Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '11

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

Alışveriş Arabası

Alışveriş Arabası
 

Hayırlı yolculuklar çocuklar


Kepez.

Çanakkale’nin en hızlı gelişen köyü(!).

Yok beldesi(?)

Yok yanlış oldu ilçesi.(!?!)

Gerçekten nesi?

Birçok ilçeden büyük Kepez.                                                                

İnşaat sektörü almış başını gidiyor.

İnsanlar geliyor Kepez’e.

“Araştırma Hastanesi” var.

“Sosyal Güvenlik Kurumu” Kepez’in içinde.

Diyaliz merkezleri var.

“Diş Hastanesi” bitmek üzere.

Devlet Hastanesi de gelecekmiş.

Kepez gelişiyor.

Bilmeyenlere bildirilir.

Duymayanlara duyurulur.

En büyük alışveriş merkezlerinden birisi, Çanakkale’nin bittiği, Kepez’in başladığı yerde.

Kısacası; Atatürk Caddesi’nin üst tarafında, İzmir Yolu’nun alt tarafında.

 Piri Reis Çeşmesi’ne 100 metre mesafede, Kepez yönünde.

Nasıl tarif ettim yerini?

Bildiniz değil mi?

Bu alışveriş merkezi’ne sık sık giderim.

Bankaların para veren kasaları var, merkezin içinde. Bankamatik dedikleri şeylerden.

Bak size bir iyiliğim olsun.

 Evlerinde soba yanmayanlar, kışın bu alışveriş merkezinin içerisi sıcak.

Yazın sıcaklarda yananlar, yazın da serin.

Satılmayan hiçbir şey yok.

Parana güveniyorsan, doldur sepeti ya da arabayı.

Araba dedim.

“Alışveriş Arabası.”                                                         

Çocuk arabası gibi bir şey.

Dört tekeri var, her yere dönen.

Birçok kişi çocuğunu da bindiriyor. Arabada bir çocuk, dolaş ta dolaş.

Meydan geniş, o biçim alışveriş.

Alışveriş edenler, aldıklarını otomobillerine yerleştirince bu arabaları olduğu yerde bırakıyorlar.

Bir görevli arabaları iç içe geçirip tren gibi iteliyor. 15 metrelik kırkayak gibi bir şey. Arabalara birde yön veriyor, ilginç bir şey.

Bu arabaları tırtıklayanlar da varmış.

Neden mi?

Piknikte mangal yapmak için.

Bizim içimizde çok sivri zekâlılar vardır.

Arabanın altına bir ateş.

Gelsin şişler, kebaplar ve de gelsin tavuklar…

Birisi sorarsa, gururlanarak da anlatırlar.

“Abi alışveriş merkezinden aşırdık. Keh! Keh!”

Hiç dikkatimi çekmemişti.

Bir anons duydum, kafamın içinde bir jeton “tıngırt” diye düştü.

“Değerli müşterilerimiz, çocuklarınızı alışveriş arabalarına bindirmeden önce, girişten galoş alınız.”

Doğru, çocuk yere bastığı ayakkabıyla arabaya biniyor. Başka birisi bu arabayı kullanıyor. Gıda taşıyoruz. Sebze meyve ve ekmek var taşıdığımız.

Vallahi bu anonsa uymak lazım.

Uyan var mı?

Nerdeeeee!                                                         

Duyan bile yok.

Alışveriş merkezinin çıkışında bir ziyaretçi defteri var.

Birisi yazmış.

“Evde karı, ambarda darı yok. Bazlama aldım pişmemiş. Lütfen iyi pişirin.”

“Kasadaki bayanın suratını hiç beğenmedim.”

“Taze zencefil istiyorum. Lütfen.”

“Elektrikli, çocukların bindiği alışveriş arabalarından getiriniz.”

“Benim kız bir yorum yazmış. Gerçek değil. Benim kız manyaklaşmış. Dikkate almayın” gibi yazanlarda var.

Bu “ziyaretçi defteri” kitap yapılsa yok satar.

Bu alışveriş arabalarına kafayı taktım.

Alışverişim bitince boş arabayı mutlaka belirtilen yere bırakıyorum.

Olduğu yerde bırakıldığında, başka bir aracın dalgınlıkla çarpma, zarar görme olasılığı var.

Yine bir alışveriş sonrası, üç öğrenci gördüm.

Üç ilköğretim öğrencisi kız.

Birisi arabanın içine binmiş, diğeri fotoğraf çekiyor.

Bizi gören var mı diye tedirgin bir şekilde, sağa sola da bakıyorlar.

Sadece arabanın içine oturup fotoğraf çektirecekler.

Alışveriş arabası içinde bir kız. Sırayla, binip inen üç kız.

Birisi biniyor birisi iteliyor. Sırayla biniyorlar.

İnanın ben o yaşta olacağım, iki arkadaşı bindirip Kepez Limanı’na doğru gider gelirdim.

Dedim ki,

 ”Arabayı alışveriş merkezinin önünü ve ismini görecek şekilde çevirip öyle fotoğraf çekin. Nerede olduğunuz belli olsun.”

Kızlar bana baktılar, cesaretleri geldi.

Döndüler sırtlarını büyük yeşil yazıya, çektiler fotoğraflarını. Bende çektim.

Kızlara kim olduğumu söyledim.

Ayaküstü sohbet ettik.

Çanakkale’den konuştuk.

Müzikten konuştuk.

Benim çenem düştü, kızlar dinledi.

Kartımı verdin kızlara.

İyi dileklerle ayrıldık.

Alışveriş arabası, sen ne marifetli bir şeysin böyle.

Çocuk arabası oluyorsun.

Aile boyu mangal olabilirsin firar edersen.

Çamaşır kurutmak için kullanılabilirsin.

Kuzu beslemek için içine ot konabilir.

Üstünü kapatmayı akıl ederse birisi, kuş kafesi ya da kümes olma durumun var.

“Maymun Kamil” için gezi arabası olabilirsin.

Bir köylü, bir eşekle seni çekip bahçeye bile gidebilir.

Bizim mucitlerimiz bitmez.

Mini çamaşır makinesini“yayık” olarak kullanan bizden başka kim var?

Biz galoşları kafamıza da takarız, ayağımıza da.

Fark etmez.

Alışveriş arabası.

Bana neler yazdırdın ya.

Helal olsun.

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..