Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '11

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Olmuyor hanımlar olmuyor beyler

Olmuyor hanım lar olmuyor!
Can Dündar'ın şiirin de anlattığı gibi olmuyor hanımlar olmuyor gerçekten. Hepimiz biliriz evlenince her iki tarafta kendini bırakır ve kilo almalar rahat davranmalar başlar... Sonrasında aldatmalar. Aldatmak elbette çok çirkin bir şey dir "İhanet'in" sonu yoktur bir başlamayı görün. Kime sorsan; Ben aldatmam der. Oysa ki hepimiz olmasak da birçoğumuzun için de ihanet vardır. Ya da bazıların da ağır basar. Şüphesiz ki her şey de olduğu gibi aldatmanın da bir ana nedeni vardır. 

Eskiden erkekler aldatırdı şimdi kadınların da erkeklerden kalır bir tarafı yok. Suçlu ararsak ilk önce kendimizi suçlamalıyız. Bir laf vardır ; Öldüren ölenin elinden ne çekti!.. Doyumsuz, egosu yüksek insanların haricin de aldatan insanların çoğu yalnızlık, sevgi yoksunluğu, ilgi, huzur ve bu tarz sebepler den dolayı aldatıyor. 

Bakıyorum şöyle etrafıma Evli çiftlere ve evlenmeten soğuyorum. Saygı yok, huzur yok, diyaloglar derseniz çok lakayitce... Bir de en önemlisi de kendini bırakma; Ya beni alan almış, satan satmış aman! Deyip kilo almalar başlar. 

Kadın dediğin zarif olmalı Kendine dikkat etmeli bırakın da erkeğe güzel görünmeyi, aynaya baktığın da her şeyden önce kendine güzel görünmeli. Saç rengini, şeklini sürekli yenilemeli, eşi eve geldiğin de ona sık sık sürpriz ler yapmalı, evde giyindiği gündelik kıyafetleriyle değil de, sanki dışarıda şık bir ortama gidiyormuş gibi giyinip süslenip kapıyı eşine açmalı.
Erkek zaten değişik şeylerden hoşlanır kadın kendi doğası gibi görmemeli erkeği. Kadın erkek eşittir diye düşünüp; Aman o bana bunları bunları yapıyor mu da ben ona yapacağım dememeli. 

Bir insanı değiştirmeye çalışmadan önce kendimiz değişmeliyiz, zaten karşı taraf da ister istemez o atmosfere ayak uydurmaya başlar zamanla. Kaldı ki madem erkek çok farklı şeyler den hoşlanır, Eğer onu kazanmak istiyorsak bunları seve seve yapmalıyız ki kendine saygısı olan bir kadın bunu yapar. 

Fakat sözüm sadece bayanlara değil tabi; Olmuyor beyler olmuyor!
Erkekler genelde kendisi rahat davranır fakat kadından daha çok şey isterler. Neymiş efendim; erkeği eve bağlayan kadındır! Ben buna katılmıyorum çünkü bazı beylerin gözü hep dışarıdadır doyumsuzdur. Hiç bir kadın onu eve bağlayamaz. Hele ki bir de maddi imkânları varsa tamam. Şuna inanıyorum ki; Aldatmayan erkeğin ya parası yoktur, ya zamanı.. 

Erkek doğa olarak çok eşli yaratılmıştır. Yaradan erkeğin doğasını bildiği için dört kadın alma hakkı vermiştir. Tabi sahiplenmek de bunun için de vardır ama ben en çok yüce Allahın bundan dolayı dört kadın emrettiğini düşünüyorum mantık olarak. Yani nasıl sa erkeğin doğasın da var ve zina yapacağına bakabilecek kadar kadın alsın diye düşünmüş olmalı. 

Erkekler rahattır kendine bakan metro seksüel dediğimiz erkeklerden çok fazla yok. Göbekli, gelişi güzel davranan paspal giyinen erkeklerin sayısı bir hayli fazla. Kadını bakımlı isterler fakat kendine aynada bakmaz. Oysa erkek de dikkat etmelidir. Sırf dışarı da arkadaş ortamın da kendi eğlenip sonra eve sarhoş bir vaziyette gelince kıyamet kopar. Hatun; bu ne hal deyince, başlar doğal olarak kavgalar hakaretler. 

Şöyle arada jest yapsa erkeklerimiz, karısını alıp yemeklere götürse, biraz eskiye dönüp flört zamanlarını hatırlayıp, sinema keyfi, daha sonra hafif müzik eşliğinde bir dans bir kadını inanılmaz derecede mutlu eder. 

