Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Temmuz '07

 
Kategori
Kitap
 

Okumak ya da okumamak...

Okumak ya da okumamak...
 

Kitap okumak konusunda çok seçici bir yazanım ben. Sebebini düşünür dururum senelerdir. Neden bir okuma sevdalısı değilim? Bir davranışın nedeni mutlaka geçmişe hatta çocukluğa dayanır diye düşünerek okuma anılarıma müracaat ettim.

İlk hatırladığım Cin Ali serisi. İyiydi. Hoştu. Cin Ali’yle pek bir sıkıntım yoktu. Kimi zaman “Cinlik bunun neresinde” diye hayıflandığımı da hatırlarım ancak okumayı sökmemde bana sağladığı desteği hiçbir zaman da yabana atmam. Gelelim sonrasına. Birçok çocuk serisi okumuşumdur elbet. Hafızam zayıf. Kusura bakmayın fazla detay hatırlayamıyorum. Ama sanırım asıl sıkıntı ilkokul çağında seçtiğim kitaplardaydı. Bir “Karlar Kraliçesi” anım vardır ki… Ortalıkta bir kraliçe, bir de kar olduğu şu an hatırımda. Gerisi hayal meyal… En çok da neden saatlerce ağladığımı hatırlayamıyorum ya! Asıl ona canım sıkkın. E be çocuk! Madem ağlarsın, madem üzülürsün…Ne diye okumaya devam edersin? Kemalettin Tuğcu bey’in eserlerine de ağlardım ben. Herhalde bu yaşananlardan “Kitap okuma! Ağlarsın” mesajını ancak bir çocuk alırdı. Galiba ben de aldım.

Yine çocukluk dönemlerimde çok zeki ve çok okuyan bir arkadaşıma sormuştum: “Ne okuyorsun?” Şişe dibi gözlüklerinin arkasından badem bakışlarıyla beni süzdükten sonra “Bu gece sabahladım. Bir tarih ansiklopedisi vardı. Onu bitirdim.” demişti. Korktuğumu itiraf etmeliyim. Yani ne kadar okusam da zaten boşaydı! Okumak değildi benimkisi.

Anadolu Lisesi’nde İngilizce eğitimi oldukça ciddi ve sıkıydır. Onlu yaşlarım “Yaşlı Adam ve Deniz”, “İnci”, “Aşk ve Gurur” gibi kitapları hatmederek geçti. Zannedersem o yıllar başka kitap okumaya derslerden vakit bulamazdım. Bütün o eserleri satır satır anlamakta üstüme yoktu zahir. Sonuç olarak İngilizcem üstün seviyelere taşındı. Bu birikim, aklımın başıma geldiği yirmi öncesi yıllarımda, Türkçe çevirilerdeki yetersizlikler sebebiyle beni sadece İngilizce roman okumaya yöneltti. Bu da ne derece etkin bir okuma sayılabilir?

Zamanla feminist yazarların popüler olduğunu ve onların yazdıklarını meraktan okuduğumu söylemeliyim. Okumalıyım ya; klasiklerden başlayayım dedim bu defa. Rus yazarların ağdalı addedilen üslubu bana göre oldukça etkiliydi. Sayfalar süren doğa tasvirlerini saymazsam tabi. Bir çocukluk bu türlü debelenmelerle sona erdi. Biraz gazete, biraz kitap… Ne sosyal yaşamdan ne de kültürel açıdan eksik kaldığımı zannetmiyorum. Kesinlikle daha iyi olabilirdi.

Şimdi asıl konuya dönersek; bilgisayarın başından kaldırılamayan günümüz çocuğu nasıl kitap okumalı? Günümüz kitaplarında neler anlatılıyor? Simit parası olmayanlar mı, yoksa uzay çağı canavarları mı var? Mistik güçlere sahip kahramanlar mı? Hangisi çocuk açısından daha olumsuz etkiler yaratır? Okuma alışkanlığı açısından benim yaşadıklarım mı yoksa yeni nesil kitaplar mı daha tehlikeli? Peki, ben kendi çocuğuma ileride neler okutacağım? Hepsinden önemlisi acaba ona kitap okutabilecek miyim? Siz anneler, babalar bu işle nasıl başa çıkıyorsunuz? Bu soruların yanıtlarını gerçekten merak ediyorum.

Fazla mı negatifim? Belki de kedili, tavşanlı, krakerli, yunuslu kitaplar da vardır. Bilmiyorum.

 
Toplam blog
: 86
: 3134
Kayıt tarihi
: 09.10.06
 
 

Marmara İng. İşletme mezunuyum. Pazarlama bölümünde uzmanlaştım. Reklamcı olmak istiyordum. Olmad..