Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '07

 
Kategori
Sivil Toplum Kuruluşları
 

Öksürmek istiyorum

Öksürmek istiyorum
 

Bir düşünürün sözlerini hatırlıyorum. Diyor ki; “ Zengin öksürse boğazını temizledi derler. Fakir öksürse verem derler. Zengin takla atsa ayağı sürçtü derler, fakir ayağı sürçse takla attı derler. Krala hizmetçilik verirseniz o artık kral gibi düşünmeyi bırakıp hizmetçi gibi düşünmeye başlar, hizmetçiye de kral rolünü verirseniz o da bundan sonra kral gibi düşünmeye başlar” Buradaki maksat zengin fakir meselesi değil. Genel bir misaldir aslında.

Hayatımıza yansıyan gerçekler bunlar.

Bakıyorsunuz, bir makam ve mevkie getirilen insanın yürüyüşü bile değişiyor. Salt yürüyüşü mü elbette hayır. Konuşması, gülmesi oturup kalkması…Hepsi değişiyor. Özellikle de eski arkadaşlarını umursamaması. Hatta görüyor görmezden geliyor. İşte bu en bariz örneklerden birisidir. Bu tavıra sonradan görme mi denir, yoksa adam olamamazlık mı, bilemem. Benim bildiğim bir şey var o da genelde böyle olmasıdır.

Ne olmalı ne olmamalı, bunu tartışacak değilim. Ancak unvanlı da olsa unvansız da olsa insan değişmemeli. Değişenler sadece görevler olmalı. Hani bir türkü var ya “Yüce dağ başında yağan kar idim, yağdı yağmur esti boran eridim. Evvel sevdiceğin ben idim. Şimdi uzaklardan bakan ben oldum” Hah işte bu. İnsanların eline hak etmedikleri değer verilirse önce sevdiceklerini yani eski dostlarını unuturlar.

Eskiden papucu yoktur giymeye şimdi bakarsınız makam arabası beğenmez olur. Baştan da söyledim. Tartışma konusu açma niyetinde değilim. Amacım ortak bir derdi dillendirmek. Ortalığı yellendirmek değil. Zaten, yel esince ilk havaya uçacak olanlar tozlar ve yapraklardır, inciler değil. Bilirsiniz Cenap Şahabettin’in bir sözü vardır. Der ki; “Yükü çeken mandanın sesi çıkmaz da, kağnı gıcıldar” Değerli olan incilerdir. Böyle şeyler karşısında kımıldamaz da hemen ayağı yerden kesilen daha çok hafif şeyler olur. Yük çeken misali.

Her daim gönül zenginliğinden söz ederiz. Ederiz de bir türlü gönülleri ayak altında kalmaktan da kurtaramayız. Biz ne yazsak ne etsek de bu anlattıklarımız adamına göre değişiyor. Nefis işte. Başka ne dersiniz. Bazen kurtaramıyor insan kendini. Tıpkı denizde ayağın altından kumların çekilmesi gibi. Ben, bir gün eldeki imkanları gidince yine eski dostlarının yanında teselli arayan çok insan gördüm.

Yani;

Yani, insan nefsi çok köftehordur. Hayat ise bir anafordur. İkisine de kapılmamak, dikkatli olmak gerek. Zira, insan nerede olursa olsun insanlık değerini korumayı bilmeli. Yükseğe de çıksa, aşağılarda da kalsa. Sarayda da çadırda da olsa. Mevkii sorumlulukları değiştirmeli, erdemleri değil. Belki de demek istediğim budur.

 
Toplam blog
: 574
: 922
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Samsun Yazarlar Derneği (Kurucu) Başkanı. 12 kitabı neşredildi. Türk Güreşinin Sembol ismi Yaşar ..