Bir de şunu fark ettim ki aldatan eşler daha iyi geçiniyor. Neden derseniz şöyle düşünün; Eğer bir insan suçlu ise daima alttan alır, karşı tarafın isteklerine boyun eğer, çünkü suçludur ve suçluluk duygusuyla kendini açığa vermemek için bunu yaparlar.
Hatta inanın öyle şeyler duyuyor ve görüyorum ki hayretler içinde kalıyorum. Erkek sanki bekarmış gibi bekar arkadaşlarıyla gezip eğleniyor ya da sevgilisi var ise çoğu vaktini onunla geçiriyor eşi bunu hiç farketmiyor.
Diyeceksiniz ki; Farketmiyor olurmu canım. Elbette fark ediyor dur fakat bu kadar başı boş bırakmanın karşılık lı bir aldatma ve artık saygı ve sevginin bitmişliğinden kaynaklandığını düşünüyorum.
Sağlıklı bir evlilikte asla ne kadın bu kadar rahat davranabilir, ne de onurlu bir erkek. Zaten erkek dışarıda gönlünü eğlendirken evdeki de rahat duracak değil elbette. Bunu özelliklede kadın milleti çok iyi sezinler ve eğer tepki vermiyorsa bunun altında bir şeyler aramak lazımdır. 

Ya böyle yıllarca devam eder ya da bitiş noktasına doğru ilerleme başlar. Sorarsanız ve cevap şudur aldatan kadın ve erkekte; Bitireceğim bu evliliği de, çocuklarım için sürdürüyorum sevmiyorum, çok mutsuzum, aylardır cinsel ilişkiye dahi girmiyorum.
Hep aynı hikâyedir baştan sona. Fakat bir türlü bitmez yıllarca böyle karşılıklı aldatmalarla sürer gider. ikiside hayatından memnundur bir alışıla gelmişlikler, görmezlikler, duymazlıklar başlar. 

Bir de erkeğin evlenme yaşı en az yirmi sekiz, bayanınsa yirmi dört olmalı. İnsanlar doymalı bekarlığa için de ukdeler kalmamalı. Bilinçli olmalı. Hatta bu Türk örf ve adetlerine belki çok aykırı olacak bu söylediğim fakat ten uyumu olup olmadığına dair bir şey olmalı. Çoğu insan otuzlu yaşlara gelindiğinde ten uyumuna önem verir. Bunu hiç kimse inkâr etmesin. 

Hasılı demem o ki insanlar evlenirken çok iyi seçmeli çünkü, evlilik denilen müessese son derece önemli bir kurumdur ve hayatımızın dönüm noktasıdır. Evlenince ya cennete girersiniz, ya cehenneme.. 

Sonra boşanmak ayıp sayılır Türk toplumun da ve ayrılınca çocuklar ne olacak, olan çocuklara oluyor hesabı başlar. Buna çok karşıyım bir birey için iki birey hayatını zindan etmemeli anlaşamıyorlarsa, ya da mutsuzlarsa, uzlaştıkları ve buluştukları tek bir nokta bile yoksa çocuklar için sürdürmenin bir mantığı yok. Zaten çocuklar perişan olur diye bir şeyde yok. Onları karşınıza alıp güzel bir dille anlaşamadığınızı, her iki tarafın da bu durumdan yıprandığını izah ettiğiniz de eminim çok iyi anlayacaklardır sizi. Her şeyden önce ona bunu şu dille söyleyebiliriz soru yönelterek; Yavrum diyelim ki büyüdün ve evlendin eşinle anlaşamıyorsun ve çocuklarınız var ayrılır mısın bu beraberliği sürdürür müsün? Çocuk önce tabii ki çocukluğun vermiş olduğu bir hisle hayır dese de mantık çerçevesinde değerlendirince sizi daha iyi anlayacaktır. Üstelik kavgalı bir ortam da daha çok yıpranıyorlar. Ayrılınca annesini veya babasını görmeyen çocuklar rezil oluyor. Anne ve babasını gören, ilgi ve sevgi gören çocuklar hiç mutsuz olmuyorlar.
E birde bunun dul kısmı var tabi. Ne çirkin bir laftır şu laf. Eskiden kimlikte de "Dul" yazardı şimdi bekar yazıyor. Hoş gerçi gidişata göre herkes dul. Herkes serbest ce yaşıyor ilişkilerini bekâret eskiden olduğu gibi erkek için o kadar önemli değil. Çorap değiştirir gibi sevgili değiştiriyorlar. Peki, o sadece resmi olarak evlenip boşanan "Dul" dedikleri insanların suçu ne? Onlar mı "dul?" yoksa sürekli sevgili değiştirenler mi? 

 
Toplam blog
: 28
: 3650
Kayıt tarihi
: 12.10.10
 
 

İzmir'in Buca ilçesinde doğdum. Onbir yıldır İstanbul'da yaşıyorum. Yıllardır edebiyata olan mera..