Okumak

Okumak, sözcükleri duyu organlarımızla algılamak, anlamlandırıp kavramak ve yorumlamaktır. Bu haliyle zihinsel ve düşünsel bir edim niteliğindedir. 

Okumak aynı zamanda da eleştirel düşüncenin en temel kaynağıdır. Çünkü ancak okuma etkinliği sayesinde fikirlerle temas eder insan. Okumadan temas edilen fikirler ise; insanın kendi idrakiyle oluşturduğu inançlar, düşünceler ve yargılar değil; hakikat diye öğretilegelen yalanlar, klişeler , dogmalar ve boş inanışlardır sadece. Egemen kültürün dayattığı bu hiç de sahici olmayan, hakikati zerre kadar yansıtmayan bilgilere teslim edilir tüm hayat. 

Thomas Jefferson şöyle diyor: ''özgür insan okuyan insandır.Çünkü bilgisizliğin, kör inançların ve saplantıların her türlüsünü yenen bir güçtür okuma.'' 

Okumamak, bilmemek buna rağmen hala bilgiyle ilgilenmemek, insanların yüzeysel ve derinliksiz olana meyleder hale gelmelerine ve sorgulamamalarına neden olur. Sığ bilgiye teslim olan ve sorgulamayan bir insanın kendi kaderini biçimlendirmesinin imkanı yoktur. Enformasyon fakiri insanlardan oluşan böyle bir toplum karanlık içindedir ve köleler toplumu olarak kalmaya mahkumdur. 

Sorgulama becerisi ve alışkanlığı geliştirmenin, kollektif duygusallığa boyun eğmemenin ve herkesten farklı düşünmenin , hissetmenin ve davranmanın tek yolu okumaktır. Çünkü duygusal tepkilerimiz yani davranışlarımız sahip olduğumuz bilgi birikimiyle doğru orantılıdır. Eğer düşünüş, duyuş, davranış biçimleri kollektif bilincin tahakkümünden(baskı) kurtulursa insan özgürleşmeye ve kendine özgü hale gelmeye başlar 

Uzun lafın kısası okuyan insan düşünür, düşünen insan değişir. İnsan değişirse sıradanlıktan, tekdüzelikten, emsallerinin karbon kopyası olmaktan kurtulur. Ve sosyal başarılar göstererek toplumda ön plana çıkar , kıskanılacak odak noktası haline gelir.