ODTÜ'den 'ağaç kaldırma' hikayesi, eşkiyalık vesaire...

ODTÜ, Ankara Büyük Şehir Belediyesi/İ.Melih Gökçek’in Kurban Bayramı’nın son gecesinde yaşanan “Ağaç kaldırma” seferi ile kamuoyunun gündeminde.

Anladığım kadarı ile ÖDTÜ kampüsünü bölerek yapılması düşünülen yol projesine karşı. Yönetim söz konusu yolun tünel ile inşa edilmesi konusunda zaten anlaşmışlar.

Gündemi meşgul eden ise Anadolu Bulvarı’nın devamı olarak ODTÜ arazisinin doğu sınır bölgesinden ve 100. Yıl - Çiğdem mahallelerinden geçecek yol. Bu yolun bir kısmının doğal sit alanı olduğunu söyleyen ODTÜ diyor ki, “Daha önce alınmış olan bu sit kararı nedeniyle, Anadolu Bulvarı’nın devamı olan ve ’Ankara Nazım Planı 2023’de yer alan söz konusu yolun statüsü ’Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’ ve ’Ankara Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonu’nun görüşlerine ve Bakanlık onayına tabidir.” Diyor.

Gökçek ise belediyesinin ODTÜ arazisine girmesine ilişkin yansıyan tepkilere verdiği yanıtta “İmar Kanunu'na göre, plan yürürlüğe girdiği andan itibaren her türlü iş ve işlemi yapabilirsiniz. Türkiye'deki bütün belediyelerin istisnasız uygulaması da budur. Herhangi itiraz olursa, mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı verilirse onun da gereği her zaman yapılabilir. Biz yasal olarak prosedürü yerine getirdik.” diyerek ODTÜ arazisine gece yarısı ‘arkadaşlar sürpriz yapmış’ dediği “ağaç kaldırma”yı savunuyor.

Gökçek, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı planı ve arkasından parselasyon planını onayladı. Plan onaylanınca, otomatikman yürürlüğe girdi” diyor.

 Gökçek bildiğiniz gibi, yarattığı fiili durum ile yasaların ODTÜ’ye tanıdığı itiraz süresini beklemediğini de açıklamasında ifşa ediyor; “ Ancak İmar Kanunu'nun 19. maddesine göre, plan yürürlüğe girdiği andan itibaren siz her türlü iş ve işlemi yapabilirsiniz. Türkiye'deki bütün belediyelerin istisnasız uygulaması budur. Herhangi itiraz olursa, mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı verilirse onun da gereği her zaman yapılabilir. Biz yasal olarak prosedürü yerine getirdik.”..

Gökçek’in açıklamalarında ODTÜ’nün itirazlarının geçerli olması durumunda gece yarısı baskını ile ortadan kaldırılan 292 çam, 133 dişbudak, 916 ahlat, 293 badem, 58 kavak, 696 diğer yapraklılar olmak üzere 2 bin 388 ağacın nasıl yerine konulacağına dair bir ip ucu yok!

Malumunuz üzere Gökçek’ten hukuka, yasalara saygılı, olası itirazların sonuçlanmasını beklemek fazlaca hayalcilikti; yerel seçimler öncesi ODTÜ’de “ağaç kaldırmak” Erdoğan’ın/‘Usta’nın övgülerine mazhar olmak Gökçek açısından iyi bir şeydi sonuçta.

Zaten Erdoğan’da Gökçek’i mahcup etmedi ‘Yol için cami bile yıkarız’ mealinde konuşarak; çoğunlukçu, kendisine oy verenlerin  “Başbakanı”  olmanın gereğini yerine getirdi. Gökçek’te kentsel dönüşüm ayağına ‘13 Cami yıktık’ açıklamasını yaptı.

-Hey gidi CHP, sen daha Kurtuluş Savaşı’nda cephanelik yaptığın caminin hesabını veremiyorsun(!)-

Varsın yasal süreç, itiraz süreci bitmesin, ne önemi vardı ki.

Yaşananlar hala çadır devletinden yerleşik düzene geçemediğimizin tescillenmesinden ibaret sayılırdı.

“Bu ülkede hukuk/yasalar güçsüzlere uygulanır” diye bir gelenek, yazılı olmayan yasa, geçmişte olduğu gibi bugün hala yürürlükteydi. Bu nedenledir ki “gece ağaç kaldıranlara” değil de, ağaçlarına sahip çıkanlara “eşkıya” deniliyordu.

Amatörlük var, ben bu yazıyı bağlayamam, sonuç yerine buyurun; http://www.youtube.com/watch?v=WN9pRfw9c3o