedeni kendisine ait olan en değerli varlığıdır. Bu bedenin biriyle paylaşımı da yine en az kendi bedeninize verdiğiniz değer kadar değer vereceğiniz biriyle olmalıdır.

Aynı şekilde kendi bedeninin kendisinin en değerli varlığı olduğunun bilincinde olan biriyle ancak, sizde kendi bedeninizi paylaşabilme arzusunda olabilirsiniz. Doğal olarak nitelenen bir ihtiyacın karşılanması başka bir şeydir, dokunuşlarından mutluluk duyduğunuz, yaşam boyu dokunuşlarından bıkıp usanmayacak kadar çok sevdiğiniz, sizin için etrafınızdaki tüm insanlardan ayrı bir başkalık taşıyan sizin için bambaşka olan, yerine hiçbir başka teni, bedeni, yüzü, gözü, boyu, posu koyamayacağınız kadar değerli olan bir beden ile ten buluşması başka birşeydir.

Dolayısıyle dokunuşlarıyla, sarılıp sarmalayışı ile bambaşkalık yaratabilecek arzusuyla birbirlerinin teni içinde birleşebilen tenler ayakların yerden kesildiği, başın bulutlarda dolaştığı, hafif çakır keyif haller yaratıp insan bedeninde bir bütünlük oluşturup düşlerini gerçekleyebiliyorlar.

Ten buluşması da birlikte olmaktan çok ama çok mutlu olduğunuz, çok ama çok sevdiğiniz, çok ama çok arzuladığınız, çok ama çok bambaşkalıkla başka birilerinde göremediğiniz, görseniz bile başkalarında tınmadığınız ancak onda anlam bulan biriyle olduğunda bal'ını tadmanız balın ay'ını görebilmeniz mümkün olabiliyor


Bal'ını tadmanız balın ay'ını görebilmeniz için, doğanın insana sunduğu en güzel çiçeğin üzerinden beslenerek balını kovanına bırakan bal arısının, balının doyumsuz tadıyla, ay'ın üzerinde ayaklarınız havada yürüdüğünüzü sanırken, yürüyemediğinizi, kanatlanıp havalarda hafiflediğinizi yaşayabilmek, doğanın insan bedenine sunduğu o kusursuz güzelliği içinde; paylaşabilmenin sırrı; kendi bedeni kadar, sizin bedeninize de, en az kendisinin ki kadar değer veren, dokunabildiğiniz ve dokunuşlarının espirisini yakalayabildiğiniz biri ile paylaşabiliyor olmanızdandır..

Böyle biriyle gideceğiniz her neresi olursa olsun orası sizin cennetiniz olur . Sizin cennetiniz artık yanında güne uyanıp bundan mutluluk duyduğunuz insanın yanıdır. O dur. Tıpkı Zülfü Livaneli şarkısındaki gibi..............


Yatar gül harmanı gibi
Canımın dermanı gibi
Har yanında çiçek açmış
Binboğa ormanı gibi
Nesine yar nesine
Ölürüm ben sesine
Bir daha vursa idi
Nefesim nefesine
Canım sese mi geldin
Kadem basa mı geldin
Sağ olsam gelmez idin
Öldüm yasa mı geldin
Nesine...
Saçın yüzüne perde
Yüreğim düştü derde
Ayak üstü duramam
Seni gördüğüm yerde
Nesine...
<ıframe marginwidth="0" framespacing="0" marginheight="0" frameborder="0" scrolling="no">
 
Toplam blog
: 43
: 1843
Kayıt tarihi
: 24.06.07
 
 

72 istanbul doğumluyum.  Yağmur yüklü buluttan pamuk şekeri, Yağmurdan sonraki gökkuşağı, to..