O güzel insanlarla o gün birlikte olsaydım, keşke.

8 Eylül toplantısına geliyorum, geliyorum dedin, sonradan da vazgeçtin gitmekten. Şimdi de kalkmışın keşke katılsaydım diye söyleniyorsun. Senin yaptığını kimse yapmaz Ahmet Bey.

Dün bu toplantıyı düzenleyen büyüyüm, saygı duyduyum İlyas Bey için yazdığım blog yazımda parasızlıktan dert yandım. Sonunda İlyas ağabey bana yazmış olduğu yorumunda <ı>“Sevgili Ahmet, gelememe nedenin o kadar önemsizmiş ki ne desem…” diye sitemde bulunuyordu. Haklı olabilirdi fakat yapım gereği para konusunda hiç önem vermem ama, borç konuşunda çok hassasımdır. O benim için namussum gibidir. Kimseden de borç para isteyemem. Kaldı ki "Ben MB Toplantısına gideceğim bana bu kadar para lazım" deyip kimseden borç para isteyemem. Halbuki bana yazmış olduğu yorumunda sanki “Sen yanımızda ol yeter. Biz senin için masraflarını karşılardık” demeye getiriyor sözü. Biliyorum, o kadar çok incesiniz ki benim gözümde. Ama ne var ki bir başkanın verdiği para ile ben de rahatsızlık duyardım. Çünkü herkesin bütçesi kendine diye düşünürüm her zaman. Sıkıştığım zamanlar da borç para istediğim kişiler var elbette. Onlar sayılıdır ve geri iade edeceğim günü kendim belirler ve mutlaka o gün parasını iade ederim. Sizler benim için daha yabancı olduğunuz için ve hepinizi de ilk defa göreceğimden sizlerin üzerinde benim hakkımda olumsuz bir izlenim bırakmak istemedim. Bundan dolayı gelmemem iyi olmuş. Çünkü o gün hiç eğlenemezdim. Eğlenemedikten sonra gelsem ne yazar ki. Öyle değil mi? Eğer gelmek isteseydim parayı ne yapar ne eder, denk getirir toplantıya mutlaka katılırdım. Dün gece ki alakanız ve inceliğinizden dolayı size teşekkürlerimi iletirim İlyas Bey.

Biliyorsunuz ki; o günler de sevgili dayımı kaybettim. Bir sene boyunca ona baktım. İçtenlikle söylüyorum içim çok rahat. Öyle ki kendi babammışım gibi baktım. Öyle bir zaman da öldü ki, emekli maaşını almasına tam 1 hafta kala 22 Ağustos’ta ruhunu teslim etti. Yani toplantımıza, 2 hafta 3 gün kala dayım vefat etti. Neyse yedisini yaptık. Onun ölümünden sonra içime bir sıkıntı düştü o günlerde ve anlayışınıza sığınarak, İlyas Bey’e telefon ettim ve toplantıya gelemeyeceğimi kendisine ilettim. İlyas Ağabey gelemeyeceğimi anlayışla karşıladı. Söyleyebilir misin bana, o durumda iken 8 Eylül tarihinde ki toplantıya nasıl gelebilirdim. Tabi ki gelemezdim. Kaldı ki dayım 8 Eylül’de hayatta olabilseydi büyük kızımla toplantıya gelecektim. Öyle planlamıştık.

Birazda Pelin Kalyoncu'ya olan kızgınlığım dan dolayı gelmeme sebeblerimden biri oldu diyebilirim. Gerçi Pelin hanımı bu konuda suçlamak istemiyorum. Ama her şeyi anlayışla karşıladığımı kendisine söyledim. Ama verilen bir karar vardı ortada. Pelin'e kızdığım an İlyas Bey’i telefonla arayıp gelemeyeceğimi ilettiğimden bu güzel toplantıya gelemedim. Pelin hanımda gelmem için beni çok üsteledi. Pişman olabileceğimi söyledi. İlyas Bey'de sebebini sormayınca hiç sesimi çıkartmadım. Bu olaylardan sonra da ailecek, eşimin köyüne 1 haftalığına ayın dördünde gidip, on birinde dönmek üzere Sart’a gitmeye karar verdik. Gelmeyi arzu etseydim eğer, ayın birinde gidip yedisinde dönebilir, size haber vermeden de ailemle birlikte toplantıya gelebilirdik. Anlayacağınız sürpriz de yapardık size. Fakat kararım kesinlikle gelmemekten yanaydı.

Ama ne var ki o günü anlatan diğer blog yazarı arkadaşların bloglarını mütemadiyen okuyup kendimi avutuyorum. Ne güzel de eğlenmişsiniz.

Alev Meisel’in bloğu http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=62606

Been maya’nın bloğu http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=63320

Bensu’nun bloğu http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=62641

Celal Çelik’in bloğu http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=62810

Deniz’in bloğu http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=62655

Emre Tekin’in bloğu http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=63155

Feyhan’ın bloğu http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=65922

Harun Deniz’in bloğu http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=63174

Homros’un bloğu http//blog. milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=62685

Homeros’un bloğu http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=62730

İlyas Bayram’ın bloğu http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=63431

İlyas Bayram’ın bloğu http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=62446

Mehmet Eren’in bloğu http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=63709

Neşe Evrim’in bloğu http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=62734

Sevim Özkan’ın bloğu http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=65282

Tuğba’nın bloğu http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=66805

Yağmur Zamanı’nın bloğu http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=64147

Birçoğu İzmir’i anlatıyor. 9 Eylül’ü anlatıyorlar. O tarihe denk getirmen iyi olmuş İlyas Bey. Hem de yer İzmir. Buluşma noktası Pamukkale otobüs firmasının önü. Geçenler de oradan geçtim. Tamam dedim burası ama ne var ki geç kalmışsım. Günler sonra da olsa, hiç birinizi orada göremedim. Ama hissettim. İlyas Bey’in misafirleri nasıl karşıladığını tahmin edebiliyorum. Senin o güler yüzün yeter de artar bile İlyas Bey.. Ve Pelin'in o söylediği söz aklıma geldi. “Gel, beni kırma, sonunda pişman olursun”. Evet, gelmemekle hata yapmışım. Pişman oldum sonunda Pelinciğim. Sen haklıymışsın. Şimdi buraya kimler geldi ise yazdıkları blogları okuyarak ve sizlerin çektikleriniz resimlere gıpta ile bakarak o günü yaşamaya çalışıyorum.

Ben de gelseydim herhalde benim de anlatacaklarım olurdu herhalde.

Çok güzel, harika bir gün olmuş.

Yapabilecek bir şeyi yok artık. 8 Eylül günü İzmir’de Sayın İlyas Bayram Bey’in düzenlediği organizasyona katılan tüm MB yazarlarına, bulunduğum yerden kucak dolusu sevgilerimi, her birinin kalbine tek tek yolluyorum.