- Kategori
- Edebiyat
Öğretmenim, idealin hiç bitmesin!
Salihli-Altınordu İlkokulu Öğrencilerim 1994
Babam ilkokul öğretmeni idi. Yolsuz, okulsuz, susuz, elektriksiz Anadolu köylerinde öğretmenlik yaptı. Sadece okullarda öğrencilere öğretmenin yanında Onlar Anadolu köylerimize ışık oldular. Yol gösterdiler, ufku açtılar…
Tarlada serpilen gübre onlardan sorulurdu. Ağaçlara aşıyı onlar yapardı. Hastalara iğneyi onlar vururdu. Cam şırıngayı kandil ateşinde dezenfekte ettikten sonra dertlere derman olurlardı. Şu tepenin arkasındaki suyu imece usulü köye onlar getirdiler. Onlar Anadolu’nun Alperenleri idi.
Yund Dağlarının zirvelerinde-eteklerinde tertemiz Anadolu köylerinde Babacığım görev yaparken ben 4-5 yaşlarında idim. O zamanları kahvehaneler de birer eğitim-sohbet yuvası idi. Babamla birlikte kahvehaneye gittiğimde bütün köylü ayağa kalkardı. Ben, o kadar mutlu olurdum ki; anlatılmaz… O zamanlar karar vermiştim; ben de okuyup öğretmen olacağım… Hem de ilkokul öğretmeni… Okudum ve ilkokul öğretmeni oldum…
Bu mesleğin mayasında mutlaka ideal ve sevgi olmalı; aksi takdirde o kadar sıkıntı, çile ve mahrumiyet çekilmez… İdealist bir öğretmen; ülkesini, bayrağını, vatanını, milletini ve değerlerini sever ve korur. Bu işin başka yolu yoktur…
Her sabah şevkle-istekle andımızı söyleyen öğrencilerim geliyor gözlerimin önüne; Muş’un Serinova Köyünde Figen, Aksaray’ın Kırkdelik Yaylasında Hanife, Salihli’nin Altınordu İlkokulunda Elvan, Elif, Merve, Cem, Caner… Beşeylül’de Nurten, Sefa…daha niceleri; şimdilerde bu ülkenin kalkınması, çağdaş ülkeler seviyesine ulaşması için çalışıyorlar… “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım” demekten asla utanmıyorlar!
Muş’un Serinova Köyünde her sabah çiseleyen kar’ın altında “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım” diyen Kürt çocuklarına selamlarımı gönderiyorum. Onlarla bu ülkede aynı idealde, aynı çizgide yaşamak güzeldi…
Önce aramıza girdiler, kulaklarımıza fısıldadılar şer güçler ayrılıkçı sözleri… Hiç birisi Allah’tan korkmadı… Hesap günü var, demedi. İnsanlar arasında nifak tohumu ekmenin vebalini düşünmedi. Günü yaşadı, günü kurtardı… Menfaatlar ve makamlar hatırına idealler unutuldu… Ya da unutmak işlerine geldi… AB(D) istedi diye kardeşi kardeşe düşman etme planlarının maşası oldular…
Sonrasında eğitim sistemini ters yüz ettiler… Olmadı, yetmedi; değiştirdiler hep yıktılar, böldüler, parçaladılar… Şer güçler istedi; onlar uyguladılar… Kişiliksiz, etkisiz, ülküsüz bir nesil yetiştirme yolunda gayret sarfettiler…
Yetmedi; öğretmenlerimizin ideallerini yok etmek için her yolu denediler… Şimdi de çıkıp; “Öğretmenim, canım benim” sloganları ile günü kurtarmaya çalışıyorlar…
Sevgili Öğretmenim!
Hangi şartlarda olursa olsun; senin idealin, azmin, iraden, ülkün hiç bitmesin! Çocuklarımıza mutlaka değerlerimizi, ülkülerimizi öğretmeye devam etmelisin! Bu günler geçer gider; baki olan Türk Milletidir. Şimdilerde değerin düşer gibi görünse de bir gün gelecek tarih sizleri mutlaka alkışlayacaktır. Ne mutlu Türk’üm diyene, demeye devam edin! Ülkemin geleceği senin ellerinde, ülkemin kurtuluşu senin dillerinde… Seni seviyoruz. Öğretmenler günün kutlu olsun!
ÖĞRETMENİM BEN
Kar demedim, kış demedim yollarda
Emek verdim, sizin için yürüdüm
Can oldum ben, o incecik kollarda
Işık oldum, için için eridim
Köy yolları ilk durağım oldu da
İlk yıllarım, o yollarda kaldı da
Okul zilim, o ellerde çaldı da
Şimdi geçen o günleri özledim
Muş’ta Figen, yıllar önce canımdı
Sonra Elvan, benim mutlu anımdı
Cıvıl cıvıl, çocuklarım benimdi
Haber saldım, güllerime gel dedim
Elif, Caner, Merve hani güllerim
Açık kaldı, buz tuttu da kollarım
Kuşlar konmaz, yapayalnız dallarım
Ayrı kaldım, beni hemen bul dedim.
Anadolum, çocuğumun beşiği
Okul yolum, geleceğin ışığı
Bu can sizin, güzelliğin âşığı
Gözün yaşı, bitsin dedim, sil dedim
Kar demedim, kış demedim yollarda
Terler döktüm, sizin için yürüdüm
Hayat oldum, o incecik kollarda
Aydınlattım, için için eridim.
Gündüz AYDIN
0542 427 86 61