Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '09

 
Kategori
Eğitim
 

Öğretmen, öğrenci, okul ve eğitim sistemi etkileşimi

Öğrenci her gün evinden çıkıp okula gelir. Sınıflara girer, kendileri için ayrılmış yerlere oturup sınıfa gelen öğretmenin söylediklerini okul saati bitene kadar ses çıkarmadan dinler, uygular. Bu süre içinde ders saatleri dışında verilen teneffüs zamanlarında bahçeye çıkıp gönüllerince koşup oynamaya, arkadaşları ile ortak bir şeyler yapmaya fırsat bulurlar. Bu süreler içinde öğrenciler kendi başlarına kalırlar. Bu süre içinde ne yaparsa tamamen kendi içinden gelenleri yapar. Öğrenci olarak bulunduğu okulda diğer öğrencilerin yaptıklarından da büyük oranda etkilenirler. Küçük bir toplum örneği olan okulda gerçek anlamda toplumsal etkileşim teneffüs saatlerinde, sınıflarda, koridorlarda, bahçede kısaca öğrencilerin bulunduğu, öğretmen, idareci ve diğer yetkili kişilerin bulunmadığı her yerde yaşanır. Bu sürede yaşanan toplumsallaşma okul saatleri içinde çok küçük bir zamanı kaplar. Teneffüs saatleri dışındaki diğer zamanlar ise öğrencilerin sınıf ortamında öğretmen kontrolünde daha çok eğitim öğretim faaliyetleri olarak nitelenen faaliyetlere ayrılmıştır. Öğretmen kontrolünde sınıf içinde yapılan eğitim öğretim faaliyetlerinin öğrenciye kazandırdıklarının niteliğine dair eğitimciler bir çok değerlendirme yaparken öğrencilerin kendi başlarına kaldıkları, doğal bir etkileşim ortamında kazanımlar edindikleri ve toplumsallaşma sürecinde sınıf içi etkinliklere göre çok daha etkili ve kalıcı izli etkilere sahip olan kısma fazla dikkat edilmez.

Okula dair yapılacak değerlendirmelerde öğrencilerin neyi, ne zaman ve ne derece edindiğinin takibi yapılması okulun işlevlerini yerine getirme düzeyini belirlemede de önemlidir. Okulun varlığı, öğrencilerin okula gelip gitmesi, gördükleri derslere ilişkin aldıkları notlar ve bu notların gösterildiği karnelerin düzenlenmesi, okulun sınıflarının sırayla bitirilmesi, sonunda da diploma alınıp okuldan mezun olunması, mezuniyet belgelerinin düzenlenmesi eğitim sisteminin iyi işlediğinin, okulun işlevlerinin yerine getirildiğinin göstergesi olarak en alt düzeydeki verilerdir. Bu tür veriler eğitim sisteminin iyi işlediğine, eğitim faaliyetlerinin gerçek anlamda amaçlarına ulaştığına ilişkin olarak bir değerlendirmeye dayanak teşkil edemez. Etmemelidir. Bunlar eğitim faaliyetlerine ilişkin şekle yönelik bir takım verilerdir. Şekle bakarak yapılacak değerlendirmeler her zaman yanıltıcı olur. Eğitim sisteminin verimine, eğitim yatırımlarının toplumun iyiliğine yönelik olarak harcandığına ilişkin çok daha önemli, can alıcı verilere ihtiyaç duyulmaktadır.

Okula gelip giden öğrencilerin okuldan ne kazandığını bilmek okulun işlevlerini yerine getirip getirmediğini bilmek anlamına da gelir. Okulda yapılan faaliyetlerin niteliğine ilişkin değerlendirme yapmak okulun bahçesi, sınıfları, koridorları ve diğer bölümlerinde neler yapıldığını bilmekle mümkün olabilir. Bu ise sadece istatistiki verilere yansıyan sayılara bakılarak yapılamayacak kadar zordur. Öğrencinin okulda, ders saatleri içinde ve ders saatleri dışında yaptıklarına, edindiklerine bakılması gerekir. Sınıf içi eğitim öğretim faaliyetleri, sınıf dışı öğrenci-öğrenci etkileşimi, öğrenci-yönetici, öğretmen-öğretmen, öğretmen-yönetici etkileşimine bakmak gerekir. Tüm bu etkileşimlere bir yazı çerçevesinde bakabilmek imkansız derecede zordur. Bu nedenle bu etkileşimler içinde öğrenci-öğretmen etkileşiminin sınıf içindeki boyutunu ele almaya çalışacağım. Zira öğretmen öğrenci etkileşimin okul içi ve okul dışı olmak üzere değişik yönleri vardır. Okul içinde de ders içi ve ders dışı değişik boyutları vardır. Tümüne genel bir bakışla değerlendirme yapmak yanıltıcı olabilir.

