Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '15

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Nüfusumuz yaşlanıyor. Ailenin ve Dinamik Nüfus yapısının korunması programı açıklandı

Nüfusumuz yaşlanıyor. Ailenin ve Dinamik Nüfus yapısının korunması programı açıklandı
 

Kadının ekonomideki yeri çok önemlidir. Kadın hem işgücü kaynağı olarak üretime katılır hem de doğurganlık özelliği nedeniyle kendisi işgücü faktörünün ana kaynağıdır. Ancak kadınlar çalışma yaşamına katıldıkça doğurganlık oranları düşmekte, bu da nüfusun yaşlanmasına neden olmaktadır. Türkiye'de bugün 65 yaş üstü nüfus yüzde 7 civarındadır. 2023'te 65 yaş nüfus oranının yüzde 10'u aşacağı tahmin edilmektedir. Nüfus yaşlandıkça çalışma yaşındaki işgücü azaldığı için ciddi sosyo-ekonomik problemler ortaya çıkmaktadır.

O halde ekonomik büyüme ve sosyal kalkınma için kadının hem çalışması hem de çocuk sahibi olması gerekmektedir. Oysa bu zorunluluklar kadının iş yükünü arttırarak yaşam kalitesini düşürmektedir. Kadınlar çocuğun getirdiği yükümlülükler dışında aile içindeki geleneksel sorumlulukları nedeniyle bütün ev içi işleri de üstlendiklerinden, genellikle iş hayatını bırakmayı tercih etmektedirler. Bu sorun ülkemizde kadınların iş hayatına katılımının gelişmiş Batılı ülkelerdekine oranla çok düşük olmasının önemli nedenlerinden birisidir. Diğer taraftan kadının aile içinde, çalışma hayatı ve ev içi yüklerin paylaşılmaması nedeniyle yaşadığı sorunlar, aile birliğinin bozulmasına ve boşanmaların artmasına neden olabilmektedir.  

Çözüm için geliştirilen uygulamaların başında kadınlara esnek çalışma alternatiflerinin sunulması gelmektedir.  

8 Ocak 2015’te Başbakanlık tarafından açıklanan Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı, kadının hem çalışıp hem de çocuk sahibi olmasını destekleyecek bir teşvik paketi olmasının yanında ailenin korunmasını da hedeflemektedir. Program 2014-2018 yıllarını kapsayan 10. Kalkınma Planı’nın Öncelikli Dönüşüm Programları Listesi’nde yer almaktadır. Bu nedenle program beklenen sonuçları itibariyle yapısal dönüşüm kapsamında bir müdahale olarak değerlendirilebilir. Kadının çalışma hayatında kalabilmesi için kararlaştırılan destekler, annenin doğum izin süresinin arttırılması, babaya doğum izni getirilmesi, anneye doğrudan doğum yardımı, annenin doğum izin sürelerinin çalışma süresinden sayılması, 5 yaşına kadar çocuğu olanlara eğitim izni, kreş ve gündüz bakımevlerine ilişkin düzenlemeler, yaşlı hizmet merkezlerinin sayıca arttırılması gibi başlıklarda toplanmaktadır.

Ailenin desteklenmesi ve evliliği teşvik için getirilen desteklerde iki uygulama göze çarpmaktadır. Bunlardan ilki, “çeyiz hesabı” adı altında bir tasarruf fonu oluşturulmasıdır. Bu uygulamaya göre, aileler çocuk doğduktan sonra bu hesaba para yatırmaya başlayacaklar. Devletin de katkıda bulunacağı hesapta biriken paralar, evlilik harcamalarının karşılanmasında kullanılacak. İkinci destek başlığı ailelerin sosyal destek hizmetlerinden yararlandırılmaları kapsamındaki uygulamalardır. Bunun için kullanılacak mekanizma, iki yıldır yürürlükte olan Aile Sosyal Destek Programı (ASDEP) kapsamında sosyal destek uzmanlarının aile ölçeğinde yapacağı çalışmalardır. Uygulamada Türkiye 500 aile için bir sosyal hizmet görevlisi düşecek şekilde bölgelere ayrılacaktır. Aynen aile hekimliği gibi, 500 aileye bir sosyal destek anlamında ihtiyaçlarını takip edecek denetim faaliyetinde bulunacak verilen desteklerin nerede nasıl kullanıldığını gözetecek yeni bir ekip oluşturulmaktadır.

Açıklanan bu teşvik programı ile ilgili sorunlu yönler de bulunmaktadır. Doğum teşviki ile ilgili politikalarda olası en büyük sorun, uygulamanın işverenin işgücü maliyetini arttırarak kadın istihdamını arttırmak yerine azaltmasıdır. Ailenin desteklenmesine yönelik teşvikler ise kadının aile içi sorumluluklarının artması ile sonuçlanabilir. Her iki durum kadının doğum sonrası iş hayatına geri dönüşünü olumsuz etkileme potansiyeline sahiptir. Bununla ilgili kadının iş ve aile yaşamının uyumlaştırılmasına yönelik yasal altyapının tamamlanması ve işveren, devlet ve sivil toplum örgütlerinin sürece katılmalarının temin edilmesi önerilmektedir.

Ayrıca Program kadın istihdamındaki temel sorunlardan biri olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği konularına vurgu yapmamaktadır. Oysa bu konu sosyo-kültürel anlamda kadının sosyal statüsünün güçlendirilmesinin önündeki yapısal engelleri de kapsamaktadır. Örneğin eğitimdeki eşitsizlikler ve eğitim düzeyindeki yetersizlikler kadınların üretime yaptıkları katkıyı sınırlayan bir diğer önemli faktördür. Dolayısıyla bütün olarak bakıldığında ailenin korunması kaygısıyla alınan önlemler, mevcut yapıda kadının üzerindeki iş yükünü azaltmak yerine arttırabilir. Programın sürdürülebilir olması isteniyorsa bu riskleri göz önünde bulunduracak planlama ve düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

 

 
Toplam blog
: 2
: 81
Kayıt tarihi
: 07.02.15
 
 

Selçuk Üniversitesi Silifke-Taşucu Meslek Yüksekokulu öğretim üyesi ..