Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '07

 
Kategori
Kitap
 

Okuyorum!

Okuyorum!
 

Tekrar...
Yine...
Yeniden...

İlkokula başlayıp da, okumayı söktükten sonra ev Gülten Dayıoğlu, Kemalettin Tuğcu kitapları, Milliyet Çocuk Dergileri, Walt Disney kahramanlarının çizgi romanları ile dolmuştu. Üstüste koyduğum zaman kocaman bir dağ oluyorlardı ve ben onları kırk defa okumuştum ilerleyen zaman içinde. Şimdi farkediyorum da, ailem ne kadar güzel desteklemiş beni okumam konusunda. Renkli çizgi romanlar, kolay okunabilen kitaplar...

Bu lise yıllarım süresince de aynı hızla devam etti. Lisede kütüphaneye üye olup, haftada 3 kitap bitirmeyi alışkanlık haline getirmiştim ki, klasikleri okuduğum ve Rus yazarlarla tanıştığım zamanda bu dönemdir.

Ardından mezun olup Da üniversite sınavını kazanamayınca başlayan iş hayatımla birlikte okuma alışkanlığım eski hızını kaybetti. Okuma aralığım daha geniş, bir kitabı bitirme sürem daha uzun, yenisine başlamam ise aylar sürmekteydi artık.

Sonra bu güzel alışkanlığımın alıp başını gittiğini farkettim ve tekrar aynı tempoya geri dönmeye çabaladım. Hatta döndüm de. Her okuduğum kitap bende koca bir depoya düşen minik bir su damlası hissi uyandırıyordu. Ve daha çok, daha çok okuyordum.

Bu arada itiraf etmeliyim ki, okumama rağmen kitap almam genellikle. Dostlarımın, hatta dostlarımın annelerinin kütüphanelerine dadanmışımdır genellikle.

Ardından aşk, evlilik ve çocuk geldi. Harika üçgen. Bu arada en temelimdeki bu bana has özellikte ortadan kaybolmaya yüz tuttu tekrar. Eşim okumayı sevmiyordu, ben onunla daha fazla zaman geçirmek adına kitaplardan uzaktım.

Sonra 2006 senesi sonunda oturup birbirimize baktık ve "Şimdi bir çocuğumuz var, onu nasıl yetiştirmeyi düşünüyoruz, çocuğumuz kendisine hikayeler okunmasını çok seviyor ve dergileri, resimli kitapları karıştırmaya bayılıyor. Biz nasıl bir örneğiz peki?" Cevabını da verdik akabinde "Kötü!" TV karşısında, seçilerek bile olsa izlenen programlardan ne kadar not aktarabilirdik yaşantımıza. Aslında bir yararı da oldu bu programların bizde. Özellikle Sayın Üstün Dökmen'in TRT-2'de yayınlanan "Küçük Şeyler" adlı programı bizi uyandırdı. Evimizde bir küçük odamız var. Orayı çamaşırhane ve ütü odası halinden kurtararak okuma odası haline getirdik. Ve dedik ki; "Kitaplara dönelim. Daha çok okuyalım, daha çok yürüyüş yapalım, daha çok konuşalım." Ömrümce almadığım kadar çok kitap aldım bu ara. En keyiflisi de neydi biliyor musunuz? 4, 5 yaşındaki oğlumla bir kitabevine girip, onu çocuk kitaplarının olduğu bölüme götürerek oradaki renkli dünyaya katılmasını sağlamak. Bunu ilk yaptığımda tepki aynen şöyleydi "Anneeeeeeeee! Baaaak buyda pyenşeş vaaaay. Hayvanlay da vaaaaay. Çooook güjeeeey. Gey hepşine bakayım beyabey!"

Artık her dışarı çıktığımızda ailece bir kitabevinde yaklaşık 45 dakika geçiriyoruz. Aslında iş sadece okumak değil. Aynı konuya birlikte odaklanmak. Aynı şeye bakmak. Aynı şeyi görmek ve bundan haz almak. Bunu yapıyoruz. çok ta keyifli oluyor. Tavsiye ederim.

Ve kendim için en güzel şeyi 2007 senesine girerken diledim. Kendimi geliştirmek. Farkındalığımı arttırmak. Kendime yönelerek sorunlarımı çözmek ve bütüne başka bir bakış açısı yakalamak. Şimdi bunun için elimden geleni yapmaya çabalıyorum.

Sizler için de, yeni senede kendiniz ile ilgili hayallerini gerçekleştirebilmenizi diliyorum.

Sevgilerimle,

 
Toplam blog
: 3
: 419
Kayıt tarihi
: 08.11.06
 
 

1973 İstanbul doğumluyum. Özel bir firmada asistan olarak görev yapıyorum. Evliyim ve bir çocuğum va..