Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '15

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Nevşehir Devlet Hastanesi’ne teşekkür ve eleştiri

Nevşehir Devlet Hastanesi’ne teşekkür ve eleştiri
 

 

Başka bir kentten gelince,  yaşamaya başladığınız yerle geldiğiniz yeri kıyaslamak daha kolay oluyor. Artıları, eksileri kolaylıkla saptayabiliyorsunuz.

Konu sağlık. Yaklaşık bir ay önce yerleştiğimiz ve yeni yeni alışmaya başladığımız Kapadokya’da, sürpriz bir sağlık sorunuyla karşılaştık. Avanos’ta rahatsızlanan annemi, en kısa sürede Nevşehir Devlet Hastanesi’ne yetiştirdik. Hastamıza ‘acil servis’te hemen müdahale edildi; muayenesi ve tetkikleri olabildiğince kısa sürede tamamlandı.

Annem kısmi felç geçiriyordu.

Nöroloji servisine yatırıldı sonuç olarak. Servis personelinin iyiliği kadar, bir hekim dikkatimi çekti. İki hafta sonu geçirdik söz konusu hastanede ve Uzm.Dr. İbrahim Salman, her gün olduğu gibi, cumartesi-pazar günleri de aynı özenle hastalarını takip ediyordu. Yeni mezun bir hekimin idealizmini gördüm, bu deneyimli hekimde. Zor durumda getirdiğimiz hastamızı iki hafta içinde kısmen yürüterek çıkardık hastaneden. Kendisine(Dr. İbrahim Salman), hastamız taburcu olurken teşekkür ettim. Buradan, hem kendisine hem de servis personeline bir kez daha teşekkür etmek isterim.

Nevşehir Devlet Hastanesi’nde annemin kaldığı sürede, ben ve eşim de periyodik kontrollerimizi yaptırma fırsatı bulduk. Ve ilginçtir ki, gittiğimiz her bölümde(poliklinik) hep iyi davranışlarla karşılaştık. Tanık olduğum sürelerde herkese iyi davranılıyordu. İlk kez bir hastaneden bütünüyle hoşnut olmuştuk.

Böylesi iyi izlenimler edildiğim hastanede, bazı polikliniklerde temizlik konusunun aynı özenle takip edilmediğini(pis diyemem ama) belirtmeliyim.

Bir de yine bazı polikliniklerde hasta bekleme alanlarındaki tuvaletler kilitli tutuluyor; sadece personel girip-çıkıyor ve kilitliyorlar. Genel bir durum değil, sanki bir işgüzarlık örneği bulunsun istemiş birileri. Bu bir tahmin elbette.

***

Hastaneye her giriş çıkışta kantin dikkatimi çekiyor, ihtiyacım olsa da bir şey almamaya çalışıyordum. İlk göze çarpan, kantinin pencere önünde açıkta satılan simit ve poğaça yığını oluyordu. Evet, gerçekten yığın. Üst üste gelişigüzel atılmış açıkta yiyecekler. Çalışanlar, bu ürünlerin hiç birisini hijyen koşullarına uygun sunmadıkları için, satın almayı ‘sağlıklı’ bulmuyordum. Hastaneye geliş-gidişlerimizin 9. gününde refakatçi eşim yoğurt istedi. Mecburen kantine indim, yoğurdu aldım. Ama istenen ücret piyasa fiyatının iki katı!.. İtiraz ettim, işletmeci, “burada fiyatlar böyle, istersen şikayet edebilirsin” dedi; Asılı fiyat listesini de göstererek ekledi, “bu da hastanenin bize verdiği fiyat tarifesi.”  Oysa, hastane yönetiminden, “onanmış böyle bir liste verilmediği” bilgisini aldım daha sonra. Kantinci, tüm ürünleri fahiş fiyatlarla satmayı sürdürüyordu ’egemenlik alanı’nda!

Hastane yönetimiyle görüşmüştüm, tüm yakındığım ve hoşnut olduğum konuları. Yetkili, kendilerinin de kantinciden yakındıklarını, 400 küsür bin TL kira, elektrik ve su bedeli alacakları olduğunu, tahsil edemediklerini ve icra yoluna gittiklerini anlattı. Yetkili benden fazla şikayetçiydi kantin işletmecisinden. İcra kararı karşısında işletmeci mahkemeye başvurup, “yürütmeyi durdurma” kararı aldırmış. “Elimiz kolumuz bağlı” diyor yetkili. İl Sağlık Müdürlüğü avukatı konuyu yargı yoluyla çözmeye çalışıyormuş.

Önemli bir not: Görüştüğüm yetkili, “buradan almayın, lütfen gidin dışardan alın gereksinimlerinizi” diyor, bir çözüm seçeneği olarak.

Ne kadar ilginç değil mi?

Devletin bir sağlık kurumunda, sağlıksız koşullarda (hâlâ)gıda satışı yapan bir işletmeye, şu ana kadar devletin gücü yetmemiş!

 

 

 
Toplam blog
: 355
: 1099
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

1960 Ankara doğumlu bir Çankırılıyım. İşimin burada olması nedeniyle, Antalya'da yaşamaktayım. Ti..