Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '12

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Öksüz Ralli

Not artımı söylentileri eşliğinde endeks tüm dünya borsalarından ayrışarak müthiş bir ralliyle en son 5 Mayıs 2011’de gördüğü 69,656 seviyesine kadar yükseldi. (17 ayın zirvesi.)

Yükselişin temelini kredibilitesini kaybetmiş (!) kredi derecelendirme kuruluşlarından gelecek not artımı beklentisi oluşturuyor.

İşler tıkırında.!

Öncelikle kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen açıklamaların özetine bakalım.

Derler ki;
Ekonominiz için cari açık risk yaratmaya devam ediyor…
Ekonominiz sermaye akımlarına bağımlı…
Müthiş bir ülkesiniz…
Gelecek vaat ediyorsunuz…

Notunuzu arttırmamız için;
Öncelikle cari açık mevzusunu halletmelisiniz…
Tabi sürdürülebilir büyüme politikalarıyla…
Birde düşük enflasyon isteriz…

Not artımı konusunda önceki yazılarımda ısrarla Türkiye çoktan hak ettiği halde notumuzun arttırılma ihtimalinin uzak olduğunu yazmıştım.

Şimdi kredi derecelendirme kuruluşlarının söylediği yukarıdaki maddelere göz atalım.

Öncelikle büyüme konusu.

Acaba not artırılacak mı sorusunun şifresi burada mı?

Önceki gün başbakan yardımcısı Ali BABACAN açıkladı. Bu yıl için büyüme tahminlerini yüzde 3,2’ye ve 2014 içinde yüzde 4’e çekmişler.

Gelin şifreyi birlikte çözelim.

Büyümeyi tetikleyecek en önemli şey nedir?
Sermaye maliyetinin düşmesi.

Peki, kredi notumuz yatırım yapılabilir seviyeye çıkarsa (çıkacaksa) sermaye maliyetinin düşmesi büyümeyi tetiklemez mi?

Tetikler.

Bu yıl eldeki veriler ışığında büyümenin yıl sonunda yüzde 3,2 olması bekleniyor.

Şimdi size soruyorum, madem notumuz artacaksa bu yıl için notsuz yüzde 4’den yüzde 3,2’ye indirilen büyüme tahminleri neden 2013’de yüzde 5’den yüzde 4’e düşürüldü.?

Öyle ya notumuz artacaksa en iyimser rakamlarla yüzde 5 hatta yüzde 6 öngörülemez mi?

Açık söyleyeyim ülkenin notu yatırım yapılabilir seviyeye çıksın yüzde 5 büyüme çok mütevazi kalır.

Gelelim cari açık konusuna.

Yoksa not artırılacak mı sorusunun şifresi burada mı?

1- Dün TCMB tarafından açıklanan verilere göre Türkiye’nin cari işlemler hesabı açığı bu yılın 8 aylık döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre 18 milyar 128 milyon dolar azalarak 36 milyar 82 milyon dolara geriledi. Cari işlemler açığı Ağustos ayında ise 1.18 milyar dolara geriledi. Yani cari açık düşmeye devam ediyor.

2- En son verilere göre Merkez Bankasının rezervi bir önceki haftaya göre 114 milyon artışla 94 milyar 914 milyon dolara ulaştı.

3- TCMB’nin haziran başında çift hane olan ortalama fonlama maliyeti geçen haftadan beri 5,80 seviyesinde seyrediyor.

Peki tüm bunlara rağmen faizlerde durum ne derseniz bir değişiklik yok.

Dolar/TL ise hala 1,80 seviyelerinde.

Diğer taraftan OVP’ye göre Türkiye’nin ticaret ortaklarının büyümesinin ılımlı seyredeceği, ihracatta pazar ve ürün çeşitlenmesinin artacağı tahmin edilirken, ihracat ve yakıt dışı ithalat fiyatlarının birbirine yakın seviyelerde ve düşük oranda artacağı, böylece dış ticaret hadlerinde kayda değer bir değişim olmayacağı öngörüldü. Özetle ihracat artacak ithalat azalacak diyorlar.

Tüm bunlara rağmen OVP’de enflasyon hedefi yüzde 7,4 olarak yukarı yönlü revize edildi.

Açık söyleyeyim yukarıdaki ithalat ihracat öngörüleri gerçekleşsin, enflasyon için çok kolay yüzde 5 ler konuşulabilir.

Cari açık konuşulurda petrol konuşulmaz mı?

Asıl enteresan olan da bu.

Eylül ayının sonlarına doğru 107 dolar seviyesine kadar gerileyen petrol Suriye gelişmeleri sonrası tırmanışa geçti ve yeniden 116 dolar seviyesine ulaştı. ABD ve Avrupa borsalarında ki satışların bir kısmı da Petrol fiyatlarındaki tırmanış ile ilişkilendirilebilir. Ama her ne hikmetse petrol fiyatlarındaki artış da İMKB’yi etkilemiyor.

Etkilemiyor mu?

Etkiliyor. Aşağıdaki tablonun bir benzerini 23 Ağustos tarihinde hazırlamıştım. Bugün önceki tablonun üzerinde değişiklik yaptım.

23 Ağustos tarihinde aynı tabloyu yayınlarken bu nasıl ralli diye sormuştum. O gün endeks 66,600 puan seviyesini test etmişti. Aradan 2 aya yakın süre geçmiş, bugün fiyatları güncellerken baktım tablodaki hisselerin yüzde 80’ninin fiyatları 23 Ağustos fiyatlarının da altına inmiş.

O gün endeks 66,600 puan, bugün endeks 69,600 puan.

Arada 3 bin puan daha fark var ama hisse fiyatları 2 ay önceki seviyesinin de altında.

Bu işte bir yanlışlık var. Madem notumuz artacak neden İMKB’de sadece ve sadece banka hisselerini alıyorlar?

Neden diğer sektör hisselerini almıyorlar? Hepsini geçtim, neden sanayi şirketlerini almıyorlar?

Dün endeks 17 ayın zirvesine yükseldi, yani en son 5 Mayıs 2011 tarihindeki gördüğü seviyeyi (69.656) test etti. Endeks 17 ayın zirvesine çıkarken hisse senetlerinde durum ne derseniz. İşte aşağıdaki tabloda görün.

Kafam karıştı yine, acaba ülkenin kredi notu notu artınca diğer sektörler ya da diğer sektörleri boşverin, sanayi şirketleri gelen sermaye akımından hiç mi istifade edemeyecek?

Belki de ben yanlış biliyorumdur. Not artışı sadece bankalara yarıyordur.

Öyle ya, öyle olmasa yabancı raporları ardı ardına banka hisselerinin hedeflerini yukarı yönlü revize etmezler değil mi?

Aman sus be Esra, o Harvard Unıversity'de okumuş göbekli ekonomistler bilmiyor da sen mi biliyorsun.?

Elbette onlar başbakanın günlük tansiyonuna, şekerine kadar biliyorlardır. Fakat kendi pozisyonlarına göre konuşuyorlar, kendi pozisyonlarına göre raporlar düzenliyorlar.

Bu adamlar bu sermayeyi buraya boşuna getirmiyorlar. Bence büyük bir operasyonun hazırlık aşamasındayız. Operasyon sonrası ülkemiz ve halkımız daha fakir olacak.

 Sevgilerimle

Özel 

 

 

 
Toplam blog
: 194
: 1098
Kayıt tarihi
: 24.10.11
 
 

Ekonomist, stratejist, teknik analist ..