Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '12

 
Kategori
Sinema
 

Ölümün eşiğinde kalanı sorgulama

Ölümün eşiğinde kalanı sorgulama
 

Bazen beklenmeyen bir olay, bilinen ama üstü hep örtülen sorunların açığa çıkmasına sebep olur. Tanıdığımızı sandığımız yaşam ortaklarımızın gizli dünyalarıyla yüzleşiveririz bir anda. Bizi acıtan gerçeklerin sebebi onların ikiyüzlülüğü müdür, yoksa bencillikle sürdürdüğümüz hayat tarzımız mı? Suçlu, göze sokulan gerçeklere karşı duyarsız kalan mıdır, yoksa hiçe sayılmaktan bıkıp var olabilmek için ihanet eden mi? Çok bilinmeyenli denkleme benzeyen insan ilişkilerinde sorular sınırsız, basit görünen cevaplarsa karmaşık! Ancak kişisel hırslarında sınır tanımayan buna karşın sürprizlerle acze düşen insanoğlu için yaşanılan yer cennet bile olsa sorunlar hep aynı. Çaresiz kalınan durumlarda olması gereken ise kabullenmek ve arkada kalanlarla geleceğe yürümek…

Yaşam felsefesini çok çalışmak ve çocuklarına bir şey yapmaları için hiçbir şeye yetmeyecek kadar para vermek üstüne kuran Matt’in kendince kurulu düzeni, yarışçı karısının deniz kazası geçirmesiyle alt üst olur. Hawaii’de varlık içinde yoklukla yaşama alışkanlığındaki Matt, 1860’lardan beri sahip olunan araziyle ilgili karar aşamasındayken bu gelişme, bir anda tüm dengeleri sarsar. Aile içi hesaplaşmaya dönüşen talihsiz olay, aynı zamanda üzerinde yaşanılan takımada gibi, aynı bütünün üyesi olmalarına karşın ayrı parçalar halinde yaşayanların bir araya gelmesini de sağlayacaktır.

Kaui Hart Hemmings'in kitabından uyarlanan SENDEN BANA KALAN/THEDESCENDANTS,Alexander Payne’in dengeli yönetmenliğinde ve George Clooney’nin dingin oyunculuğunda, doğal akışlı bir aile öyküsü olarak beyazperdeye aktarılmış! Farklı kişilikleri, ölçülü yansıtmalarla seyirciyle bütünleştiren yapımda abartıdan eser yok. Acı bir olayla kaynaşma fırsatı yakalayan aile üyelerini, hayata bakış açılarından ele alıp dramatik patlamalara gerek duymadan işleyen SENDEN BANA KALAN, sorunları ve üzüntüleri yenmede çok sakin bir yol izlemekte. Bu da seyircinin konuyla bütünleşmesini sağlıyor. Tabii ajitasyondan hoşlananlar ya da intikam duygusunun yaratacağı aksiyonu bekleyenler için bu çekici gelmeyebilir. Ancak bu filmde her şey yaşanılan bölgenin doğal yapısıyla uyumlu bir dinginlikte! Genel olarak sakin olan ve folk parçalarıyla renklendirilen müzik de öyle.

Severek evlenilen kadını iş düşkünlüğüyle ihmal eden, kendi prensipleri doğrultusunda onun arzularını görmezden gelen koca modelinin sebep olduğu olumsuzlukları, ölüm döşeğindeki bir kadının suskun profilinden yansıtan öykü, bu kopuklukta ayrı sorunlara savrulan çocukları da örneklemekte. Bir yanda kendinden büyük erkekleri sevgili edinen, uyuşturucu kullanan ama derslerini de ihmal etmeyip hayattan kopmayan 17 yaşındaki bir genç kız, Alex… Öte yanda içindeki boşluğu sınıf arkadaşlarına hakaret mesajları yazarak, onların kusurlarıyla dalga geçerek doldurmaya çalışan, donuk bakışlarının ardında her an dökülmeye hazır gözyaşları saklayan 10 yaşındaki küçük kız, Scottie… Ödülleriyle süslenmiş hastane odasında ölümü bekleyen annenin ardında kalan iki çocuk figürü! Asi konuşma biçimi ve saygısız tavırlarıyla hayatın haksızlıklarına başkaldıran, babasızlığın acısını aptal duruşuyla maskeleyen erkek arkadaş Sid ise bu insan mozaiğine tebessüm katan dış parçalardan biri.

Kızının durumundan damadını sorumlu tutan kayınpeder ve onun Alzheimer hastası eşini de öyküye katıp üç nesli, duyguları ve hayat tarzlarıyla bütünleştiren SENDEN BANA KALAN aynı zamanda iki bayraklı ülke Hawaii’nin geçmişten günümüze sömürülen yüzünü de ortaya koymakta. Sömürge döneminde zahmetsizce yerli halkın elinden alınan toprakların, yerli halkı umursamadan, nasıl talancı sermayenin kucağına bırakıldığı ve bu şekilde doğal güzelliklerin yok edildiği basit bir dille anlatılmakta. Eve girmeden ayakkabıların kapı önünde çıkartıldığı bir kültüre adapte olan Amerikalıların, yarattıkları tröstlerle yerli-beyaz yaşam dengesini bozuşlarıysa, golf sahalarına ve turizm işletmelerine kurban verilen koylarda vurgulanmakta. Kendi topraklarında ikinci sınıf vatandaş durumuna düşen insanların sorunlarını parantez içinde veren yapım, Hawaii’nin son bakir bölgelerinden Kauai’nin emlak piyasasının iştahını kabarttığını da böylelikle dile getirmekte.

İntikamın ve aldatılmışlık egosunun bir öpücükle tatmin edildiği SENDEN BANA KALAN, öfke ve kırgınlıkları, özeleştiriyle, affetmeye dönüştüren; aile olma vasıflarını, kanepede yan yana oturup aynı battaniyenin altında dondurma yeme samimiyetine indirgeyen; gerçekçilikle, insani tepkileri dengelemeyi başaran; tüm bu dramatik öyküsünün içinde doğal dengeye yönelik mesajları da unutmayan, görüntüsünden oyunculuğuna başarılı bir çalışma!

Anibal Güleroğlu

www.sinematur.com

 

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..