Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ağustos '09

 
Kategori
Deneme
 

O ne güzel marş,o ne güzel hitabedir!

O ne güzel marş,o ne güzel hitabedir!
 

Bu yazımda da dünyanın en güzel şiirinin ve en anlamlı hitabesinin bulunmasını istedim. Bu yazı (daha doğrusu usta şair Mehmet Akif'in ve ulu önder Atatürk'ün ifadelerinden yaptığım alıntı) şüphesiz ki yazılarımın içerisinde en değerli ve anlamlı olacak olandır.

-İSTİKLÂL MARŞI-


Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.


Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl...
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!


Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.


Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım,
Her cerihamdan, ilâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden naşım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl !
Mehmet Akif Ersoy



Mehmet Akif, toprağın atında kefenli, kefensiz yatan; ülkenin dört bir yanında bu vatan için savaşmış, ölmüş olan o şehitleri düşünmeye, hatırlamaya davet etmişti bizleri, "Bastığın yerlere toprak diyerek geçme!" derken.
Rahat uyu, bizler ne unutacağız, ne de unutturmaya çalışanların oyununa geleceğiz büyük şair!


Ve o "ileri görüşlü" ifadesinin sözlük karşılığı olmuş ulu önderin, büyük komutanın, biz gençlere (ve dahası aslında tüm ulusa) yönelik söylediği, doğruluğu ile güneş gibi parlayan, bizler için büyük önem ve anlam taşıyan değerli hitabe :

-Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi-

Ey Türk Gençliği !

Birinci vazifen, Türk İstiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk İstikbalinin evladı!
İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!

Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!

(20 Ekim 1927)
Mustafa Kemal Atatürk

Başka bir yazımda da söylemiştim, yine yeniden yineleyeceğim: " Ne damarlarımızdaki asil kandan, ne de birlik ve beraberliğin asla bozulmayacağından şüphe duyuyoruz , atam! "

Bir kez daha alıntı yapmak istedim şu kısmı:
"Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir."

(Bu kadar zeki olma Atam, bu kadar ileri görüşlü, bu kadar vatansever, bu kadar düşünceli olma. Atmadıkları çamur kalmadı bak(sana).Gerçi yaşadığın dönemde âlâsı olmuştu ya bunların... Cesur yüreğin aldırmadı hiçbirine! Ama söylüyorum işte: "Bu kadar geniş yürekli olma, utanıyoruz bir sana bir kendimize bakınca ! " )


Şu güzel hitabenin her cümlesinin, her kelimesinin sonuna ünlemler saçsak, içimizdeki kırgın ateşi biraz olsun gösterir mi, biraz olsun söndürür mü acaba?

Kendime güldüm şimdi. Ünlemleri beyinlere yerleştiremedikten sonra, hitabeyi baştan aşağı donatsak neye yarar değil mi ?..

 
Toplam blog
: 16
: 802
Kayıt tarihi
: 11.05.09
 
 

Merhabalar=) Ben Ebru. Lise Öğrencisiyim. Yazmayı hep sevdim ama okumak kadar değil, öğrenmek kadar..