- Kategori
- Gündelik Yaşam
O Piti piti... Yazsam Yazsam, Hangisini Yazsam
Keşke şöööle geniş vakitler bulabilsem, otursam şu bilgisayar denilen, pek çok şeye hükmeden hükümdarın yamacına, ben söylesem, o yazsa ...Saçmalasam, ağlasam,gülsem ,dert yansam;kısaca içimi bi güzel döksem. Yok ne gezer, bulaşık, çamaşır, yemek işlerini yoluna koy, ortalık topla, gidilmezse olmaz yerleri bi dolaş, bi arz-ı endam et , biraz ordan burdan oku,izle ...Eh biraz da kafa boşaltmak hatta özellikle sinir boşaltmak adına dizilere takıl. E , doğal olarak zaman denen gizemli çark dönmüş, bir de bakmışsın takvimden bir yaprak daha düşüvermiş...Gün içinde, bu işi de bitireyim şu konuda yazacağım mutlaka diye, aklımdan geçirdiğim onca konu, buhar olup uçuyor çoğu kez, hayat bu minval üzere devam ederken...
Eğitimden mi, sağlıktan mı girsem, artık nasıl dile getireceğimizi şaşırdığımız terörden mi duygularımı dile getirsem bir karara varamadığım için bugün, böyle çorba misali bir yazı yazmak geldi içimden.
Bir aya yakındır, evimiz inşaat görüntüsü içinde. Yakınlarımızın bildiği üzere, her alanda eli olan bir eşim var.Bizim eve kolay kolay usta girmez bu nedenle. Bacayı tamamen yıkıp yeniden onarma,tahtaları zımparalayıp boya ve cilâsını yapma, duvarların boyası...Kısaca evi revizyondan geçiriyor eşim. Benim gibi düzen hastası birisi için oldukça zorlu bir dönem. "Oduncunun hıh deyicisi" sıfatını da, bu aralar sık duyar oldum ... Evin bu düzensiz görünümünün bir an önce bitmesi için gün sayarken, kayınpederimin geçirdiği trafik kazası nedeniyle Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne yatırıldığı haberi geldi. Yazımın başlığı "Akdeniz Üniversitesi'nin bir başka yüzü" olacaktı ve ben orada yaşanılan olumsuzlukları anlatacaktım.Ama dediğim gibi ruh halim o kadar karışık ki, yazım da o karışıklığı yansıtsın istedim... Başarılı yüz nakil ameliyatları ile yüz akımız olan Ömer Hoca ve ekibi ile iftihar ediyoruz Antalya'lılar olarak.Çok isterdik aynı gururu, hastanenin diğer bölümlerindeki işleyişte görebilmeyi...
Başbakan Erdoğan , önümüzdeki seçimlerde olmayacak; partisi de onun yakaladığı rüzgarı estiremeyecek büyük bir olasılıkla.Başbakan'ın en son yaptığı hata, partisinin kongresine altı gazeteyi almaması. Nerde kaldı senin "bana oy vermeyenleri de kucaklayacak bir başbakan olacağım" söylemin? Bir dolu hata ile anılacak Erdoğan ama şu özel hastanelerle ilgili uygulamasını ben ve yakınlarım ayrı bir yere koyacağız ve takdirimizi de,özellikle her hasta oluşumuzda dile getireceğiz. İşte son örneğini kayınpederimin yattığı şu bir hafta içinde gördük. Daha önceki bir yazımda da yine kayınpederimin kanser ameliyatı esnasında özel hastanedeki; beklentilerimizin de çok ötesinde gördüğümüz ilgi ve bakımdan söz etmiştim. Devlet hastaneleri gerçekten, eski kafa ve anlayışlarını sürdürmekte kararlı...Hastamızın yattığı bölümde , sadece bir hemşire görebildim,o da günde bir kere geliyormuş.Doktorlardan bilgi alabilmek konuşabilmek ise büyük bir başarı. "Hastanızı çıkarabilirsiniz yarın " dedikleri gün, tansiyonu üçe düşen kayınbabamı tekrar yoğun bakıma aldılar .Tansiyon düzenli ölçülmediği için...Yoğun bakımdaki bakım için bir şey söyleyemeyeceğim ama yine bilgi almak için dokuz takla atmak durumunda kalıyorsunuz... Az önce aldığım habere göre, oğulları kayınpederi kanser ameliyatı olduğu özel hastaneye nakletmişler. Sonuç ne olacak bilmiyoruz. Umarım kötü bir olay olmaz. Benzer olumsuzlukları , bir kaç yıl önce ameliyat olan annemde de yaşamıştık.
Sayın Cemile Torun'un yazısını okudum Mevlâna ile ilgili. Mevlâna'nın sözlerinin her biri bir ışık ,bir rehber. İçlerinden birisi , demokrasi ve birbirine tahammül noktasında son derece anlamlı.Diyor ki , gelmiş geçmiş en büyük düşünür,tüm dünyaya mal olmuş güzel insan"Herkesin aynı şeyi düşündüğü yerde, hiçbir şey düşünülmüyor "demektir. Dünyada ne kadar insan varsa o kadar farklı düşünce vardır savı bana göre de doğru bir tespit. Tıpa tıp aynı şeyleri düşünen var mıdır mutlaka farklı baktığımız bir şeyler söz konusudur en yakınımızla bile. Aynı şeyleri düşünmememiz son derece doğal,aksi takdirde gerçek anlamda "sürü" oluruz,hiçbir şey düşünemeyen,sadece yiyip içen varlıklar oluruz.Ama kendi düşünce kalıplarımıza uymayana, adeta yaşama hakkı tanımama hakkını nereden alıyoruz bilemiyorum. Bugün meclis açıldı. Bakalım hangi kavgalara şahit olacağız yine... Umarım yanılırım... Birlik olmayı , orta bir yol bulmayı becerebilsek oynanan oyunları, kurulan tuzakları boşa çıkarabilsek... Ne iyi olurdu ... Hayvan hakları için yürüyenleri eleştirenler onlara hakaret içeren sözlerle cevap verenler,biraz ılımlı olmayı deneyemezler mi acaba... Her iki tarafın da duygularını, düşüncelerini karşılıklı olarak anlamaya çalışsalar olmaz mı... Sayın doktorlarımız sadece bir tebessüm , bir iki bilgi veren söz söyleyerek hastayı, hasta yakınını biraz rahatlatsalar ne kaybederler acaba... Biz beş dakikalık teneffüsümüzde gelen veliye çay ısmarlar onu mümkün olduğunca gönlü hoş uğurlamaya çalışırdık.Hastane kantininde konuşmaya çalıştığımız doktorun yanındaki bayan, doktorun ziyaret saatinde ancak konuşabileceğini söylerken hiç utanmadı mı acaba ... Ve sayın doktorumuz da onun müdahalesi doğrultusunda gülerek yürüyüp gidebildi.
Bizim, iktidardakileri eleştirmeye hakkımız yok ,sayın okur... Çünkü onlar bizim insanımız,biz toplum olarak birbirimizi yok sayarsak,altlarında koltuk olanların, ellerine geçirdikleri fırsatı aynı şekilde değerlendirmemeleri düşünülebilir mi...