Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '09

 
Kategori
Blog
 

On'u geçtim!

On'u geçtim!
 

Duyduğuma göre her on yazıdan sonra kutlama blogu yazılıyormuş! Ben de yazayım dedim!

Burası ne güzelmiş yahu!

Birçok sitede yazı yazmıştım. En son Yazarkafe’de yazıyordum. Ne soğuk bir site! Doğalgaz bağlanmamış bile! Hepsi pipolu, burnu bir karış havada insanlar. Sarmadı beni!

Halkın içinde bulunmak ne kadar güzel, ne kadar hoş!

Üye olduğum zaman hiç beklemedim. Annemin kızlık soyadını da sormadılar. Geçen kızımın çalıştığı bankadan şifre alacaktım. Bana şunu sordu.

“Annenin kızlık soyadının dördüncü ve altıncı harfi nedir Beyefendi?” (gerçekten)

“Dur bir yazayım hanımefendi!”

Kalem de yok yanımda aksilik. Ev telefonunu pek kullanmadığımız için holde duruyor. Bir de devamlı lambayı açık unuttuğum için sensörlü lamba takmıştık hole. Durmadan elimi kolumu sallıyorum konuşurken ki sönmesin.

“K ve O hanımefendi! “

Elimle saymıştım. Güvenemedim, kendime de sordum!

“Doğru mu dedim hanımefendi?

“Doğru!”

Dedim ya ilk defa burada anamı sormadılar! Mecburi hizmet de yok! Ne zaman hangi konuda istersen yaz!

En çok da ne hoşuma gitti biliyor musunuz? Burada hiç polemik olmuyor! Önceki sitemde –onun için sitem ediyorum ya- her gün kavga olurdu. Hemen taraf olurduk. Burası yaz köşesi, burası kış köşesi, ortada su şişesi!

Ben genelde su şişesi olurdum.

“Vay nasıl su şişesi olursun sen!”

“Damacana mı olaydım!

“Renksiz herif!”

Gebze'nin bir köyü var Ovacık Köyü. Çok güzel bir suyu vardır. Ben orada üç tane ev yaptım. Her akşam su getirirdim oradan. Sonra tesis yaptılar şimdi satıyorlar suyunu.

İstiyorlar ki İçmeler’in suyu gibi olayım! Çok eskiden İçmeler’e denize giderdik. Şimdi tersane oldu orası! Millet burada su içerdi. Ne berbat bir suydu öyle. Güya şifa bulmak için içerlerdi. Bundan her halde sekiz on yıl olmuştur, bir gece böbreklerimde sancı oldu. Ölüyorum. Arkadaşları çağırdım. Sabah beşte beni hastaneye götürdüler. Giderken sancım dinmişti.

“Bol bol su içsin!” Dedi doktor.

Sivri akıllının biri.

“Gelin Ahmet’i İçmelere götürelim! “Dedi.

Biliyorum ne berbat bir su olduğunu.

“Beni eve götürün ben iyiyim.” dedim ama dinlemediler.

Ben bir yudumu zor içtim. Kendileri en az ikişer bardak içtiler.

Karabük’te de böyle bir su var. Tam Demir Çelik Fabrikasının karşısında. Şirketin şoförü vardı Ramiz!

“Ahmet Abi biraz su alalım şuradan! İçerde bir şey bırakmıyor bu su abi!”

Ağzıma almamla tükürmem bir oldu.

“Bu ne Ramiz? Adam öldürür bu yahu!”

“Kurt murt solucan bırakmıyor abi!”

“İçen solucan niyetine gider Ramiz!”

Aldı bir bidonla. Ne yaptı bilmem.

Kusurumu bağışlayın arkadaşlar! Blogda ne yazıldığını bilemediğim için böyle sudan şeyler yazdım!

Ama merak etmeyin gittikçe düzelirim. Gördüğümü hemen anlarım ve yaparım. Kabiliyetim vardır yani!

Büyüklerin ellerinden öperim!

 
Toplam blog
: 1640
: 466
Kayıt tarihi
: 27.01.07
 
 

Doğum tarihim değişmedi ama çok şey değişti bu güne kadar. En başta, dede oluyorum! Evet; şaşırdı..