Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Noktalı virgül vedalar

NOKTALI VİRGÜL VEDALAR

Hani aşk hiç beklenmedik yerde başlar ya, hiç beklenmedik anda da biter bazıları için! Bu bitişler bazen mola ayrılıklarla noktalanır. Bazen ise virgül konur sadece geçici.. En vurucu ve bitmeyen bitişler noktalı virgüllü ayrılıklardır. Neden mi? Çünkü bu ayrılıkların özneleri bitirmek istese de hayat bu karara müdahele eder ve kesin yaptırımıyla nokta koymaya izin vermez. Yaşamımızın sıralı cümleleri ilişkilerimizdir. Bu ilişkileri ayırmada başlarız noktalı virgülleri atmaya zaman yazgısına. Noktalı virgüllerimiz, bağlacı olur kimi zaman ayrılıkların, kimi zaman ise öznelerimizin öznelliğini korur şevkatlice!

Sıralı cümlelerimiz olan ilişkilerimizin kucağında büyüyen söz öbeklerimiz, yani gözbebeğimiz yavrumuz da varsa asıl o zaman en büyük çentiği atarız kalp duvarımıza. Bu öyle bir noktalı virgüldür ki yaşam gramerimizin temeli olur ömür cetvelimizde. Silinmez unutkanlık silgisiyle! Unutkanlık silginizi illaki kullanırsanız yırtar duygu dokunuzu. Ve bir daha sis kementinden çıkaramazsınız ruhunuzu. Gözbebeğiniz için o noktalı virgülle yaşamayı öğrenirsiniz. Peki bu noktaya nasıl gelinmiştir?


Aşıklar yaşamın en zevkli işçiliğini yaparlar, “ayrılık” onların ölüm grevidir. Ani kararlarla bellekteki anılar gözyaşı rutubetiyle çürütülmeye çalışılır. Vicdanı varoşlara dönenlerce üzüm gözler nasırlı ayaklarla ezilir. Onların ham niyetleri ürkütür körpe ümitleri. Yüreklere aşk bulmak adına kuyular kazılır kan içicilerce. Hasret elbisesi giyilir, huzuru beklerken sabır durağında bitkin. Bu bekleyişte zamanın sıcacık şevkati sarar teselli ile ruhu usulca. Gönül yollarını ayrılık karları kaplarken, avcı kulübesi ıssızlığında kalır yürekler. Umutlar eritir mi karı acaba? Sabah sporunu yaparken aşk, basit insanların ilkel dürtüleri çoktan taze yürekleri yemeğe koyulmuştur kahvaltı niyetine. İşte hesapta olmayan ama kötü hesapları olanlarca körüklenen karmaşalı bitişler, başlangıçlarla kucaklaşır o ıssızlıkta.


Aşkın idealar dünyasında hep hayalet sevgililer mi yaşar? Zaman suyundan akan duygular, anı değirmeninde öğütülür. Anı değirmeninin inkar taşlarında en çok ezilenler, en çok acı veren duygulardır. Bazen bu düşünce unları gözyaşı suyu ile ıslanır, duygu hamurlarından eski anıları inşa eder maharetlice. Hani üzerinde uyuduğumuzda hissizleşir ya elimiz, kolumuz; kalbimizde taşıdığı yük fazla gelince mi duyarsızlaşır, hissetmez hale gelir acaba?


Ayrılıklar aşkı tasdiklemeden önce, varoluşun temel maddesi olan aşkın üç hali nedir? Aşkın kimyasında da “sıvı, katı, gaz” dır aşkın halleri. Aşkın sıvı hali, en huzurlu ve en uyumlu durumudur. Aşk tam istenileni verir ama aslında kendi değildir. Kalpten akarak sadece bürünülmesi istenen kalıbın şeklini alır. Aşkın ‘gaz hali’ en havai zamanıdır. Uçuk, deli, çılgın zamanları. Kendini neron sandıran ve tutkuyla ateşleyen zamanı. Ama her ateş gibi sönmeye mahkum ve geçicidir. Sırada aşkın katı hali var. İsmi sanki katılaşmış bir kalbi anlatır gibi görünse de öyle değildir. Aşkın durulduğu, berraklığında ruhun şeffaflaştığı, gözbebeği aynalarında akislerin gerçek baktığı halidir. Yani her şekli değil kendi olabilmeyi başardığı, öznel karakter değerini aldığı, uçucu olmayan hisleri barındıran basamağıdır. Ulaşılmak istenen hep budur. Bazılarına göre ütopiktir. En öz şudur ki; ayrılıklar olduğunda kalp bedeninden çıksa da aşk ruhu, o ölümsüzdür. Başka bir gönül bedeni bulacaktır er geç, noktalı virgülleri de özümseyerek!

 
Toplam blog
: 15
: 1067
Kayıt tarihi
: 23.02.08
 
 

Sinop Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilimdalında Öğretim Görevlisiyim..