Okumuş gençler, neden direnişçi oldular...

Ülkemiz tarihinde ilk kez görülen büyük bir halk direnişiyle çalkalanıyoruz...

Cumhurbaşkanı,Sayın Abdullah Gülün dediği gibi, demokrasilerde herşey sandık değil...

.......

Sandıktan çıkana saygılıyz..Ne zamana kadar..Ülkeyi yanlış yönetmeye başlayana dek..

Sandıktan çıkanlar,  zafer sarhoşluğuna kaptırısa kendini..Yeni sandığa kadar tahammül edilmeyebilir...

Bu direnişçiler çapulcu takımı da değil...Yüzlerce doktor..binlerce avukat....Baro başkanları,on binlerce mühendis, iş adamı, öğretim üyeleri, üniversite ve lise öğrncileri, işçi,esnaf, memur,öğretmen, sanatçı, oyuncu, gazeteci, tüccar, STK liderleri..vb.

Tuzu kurular ,laylomcıular, tatil yaparken, bizler, günlerdir, dilimiz döndüğünce yazıyoruz...

Gençlerimiz helak olmasın; ülke bir iç savaşa girmesin diye...

...........

Direnişçilein genel fotoğrafına bakıldığında, hep aydınlık yüzlü insanlar çoğunlukta..

Her gün çarşıda, pazarda, parkta gördüğümüz; saygılı, temiz giyinen; kitap okuyan; bilişim dijital teknolojiyi, sanal iletiişim araçlarını uç noktada kullanan, çoğu yabancı dil bilen, yazan-sorgulayan-çözüm üreten insanlarımız bunlar..

Herhangi bir parti liderinin sultasında da değiller..Hatta içlerinde başbakana mektup yazıp eleştiren iktidar partisine üye olan seçkin insanlarımız da var.

Velhasıl, ortada olan önemli bir gerçekle yüzleşmekteyiz...

Bu insanlar, bugüne değin birçoğumuzun söylemek isteyip de içine attıklarını söyleme cesaretini ortaya koydular.. Arkadaşları olan vatan evladı Abdullah bile, 22 yaşında bu uğurda canını verdi.

Elimizi vicdanınmıza koyup bir sorgulama yaptık.. Bu gençler neden bu meydanlara çıktılar, direniyorlar ve halen direnişlerini sürdürüyorlar ...

Çoğundan aldığımız yanıtlar, hepsini ülke sorunlarından gelen  ortak paydada buluşturuyor...

.............

Bu sıkıntının ortaya çıkışının nedenlerini özetlemeye çalıştım..

Neden böyle oldular...

İşe tesbitler... Kuşkular, tesbitler, şüpheler, karanlık noktalalar..

...............

* Milli bayramların kutlanış biçimindeki sıkıntılar...

* Silivride yatan ordu mensuplarının suçluluğu konusunda kamuoyu vicdanını rahatsız eden sorular.

* Hapisteki AYDINLARIN,GAZETECİLERİN neden yattığı konusundaki belirsizlikler.

* Açılım adı altında yurtta sulhun verdiği şaibeli sıkıntılar,

* Laikliğin  yok edileceği kuşkuları,

* HALK  AÇLIK sınırında yaşarken,seçkin siyasilerin, milyar dolarla dünyanın en zengin listelerinde olmaları...

* ATATÜRK için  AYYAŞ diyenlerin toplumsal sancıları...

* Dini siyasete karıştırarak DİN SİYASETİ yapıldığına dair şüpheler...

* Erki elinde tutanların kendilerine oy verenleri, MÜSLÜMAN, vermeyenleri GAVUR İZMİR benzeri yaftalamaları...

* Şehidimize:KELLE; terorist başına SAYIN  denilmesi...

* PKK katillerine gösterilen -sözde barış-müsamahanın, ülkenin geleceği olan genç direnişçilere gösterilmemesi,

* Çifçilerimiz için, ANALARINI ALIP GİTMESİNNE dair söyemler...Hadi bi takla at da göreyim-şeklinde devlet adamlarının cıvık tavırları...

* Komşu Müslüman ülkeleri yok etmek için KAFİRLERLE el ele olunduğu şüpheleri..

* Milyonlarca üniversite mezunun işsiz kalışı ve bu gençlerimizin GSS test işkenceleriyle,borçlu çıkarılarak  hastane kapılarından geri çevrilmesi.

* Anadolu üniversitelerinde ve devlet memurlarında tarikatçılık yuvalanmaları.Bilimi bir kenara bırakıp ölmüş padişaha doktora ünvanı verilmesi...

*Yurt dışından, Müslüman olmayan bir ülkeden habire seslenen bir cemaat liderinin aşırı zenginleşmesi ve özellikle emniyet teşkilatında,kadrolaşması.

* IRAK’ta binlerce Müslüman katledilirken ABD küsmesin diye, SESSİZ kalınmalar,

 * 2 torba kömür, makarnayla gurabanın, HAYATLARI SATIN alındığına dair kuşkular,

* Siyasi erkin, REYHANLI katliamı konusunda duyarsızlığı ve sınır ihlalerine halen göz yumulması.

*Düşürülen uçaklarımızın müsebbipleri belli iken konunun kamuoyu vicdanını rahatsız eden çözümsüzlükler.

* Çocuklarını sahte raporlarla  askere göndermeyip, fakir ocaklara ateşler dökülmesine sessiz kalınmalar. Seçkinler sınıfından hiçbir kişinin ocağına bu ateşin düşmemesi..

 * Gençlerimizi DİNDAR ve KİNDAR diye ayıranların tahrikleri...

* Cumhurbaşkanının mülayim düşüncesine karşın, başbakanın tam tersi söylemleri.

* Akil insanlar heyetine karşı kamuoyunda oluşan tepkiler..-Bu ara sırra kadem basmaları-

Daha neler neler...

Artık inat etmenin bir anlamı yok...Karşıt grupta yeni gençlik oluşturmanın da kimseye bir faydası olmayacak...

Bir kaşık suda boğarız...Arkamda yüzde elli var...vs...vs...gibi Fasso fissoların modası da geçti artık..

Guraba çocuklarının canı sokakta bulunmadı.. Kendi çocuklarına gösterdikleri özeni yurdum insanına da gösteriyorlar mı... Hak getire... Habire tahrik.. İnatlaşma.. Cepheleşme... Devlet işi ciddi iştir.. beceremeyen bırakmalı...

Farkındasınız tabi...

Birbirimizi dinleyip de orta yolu bulmamın zamanı geldi de geçiyor.