Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '07

 
Kategori
Haber
 

Nijer kadını ile Türk kadını arasındaki fark…

Nijer kadını ile Türk kadını arasındaki fark…
 

Az önce Radikal’ de bir haber okudum. Nijer’ deki kadın dramı ile ilgili bir haber.

Nijer’ de kadınlarda sıkça görülen bir hastalıktan ötürü eşler kocaları tarafından sokağa atılıyor. Gerekçe, hasta olmak ve bu hastalığa bağlı olarak doğuramamak…

Nijer’ de sıkça görülen bir hastalıktan ötürü binlerce kadın sokağa atılıyormuş. Ve Nijer’ de 4 tane kadın hastalıkları uzmanının olması bir diğer anekdot…

Nijer’ de bulunan Türk doktorlar meseleye eğilerek en azından ulaşabildikleri kadınlara yardımcı olmaya çalışıyorlar…

Nijer’le aramızda çok fark var. Onlara nazaran “modern” bir ülke olduğumuz aşikar. Fakat çoğu bölgelerde kadına bakışımızın Nijer’ den pek farkı olmadığını görebiliyoruz.

Ülkemizin çoğu bölgesinde hane hiyerarşisinin baba, çocuklar, inekler ve anne olarak düzenlendiğini söylesek abartmış mı oluruz?

Varlık gerekçesini hizmet etmek ve doğurmak olarak tanımladığımız kadınlarımızı, başımız sıkıştığı zaman “Cennet Annelerin Ayakları Altındadır” sözleri ile avutmaya çalışırız.

Veya İslam’ın kadına ne kadar önem verdiğinden dem vurur, “Türklerde kadın” nutukları çekeriz…

Hz. Ömer’in Medine çarşısını emanet ettiği kadınla başlayan “kadın” merkezli kandırmacalarımız, aslında ne kadar “anaerkil” bir toplum olduğumuzla devam eder. Han kadınlarının at üstünde “cenk” hikayeleri ile meseleye “Turani” bir cephe de açarız hani…

Aslında bunların hepsi erkeklerin kadınları aldatmacasıdır desem kendi cenahıma “ihanet”mi etmiş olurum…

Gerçek itirafla bulunur. Önce vakıayı tespit etmek gerek…

Kadını sofrasına oturtmayı ancak son çeyrek yüzyılda “hazmeden” bir toplumda “aldatmaca” çok sevimli bir tavır.

Keşke herkes aldatmacalarla yetinebilse…

Kendi namussuzluğunu örtbas etmek için karısını, kızını ve bacısını öldürenlerin hala manşet olduğu bu ülkede, Nijer’den daha aşağı yerlerin olduğunu söylemek kendimize ihanet sayılmamalı…

Mağdurun katledildiği bir geleneğin “töre” sayıldığı bozuk düzende kadının canını koruması bile kâr sayılmalı.

Bu yönü ile Nijer kadını ne kadar şanslı…

En azından sokakta yaşama ihtimaline sahip.

Lakin bizim “töre” kurbanlarının ömrü birgün ensesinde bitecek “namuslu” ağabey veya akraba gölgesinden kaçarak geçer…

Adına “töre” dedikleri cahiliye adetlerinin “takipçileri”nin kız çocuklarını diri diri toprağa atan Kureyşlilerden farkı nedir?

Bence cesaret…

Mekkeli “müşrik” bizim “töre” katillerinden daha cesurdu.

Kardeşini kirleten tecavüzcüyü öldürecek cesarete sahip olmayan “namus timsali” bu açığı zayıf kardeşi öldürerek kapatmaya çalışır ve buna “töre” der…

Ve devletin “âli” makamlarında oturanlar…

Kimi zaman bu zavallıları katilleriyle evlendirir kimi zaman katile kendi eliyle teslim eder.

Bunun adı da “devlet şefkatidir”; mağduru katile teslim eden, katili içeri atmamak için maktulde “hafifmeşreplik” arayan şefkat…

 
Toplam blog
: 31
: 1153
Kayıt tarihi
: 06.07.06
 
 

Memleketi ve kendini ilgilendirenler üzerine yazmayı "tutku" edinmiş bir fen bilimci, konuşmaya v..