Öcalan Nobel yolunda tam gaz..

Öcalan İl Manifesto’ya yazı yazmaya başladı. İtalya’da ki gazetede yayınlanan yazıyı, İspanyol Bask’lıların Gara gazetesi de aynen yayınladı. Yarın öbür gün Almanya, Fransa, Norveç, Yunanistan v.s. gibi ülkelerin gazetelerinde de yayınlanacaktır eminim. Bu arada Süleyman Ekim kardeşimin blog’undan öğrendiğime göre İngiltere Parlemontosu Öcalan’a af istemiş.

Nobel’e doğru tam gaz devam yani..

Bu gelişmeler üzerine Ali Dibo’cu olduğu iddia edilen bir bakanın başında bulunduğu Adalet Bakanlığı bir açıklama yaptı. Aynen şöyle;

“Adı geçen hükümlünün de İtalyan Gazetesine böyle bir yazı göndermesi söz konusu değildir. Konuyla ilgili olarak yapılan incelemede haberlere konu olan yazının, hükümlünün daha önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gönderdiği savunmalardan uyarlanarak yazıldığı anlaşılmıştır.”

Yani Öcalan bu yazıları günümüzde yazmamış, önceki savunmasından uyarlama imiş.

AKP’nin her konuda bu kadar cüretkar olması, sokaktaki çocuğun bile inanmayacağı bu tür yalanlara başvurması halkımızı “Aptal” yerine koymasından kaynaklanıyor.

Öyle ya..

Çıkarım TV’lere biraz karizma, biraz efelik, biraz demogoji birde üç-beş kuruşluk yem ya da önceden yaptığımız gibi biraz kömür birazda gıda yardımı attık mı önlerine ınanırlar..

Hep inanmadılar mı?

Hep inandırmadık mı sanki ?.

Gazeteler yazmış, olayın aslı şöyleymiş v.s. hepsi hikaye..

Ben çıkarım TV’ye anlatırım.. Bu halkta inanır.. Hepsi “Aptal” nasıl olsa..

Fakat hesap edemedikleri bir şey var.

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.

Ne diyor Öcalan o yazısında?.

<ı>….

<ı>-2009 yılında da benzer şekilde silahların susması ve kalıcı barış için Kandil’den bir grup gerillanın gelmesi de bu çabamızın 10 yıldır kesintisiz ve istikrarlı olarak yürüdüğünün göstergesidir.

<ı>…

<ı>-2010 yılının bu ilk günlerinde yazdığım ilk yazımı bitirirken İtalyan Halkı’nın yeni yılını kutluyorum.

Yani son bir iki aylık gelişmelerden bahsediyor. Yeni yılı kutluyor üstelik.

Gün gibi ortada en fazla on gün içinde yazıldığı.

Ali Dibo’cu olduğu iddia edilen bakan bu tür yalanların arkasına sığınacağına, söyleseydi Eşbaşkanı na, Öcalan’ın İl Manifesto’ya yazacağı yazılar hakkında yayın yasağı getirtseydi.

Olsaydı bitseydi.

Ne Arab’ın yüzü ne Şam’ın şekeri.

Nasıl olsa bu her türlü yalanlarına inanacak kadar “Aptal” olan halkımız, her halde gidip İtalya’da İl Manifesto okuyacak değil.

Daha önce de yapmadılar mı sanki.

Deniz Feneri davasında yayın yasağı getirmediler mi?.

Sanki halkımız gidip Alman Savcısının Deniz Feneri dosyasını mı okuyor.

Bu olayda da öyle yapabilirlerdi.

Ne lüzumu var dı sanki, kendi kuyularını kazıp, gerçek yüzlerini deşifre etmeye?..

Aslında Ali Dibo oyunlarında oldukça maharetli olduğunu daha önce basından ibretle takip ettiğimiz Adalet Bakanı bunu düşünürdü ama nasıl akıl etmedi anlamakta zorlanıyorum.

***

Yargıtay Başkanı Yargıda yangın var diye feryat ediyor.

Danıştay daha dün, Eczacılar ve Adalet Bakanlığı müfettişleri hakkında hükümete çok ağır darbe sayılabilecek iki karar alıyor.

Hakimler ve savcılara yapılan baskılar ortada.

Türkiye aylardır. Sincan Hakiminin verdiği mücadeleyi seyrediyor.

Yargıtay’a yeni üyelerin atanmaması için Adalet Bakanı ve Müsteşarının olmadık numaraları ortada.

Cemil Çiçek Erzincan Cumhuriyet Savcısına bu tarikatlarla uğraşma diye telefon ediyor.

Erzincan Savcısı’nın başına gelenler ortada.

“Ergenekon Davası” ndaki hukuk dışılıklar ortada.

***

Şimdi, Adaletten sorumlu AKP kadrolarının bu skandalları ortada iken; Ali Dibo’cu olduğu iddia edilen Adalet Bakanı’nın Öcalan’ın yazısı için apar topar, telaşla böyle bir açıklama yapması normal değil mi?.

Normal olmayan bu yalanlara halkımızın inanacağının sanılması.

Bu na Öcalan bile şaşırıyordur eminim.

Şaşırıyordur ve göbeğini kaşıyarak Nobel yolunda emin adımlarla yürüyüşünün planlarını geliştiriyordur..

Saygılar.

14.01.2010

(Radikal Gazetesinin İnternet sayfasından yararlanılmıştır.)