Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

24 Kasım '06

 
Kategori
Öğretmenler Günü
 

Öğretendir bilge

Öğretendir bilge
 

Daha yedi yaşındayken geldiğim okulda kalabalığın uğultulu sesi beni korkutunca yeniden kuşların peşine takılıp yeşil ovalara kaçmaya çalışırken kuşağımdan babam yakalamıştı.Nasılda korkmuştum o “ilk” okula gittiğim gün.Kulaklarımdaki uğultunun sesi ve yaşadığım tarifsiz şaşkınlığı bugün gibi anımsıyorum.İlkokul 2 sınıfın sonu gelmesine rağmen hala okuma yazmayı tam anlamıyla öğrenememiş, son derece vasat bir öğrenciyken sınıfımıza yeni gelen öğretmenle birlikte hızla açılmaya, ardından sınıf başkanlığına kadar yükselişimi düşününce öğrenci öğretmen ilişkisinin ne denli önemli olduğunu anımsıyorum.Halbuki yeni gelen öğretmenimiz daha disiplinliydi ama arada bir fark vardı; bize çocukmuşuz gibi değil de sanki birer erişkinmişiz gibi algılayıp davranmasındaydı sanıyorum farklı olan.

Şimdiki eğitim sistemimiz konusunda hangi aşamadayız, açıkçası tam olarak bilmiyorum ama daha dağınık görüyorum.Bilgisayarlar ve teknoloji bu açığı kapatmaya çalışıyor anladığım kadarıyla.

Bugün eğitim sistemimizi değil, öğretmenlerimizi konuşmak istiyorum.

Çünkü bugün öğretmenlerimizin günü.

Bir ülkenin eğitim sistemini çökertmek istiyorsanız önce öğretmenlerin maaşlarını düşük tutacaksınız.Ülkemiz buna tipik bir örnek.Daha önceki bir yazımda dersaneler imparatorluğuna dönüşmüş eğitim sistemimizin artık yarı özel-yarı tüzel bir yapıya ulaştığından bahsetmiştim.Bu çarpık yapı, isimsiz olduğundan nasıl yönetileceği de tam olarak muallaktadır.Öncelikle öğretmenlerimizin maaşları düzeltilmelidir.3000 ytl taban olmak üzere belirlenebilir.”Ülkemiz bu maaşı ödeyemez mi” diyorsunuz.Yanılıyorsunuz; hem de bal gibi öder.Ulus olarak bizler de gerekirse daha fazla katkı yapıp ve bu komik maaşları çözmeliyiz.

Öğretmen işiyle ilgilenmek zorunda.İşine konsantre olmadığı zamanda dersanelere konsantre olacaktır.Bir dersane öğretmeni de çalıştığı yeri hiçbir zaman devlete ait bir kurum olarak görmediğinden asıl sorun başlayacaktır:tevhidi tedrisat kanununu çiğneyecektir bilmeden.

Öğretmenler Atatürk ilkelerini iyi bilen ve bu konuda doğru bilgileri verebilen olmalıdır.

Yine, üniversite yıllarımdan anımsıyorum.Yurtta kaldığım dönemlerde aynı odada paylaştığım bir öğretmen adayı şöyle demişti;”talebelerime Atatürk’ü anlatacağım, ama içim kan ağlayarak”.Neden dedim,bak sana bağımsız bir ülke vermiş.(Geceleri yurda baskın yapan polisler ve askerler, bu tür düşünenlerin ne dolaplarını ararlardı ne de taciz ederlerdi onları.Varın siz düşünün 12 eylülcülerin ettiklerini). Nefretle ağzından tükürük saçarak;”keşke bağımsızlık savaşı vermeseydi de halk yabancı devletlerin işgali altına girseydi” dedi.Ne kazancınız olacak bu işte dediğimde;”biz yapardık mücadelemizi ama şeriat devleti kurardık. En azından ezan sesi duyamayan halkımız bunu başarırdı.”

O zaman yapsaydınız İngiliz’lerle fingirdeşip, “padişahım çok yaşa” diyeceğinize. Diğer söyledikleri bildik yalanlar;yok efendim Vahdettin Atatürk’e yetki vermişte, Atatürk savaşı kazandıktan sonra padişahı satmışta.

“Peki başka seni bu denli kızdıran neler var laik eğitim sisteminde” diye sordum öğretmen adayına;“bir kere medrese eğitimi almayan Müslüman değildir” dedi.

Gerekli yanıtları vermişti zaten.

Fikirlerin tartışıldığı bir ortam en idealidir.Ancak akıl ve mantığın sınırlarını geçersek, tartışma biçim değiştirecektir.Geçenlerde bir prof.(Yayla) Kemalizm’i eleştirdiğini söyleyerek ortaya çıktı.Yanlışın kaynağı bir defa Kemalizm isimlendirmesinden başlıyor.Atatürk ilkeleri bir “izm” içermez.Öğretinin temeli bilim, mantık,ve çağdaşlıktık.Atatürkçülüğü Kemalizm’e indirgediğinizde artık bu tüm evrensel doğruları atlayıp bir tek "izm" i çürütmeye çalışırlar.Çürüttüklerini düşünüp yok saydıklarını düşündüğünüzde çağdaşlık,bilimsellik gibi değerleri de atmanız gerekir.Kemalizm yetersiz bir tanımdır,doğrusu Atatürkçülüktür.Bu tanım çok önemlidir.

Tartışma kültürünü geliştirmeyi de öğretmenlerimiz verecekler.Çok eskiden anımsıyorum ablalarım döneminde münazara yarışmaları düzenlenirdi liselerde.Öğrenci fikir geliştirmeyi ve tartışmayı kavgasız öğrensin diye.Daha sonra eğitimin bu günkü hale getiren 12 eylülcüler üç kişinin bir arada gezmesini suç yapınca, onu da baltaladılar.

Günümüzdeki çıkmazı ben şöyle görüyorum:Eğitim kavramı bitirilmiş ,yalnızca öğretime ağırlık veren bir sistem geliştirilmiş.O yüzden sürekli sınavlara hazırlanmak zorunda kalan bir öğrenciye fotosentezin nasıl olduğunu sorduğunuzda, “oradan fazla soru çıkmaz” diye algılıyor.Çocuklar yaşama değil, ama sınava sürekli hazır ve nazırlar.Bu çok büyük bir çürümeyi ve çöküntüyü getirecektir;görülüyor da.Bugün gördüklerimiz daha kötünün en iyileri.Çünkü bu insanlar adı üzerinde “kanı deli” çocuklar;yani delikanlılar.Kalpleri vücutlarına göre daha yavaş büyüdüğünden(blue çağında) ve vücuda yeterince de kan pompalanamadığından sıkıntı hissi, saldırganlık doğal tepkileridir.İşte blue çağında bu enerjilerini eğer öğrenmeye ve spora kanalize edemez iseniz sonuçlarını tahmin edemezsiniz.

Bügün bu yaşanılan tüm olumsuzluklardan, olumlu bireyler yetiştirmek için gönülden çalışan canım öğretmenlerimiz;sizin yalnızca bugün değil tüm zamanlardaki bizim içim önemli yeriniz hep aynı olacaktır.

Başta büyük ATATÜRK olmak üzere, tüm öğretmenlerimizin gününü kutlar saygılar sunarım.

Çağdaş bir dünya ve çağdaş bir Türkiye için elele…

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..