Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '20

 
Kategori
Güncel
 

ÖLDÜRME VE YAŞATMA ŞEKİLLERİ

 

Bir fikir ya da ideoloji nasıl büyür nasıl yok olur? Önemli bir sorundur. Sanılanın aksin dışarıdan gelen baskılar bir fikri zayıflatmayı bırakın daha da güçlendirir. Bu bilinen bir şeydir. Masumane olabilecek olaylar, zararı olmayan düşünceler, özgürlük gereği en temel savlar baskılanırsa bu aslında bir tuzaktır. Bu duruma dair örnekler bilinçli olarak büyütülen hareketler bizde de olmuştur. Bunların hangi hareketler, hangi düşünce ekolleri olduğunu burada söylemek istemiyorum.

Dünyada da birbirine rakip düşünce ekolleri birbirini yok etmemiş, karşıtlık ilkesi gereği en değersiz diye düşünülebilecek ekoller dahi uzunca bir süre yaşamaya devam etmiştir. Birbiriyle zıtlık üzerinden anlam kazanan bizde de içi boş birçok düşünce ekolü denmeyecek taraflar vardır. SSCB, ABD arasındaki karşıtlık uzun zaman dünyayı kabak gibi ortadan ikiye ayırmakla kalmamış, karşıtlık sertleştiğinde tarafları güçlendirmiştir. Söz konusu tarafların soğuk savaş süresince depoladıkları silahlar bugün bırakın birbirlerini yok etmeyi dünyayı bile yüz kez yok etmeye yetecek silahlar depoladılar. Ne zaman ki karşıtlık duyguları zayıfladı, nispeten dayanak noktaları gizli kalmış yapı kendiliğinden çöküverdi. Dinler, fikirler, devletler gibidir. Dış baskı ve kaba kuvvetle bir hareket sindirilebilir ancak tamamen yok edilmesi yıllar değil yüzyıllar alır. İspanya örnekleri, ABD örnekleri Osmanlı örnekleri bu fikre bir nebze ışık tutabilir.

“İspanya’da Endülüs Emevi Devletinde”bilinir ki yıkılmasına müteakip takipler tacizler yüzyıllarca zaman almıştır. Müslüman ve Yahudi halkların 1492’de tamamının sürgün edilmemesi belki şimdilerde bir Barcelona, ayrılıkçıları beş yüz yıllık bir sorunu gün yüzüne çıkarmıştır. Aynı şey, ABD’de Afrika kökenliler, Kızılderililer ne zaman köklü bir sorunu tam anlamıyla ateşleyecekler bilemesek de Osmanlı’nın Avrupa’dan tamamen sürülmesi fikri Avrupalının zihninden hiçbir zaman silinmemiş bir soru işaretiydi ki aynı soru işareti ve sorun Türkiye’nin mevcut bulunduğu yerde bulunmasıyla ilgili de Batı zihinlerinde derin iz bırakan bir sorun ve çözülmesi gereken bir sorundur. Bölgedeki olayları bu açıdan değerlendirmekte fayda var.1938 öncesinde Atatürkçülerin kusursuz bulduğu İslamcıların ise daima kusurlu buldukları düzen 1947 yılında sonra dünyanın yeniden dizayn edilmesiyle ilk kimliğinden başka bir kimliğe büründürülen Türkiye Cumhuriyeti,  1950’lerden sonra ise bambaşka bir kimliğe bürünmüştü. Adımların birisinin diğerinden bağımsız olmadığı bu yolculuk 1980’lerde başka, 2000’lerde ise bambaşka bir yola girerek, geçmişe nazaran akılcılıktan ziyade farklı bir çizgi izleyen bir sürece girdi.

Taraftarların, taraftarlık duygusunun bir fikri büyütmek için kendi başlarına yeterli olmadığı dış baskıların da gerekli olması halinde çelik gibi sertleşeceği bilinir. Taraftar zıddını ortalarda göremeyince rahatlar, rahatlayan yapı içeriden düşman yaratarak bölünerek güçlenemiyorsa yok olur. Potansiyel düşmanı olmayan ayakta duramaz, siyah beyazdan, beyaz ise siyahtan beslenir.

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..