Sınıf içi eğitim öğretim faaliyetlerinde öğretmen hakimiyeti hissedilir oranda güçlüdür. Öğrenci sınıf ortamında öğrenen, dinleyen, şekillendirilen, etkilenen, edilgin konumda bulunan bir biçimlendirme sürecine tabi tutulur. Bu süreçte her ne kadar öğrenci merkezli eğitimi önemseyen program düzenlemeleri yapılsa da öğretmenin başrolünde bir değişiklik, eksiklik görülmez. Öğretmen programın kendine verdiği role rağmen sınıfta, kapalı kapının ardında öğrenci ile baş başadır. Bu etkileşimde öğrencinin öğretmeni yönlendirmesi, etkilemesi, değerlendirmesi beklenemez. Öğrenci yaşına, bulunduğu öğretim kademesine göre öğretmenin sınıf içindeki rolünü oynaması konusunda zihninde bir değerlendirmeye sahip olsa da bunu sınıf içinde öğretmene karşı açık bir şekilde dile getirmez. Zihninde var olan bakış açısına göre öğretmenine davranır, onun söylediklerini elinden geldiği kadarıyla yerine getirmeye çalışır. Ancak zihninde var olan öğretmene dair fotoğrafı arkadaşları dışında kimseyle paylaşmaz. Eğitim sistemini düzenleme gücüne sahip olan üst birimler de hiçbir zaman sınıf içindeki öğretmenin durumuna ilişkin öğrenciye fikrini sormaz. Bu durum sınıf içinde yapılan eğitim öğretim faaliyetlerine ilişkin sağlıklı bir değerlendirme yapılmasının önünde önemli bir eksiklik, handikap, engel olarak durmaktadır.

Öğretmenin sınıf içi çalışmalardaki rolünü etkin oynamasının öğrenci gelişimine olumlu veya olumsuz büyük bir etkisi vardır. Özellikle küçük sınıflarda bu etkinin önemi çok daha fazladır. Öğrencinin yaşı büyüdükçe öğrenme eksikleri konusunda kendince değerlendirmeler yapıp önlemler alması beklenmekle beraber yaşça küçük olan öğrenci gruplarında öğrencinin böyle bir değerlendirmeyi yapması beklenemez. Öğrenci küçük yaşlarda her zaman almaya hazır, yönlendirmeye açık, kendine yapılacak rehberliğe büyük oranda ihtiyaç duyan bir durumdadır. Bu nedenle küçük yaşlarda eğitim faaliyetlerine tabi tutulan öğrencilerin öğretmenlerine yönelik yapılacak değerlendirme çalışmaları ile büyük yaşlarda eğitime tabi tutulan öğrencilerin öğretmenlerine yönelik yapılacak değerlendirme çalışmaları arasında farklılık olması gerekir.

Bu farklılığın farkına öncelikle eğitim sistemini düzenleme yetkisine, gücüne sahip olanların varması gerekir. Bu farklılığa göre de öğretmen değerlendirmesinde değişik uygulamalara yer verilmesi gerekir. Eğitim sistemimizde toptancı bakışa rağmen bunun kısa sürede hayata geçmesini beklememek gerekiyor. Öncelikle bu konuda bir bilinç oluşması gerekiyor. Bilinç oluşmadan uygulamanın hayata geçmesini beklemek hayalden öte bir anlam ifade etmemektedir.


Görüş ve önerileriniz için….

Ali Hikmet DEMİR

ahdiron4@hotmail.com

 
Toplam blog
: 147
: 1198
Kayıt tarihi
: 26.09.08
 
 

Öğretmen olarak başladığım meslek hayatıma yönetim ve denetim konusunda aldığım yeni eğitimler sonr..