- Kategori
- Kültür - Sanat
Nisan 23
Öğrencilik yıllarımda her yıl ulusal bayramlarda öğretmenlerim tarafından görevlendirilirdim..
Bayramlar dışında piyeslerde rol alır, özel gecelerde şarkı-türkü söyler, her yıl sınıf ve kütüphane başkanı seçilir, okulun diğer çoğu etkinliklerde öne çıkardım..
Ortaokul yıllarımda her ulusal bayramda bando takımı içinde trampet çalar, Lise'deyse bando takımını yönetirdim..
Tüm bu görevleri almaktan son derece keyif alır ve çok mutlu olurdum..
Hele bir etkinlik vardı ki belleğime kazınan ve ortamını bulsam aynı coşkularla kutlamak istediğim 23 Nisan etkinlikleri..
Bazı kutlamalarda pitikare gömlekli, kısa pantalonlu gösteriler..
Bir başka kutlamada takma bıyıklı, tahta kılıçlı kahraman oluveriyorduk..
Tüm bu sevindirici güzelliklerle önemsendiğimizi düşünürdük okul arkadaşlarımızla. Yapmış olduğumuz etkinliklerle sadece 23 Nisan'ın ulusal ve egemenlik çocuk bayramı olmuş olduğunu dışında bizlere değer verilmediğini bugün anlıyor insan..
Çocuk..
Tomurcuk..
Çiçek..
Kulağımıza ne hoş geliyor değil mi?
Hani nerede çocuklara verilen değer?
İmkanları olan çok azınlık dışında çocukların geleceği hakkında hangi öngörüler üzerinde çalışmalar yapılabilmekte?
Beslenme dahil, çocuk gelişiminde destekleyici unsurlar hani?
Çocuğu tanımak hani?
Yönlendirmek hani?
Her şeyden önce sahip çıkmak hani?
"En az üç cocuk" demekle oluyor mu?