Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '11

 
Kategori
Güncel
 

Okuyan milletiz

Okuyan milletiz
 

Okuyoruz.

“Beddua” okuyoruz.

“Bela” okuyoruz.

Her şeyi okuyoruz.

Okuyan bir milletiz.

Bakın yaşadığınız yerlere.

 Her taraf kıraathane dolu.

Kahvehane değil.

Kıraathane.

 “Kıraat” okuma demek.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, okuma odaları oluşturulmuş. Bu odalara kitaplar sağlanmış. Türk edebiyatı ve Dünya klasiklerinin basımı yapılmış. Bu odalara gönderilmiş.

Gezici kütüphaneler oluşturulmuş. Bir çerçici gibi kütüphane arabasıyla köy köy dolaşmış.

“Okusun bu millet” denmiş.

Köylerdeki okuma odalarında, birçok kitabın sayfa araları bile açılmadan, raflarda sararıp gitmiş.

Birde “kitabın ve yazarının suçlu görüldüğü” bir durum var.

Kitap ve yazarı tehlikeli görülünce böyle oluyor işte.

Bugün “Hanımın Çiftliği” romanını bir dizi olarak izleyenler, Orhan Kemal’in Nazım Hikmet kitaplarını okumaktan hapislerde yattığını bilseler ne düşünürlerdi?

Biz Rus Yazarlarını okuyanları, ülkemizi belirli yazarlarını, kitaplarını evinde bulunduranları fişleyip suçlu görmedik mi?

Necip Fazıl ya da, Nazım Hikmet okumak suç olmadı mı?

70’li yıllarda, evinde bulundurduğu Zülfü Livaneli kasetlerinde yer alan şarkılarda, Nazım Hikmet şiirleri olduğundan altı ay hapis yatanlar olmadı mı?

Korku dağları insanın üstüne yıkılıca, hele birde okumaktan yıkılırsa dağlar…

Kim okur kardeşim.

*

Kıraathaneler (okumaevi) tembel hane oldu günümüzde.

Belirli boyalı gazetelerin göz atıldığı yerler oldular.

Okumakla, kitapla alakası yok bu yerlerin.

Al papazı ver kızı işleri var. “Vakit öldürme yeri” der yaşlılar buralara.

Birbirlerinden çay içmeye çalışan emekliler…

Boş gezenler ve kalfalarının yeri.

Neyi öldürürsen öldür bu yerlerde.

Artık böyle yerlerin, tabelası dışında okumayı hatırlatan hiçbir şey yok.

*

Okuma konusunda özürlü bir milletiz biz.

Okumayan birçok ukala, okuyanlara akıl hocalığı yapar ülkemizde.

“Çok oku sürekli oku” diye tavsiyelerde bulunurlar.

Ülkelerin yıllık kitap gazete okuma, kitap ve dergi basım tirajlarına baktığımızda sınıfta kalmış bir ülkeyiz.

İnternette yıllık oranları görünce gerçek daha iyi anlaşılıyor.

Bir Japon bir yılda ortalama 25 kitap
Bir İsviçreli bir yılda ortalama 10 kitap
Bir Fransız bir yılda ortalama 7 kitap okuyormuş.
Türkiye'de 6 kişiye yılda 1 bir kitap düşüyormuş.         

Türkiye'de okuma alışkanlığına sahip olan kişi sayısı ortalama 40 bin kişiymiş. (İnternetten)

Sonuç nasıl?

Daha bitmedi.

Toplam nüfusu sadece 7 milyon olan Azerbaycan’da kitaplar ortalama 100.000 tirajla basılırken, Türkiye’de bu rakam 2000 – 3000 civarında basılmaktaymış.

Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen yıllık kitap alımı, ortalama 100 ABD doları, Türkiye’de ise bu rakam 10 ABD dolarının altındaymış.

Türkiye’de her 100 kişiden sadece 4,5 kişi kitap okuyormuş.

 Japonya’da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılıyormuş. Türkiye’de sadece 23 milyon.

Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Raporu’nda, kitap okuma oranında Türkiye, Malezya, Libya ve Ermenistan gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sırada.

Japonya’da kişi başına düşen kitap sayısı yılda 25, Fransa’da 7, Türkiye’de ise yılda 12 bin 89 kişiye 1 kitap düşüyormuş.

Türkiye’de yüksek öğrenim görenlerin oranı 1965'e göre 14 kat artmış. Ama Yüksek Öğrenim mezunlarının kitap okuma oranı 1965'in de altında kalmış. (İnternetten)

Bu istatistikî rakamlar doğru değil diyenler, ancak kendilerini aldatırlar.

*

Okuma alışkanlığı ile ilgili okullarımızda da sorunlar var.

Öğrencilere okuma alışkanlığı kazandırmada eksikliklerimiz var.

Yetişkinlerin bile okumadığı bir toplumda, bu alışkanlıklar nasıl davranışa dönüşebilir?

*

Günümüzde cep telefonuna para bulanlar, kitaba bütçe bile ayırmıyorlar.

Biz, gazete satın almayız. Bulursak emanet kitap okuruz.

Kütüphaneye gitme alışkanlığımız yoktur.

Kahvehanelerdeki gazeteleri gözden geçirdik mi iş tamam olur. Gazete alıp eve götürsek, evdeki insanlarda açıp gazete okurlar.

Olur mu?

Olur da olmaz.

Eskiden bir reklâm vardı.

“Bir ekmek bir gazete.”

Ne kadar doğru.

Gazete kitap; ekmek su kadar önemli aslında.

*

Ürgüp yöresinde birisi eşeğine kitap yükleyip köylere dağıtmaya çıkmıştı.

Kitap dağıttığı için değil, eşekle kitap taşıdığı dikkat çekmişti.

“Eşekli Kütüphaneci” 40’lı yıllarda faaliyet göstermişti.

Şimdi teknoloji o biçim. Kitap okuma oranı düşmüş.

Ne yaman çelişki.

*

Birisine sorun.

“Boş vakitlerinizde ne yaparsınız?” diye.

Cevap şablon halindedir.

“Kitap okurum, müzik dinlerim.”

Boş vaktimde “yan gelip yatarım” diyen bir kişi bulamazsınız.

“Okuyan milletiz” vesselam.

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..