Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '07

 
Kategori
Sivil Toplum Kuruluşları
 

Şeytanlı potilik - acılar...

Şeytanın hayatımızda çok büyük bir yeri vardır. Oyun oynayanlara, “şeytanın bol olsun” deriz. Demek ki şeytan oyunculara yardım ediyor! Sevmediğimiz kişi için, “onu şeytanlarım almıyor” sözünü kullanırız. Victor Hugo, “Kadına güzelliği veren Tanrı, cazibeyi veren de şeytandır” diyor. Ayrıca, kadınlar erkekleri nikâh masasına oturtuncaya kadar melek, daha sonra da şeytan olurlarmış! Bir kadına bir kere güzelsin dense, şeytan bunu ona yüz kere tekrar edermiş. Kurnaz kişilere, “gene ne şeytanlıklar düşünüyorsun?” diye sorarız. Şeytanla sofraya oturan kaşığını uzun tutmalıymış! Kötüler şeytanın art bacağıdırlar. Yaptığımız kötülükleri kör şeytana yükler, kendimizi “şeytana uydum” diye avuturuz. Bazı kişilerde şeytan tüyü vardır. İki kişi konuşurken bir ara konuşacak bir şey bulamayıp susarlarsa, “aramızdan şeytan geçti” derler. Acele işe şeytan karışır. Bir yer çok dağınıksa, “şeytan çocuğunu kaybetse bulamaz.” Eskiler gece ıslık çalınmasını istemezler, “şeytanı mı çağırıyorsun?” diye kızarlar ıslıkçılara. Şeytan azapta gerektir... Her yıl hacılar şeytan taşlarlar ama bir türlü eksilmez şeytanlar; üstelik kimi şeytanlar da hacı hocaların arasından çıkar!

Silahımızı, boş diye, birine doğrultsak çekinir, “şeytan doldurur” diye paniğe kapılır karşımızdaki. Sevmediğimiz kişileri görmek istemez, “şeytan görsün yüzünü” deriz. Günümüzde öyle insanlar vardır ki, şeytana pabucunu ters giydirirler! Mutluluğumuz bozulmasın, nazar değmesin diye, tahtaya üç kere vurur, “şeytan kulağına kurşun” diye konuşuruz. Kimi yerlerde ay tutulunca bunu şeytandan bilir ve onu kaçırmak için teneke çalarlar. Felç geçirenlere “şeytan çarptı” derler. Softalar eskiden saz çalmanın günah olduğunu, sazın içinde şeytanın bulunduğunu söylemişler, Dertli de, “Şeytan Bunun Neresinde” adlı taşlamasında onları yermiş; “Telli sazdır bunun adı/ Ne ayet dinler ne kadı/ Bunu çalan anlar kendi/ Şeytan bunun neresinde(...) Abdest alsan aldın demez/ Namaz kılsan kıldın demez/ Kadı gibi haram yemez/ Şeytan bunun neresinde” diye sormuş; asıl şeytanın haram yiyen kadı olduğunu belirtmiştir...

Yahya Kemal Beyatlı, “Endülüs’te Raks” adlı şiirinde dans eden güzele, “Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli/ Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kere öpmeli” diye sesleniyor.

Orhan Veli Kanık, “Gözlerim, gözlerim nerde/ Şeytan aldı götürdü/ Satamadan getirdi/ Gözlerim, gözlerim nerde?” diye soruyor. Nevzat Üstün, “Şeytan” başlıklı şiirinde şunları yazıyor: “Anadolu’da bir köy/ Köyün içinde bir ev/ Evin içinde bir adam/ Adamın içinde bir şeytan/ Kezban... Kezban...” Şemsi Belli bir kitabının adını “Şeytan Diyor ki” koymuştur...

Sultan Deli İbrahim’in çocuğu olmayınca, şeytan bağlamıştır diye Cinci Hoca’yı çağırıyorlar, ondan şeytanı kovmasını istiyorlar. Cinci Hoca, padişahın çevresindeki şakşakçılara bakıyor, sultana, “Önce bu şeytanları yanınızdan uzaklaştırın” diyor. İktidara gelen partinin liderinin çevresini hemen şeytanlar sarar, ona şeytanlıklar yaptırmaya başlarlar. Güç sarhoşu olan lider, ister istemez şeytanlarla işbirliği yapmak zorunda kalır, halka verdiği sözleri unutur. Toplumsal Dönüşüm Yayınlarından çıkan “Şeytan Rivayetleri” kitabımda bu tür şeytanlı olaylara değindikten sonra şöyle yazmıştım, okuyucuları uyarmak için:

İblis, insanları kandırmak için çeşitli maskeler takar, politika yapar, estetik ameliyatlar olur, kendini iyi, güzel göstermek için her çareye başvurur; parlak laflar ederek gözden sürmeyi çeker. Tanı bunları, tanı da yap gerekeni. Çekmesin derinliğine seni bu karanlık kuyu, kesilmesin erdem, özveri çeşmesinin suyu.”

Bekir Coşkun, Hürriyet Gazetesinde çıkan, “Şeytan Çok Üzgündü” adlı yazısında diyor ki: “... Şeytanın kafası, şeytan olalı ilk kez karışıyor(...) Muhtemelen şeytan, buralar bana göre değil’ deyip tam tüyerken TBMM Başkanı Bülent Arınç’tan şu müthiş ‘şeytan çatlatan’ açıklama geliyor: ‘Millet dindar cumhurbaşkanı istiyor...’

Ve şeytan oturup dizlerini vurarak ağlıyor: ‘Ben de kendimi şeytan sanırdım... Buralarda şeytanlık vazifesi yapmam mümkün değil. Nedir bu başıma gelenler?’

... Bizler laik bir ülkemiz var sanıyorduk. İşte o zaman haber geliyor: ‘şeytan kafasını taşlara vuruyor...’ (...) Açlığın, sefilliğin, hırsızlığın ve yağmacılığın bataklığında debeleniyorsa koca Türkiye, sebepsiz değil bu...

Bol şeytanlıkların ve o şeytanlıklara kananların ülkesi eğer bu haldeyse...

Bu sefilliğin bir sebebi vardır da ondan.

Ve burnunu çeke çeke gitti şeytan...”

İki politikacı şeytanı yenecekleri konusunda bahse tutuşmuşlar. Birinci politikacı iddiasını kanıtlamak için şeytanla bir çuvala girmiş. Bir süre sonra şeytan, “Yandım Allah!” diye bağırarak dışarı çıkmış ama dışarıda öbür politikacıyı görünce tekrar içeri girmiş.

Şeytansız yarınlar dileğiyle.

Erhan Tığlı

erhantigli@mynet.com

*******************

 
Toplam blog
: 776
: 600
Kayıt tarihi
: 13.10.06
 
 

Emekli edebiyat öğretmeniyim. Yazı ve şiirlerim çeşitli gazete ve dergilerde çıkmaktadır. 20 kita..