Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '06

 
Kategori
Eğitim
 

Orda bir okul var

"Orda bir okul var yakında,
Ç.Ü. Tıp Fakültesi Hastanesinde,
O okul bizim okulumuzdur.
Çok yakınımızda olsa da,
Varlığından haberimiz olmasa da,
O okul bizim okulumuzdur."

Şairin dediği gibi, “Gitmesek de kalmasak da, köyler bizimdir”. Farkında olduğumuz ama gitmediğimiz köyler... “Orda bir okul var yakında.” Varlığından çok az kişinin haberdar olduğu Çukurova Üniversitesi Inge Amaçer İlköğretim Okulu... Bu okul Hastane Okulları Projesine uygun olarak 1997 yılında Türkiye’de 26. Okul olarak açılmış olup, en son 28. okul, Dicle Üniversitesi’ne bağlı olarak Diyarbakır’da kurulmuştur. Avrupa’da ilk hastane okulunu kuran Prof. Dr. Pirguet’tir. Bu tarihten itibaren Avrupa’nın birçok ülkesinde, hastanede yatan okul çocuklarının okul çalışmalarını devam ettirebilmeleri için birtakım önlemler alınmıştır. Bazılarında “geçici öğretmen” bulundurulmuş, bazılarında küçük sınıflar halinde okuldaki öğretim izlenmeye çalışılmıştır. İlk resmi hastane okulu 1948’de Viyana’da açılmıştır.

İnge Beyhan Amaçer İlköğretim Okulu ismini, hastanenin gönüllüler derneği başkanı Inge Hanım’dan almıştır. İnge Hamım 1998’de vefat etmiştir. Ölünceye kadar okula maddi, manevi destek sağlamıştır. Okulun amacı, hastanede uzun süreli yatan çocuklara psikolojik destek sağlamaktır. Çünkü onlar, çocukluğun verdiği enerji ile oynamak, gezmek isterler. Hasta ve hastanede yatan çocukların içinde bulundukları durum, hastalık ve hastanede kalış süresi, çocukların iletişiminde bulundukları sağlık personeli ve uygulanan tıbbi işlemler çocuğun ruhsal durumunda geçici ya da kalıcı etkilere yol açabilir. Çocuklar her zaman sevgi ve ilgiye çok ihtiyaç duyar. Yapılan tıbbi işlemlerden ve kendine yabancı sayılabilecek personelden korku ve kaygı duyabilirler. Kızgınlık, düşmanlık hissedebilirler. Bazen içine kapanır, hatta depresyona girebilirler. Bütün bu olumsuzlukların giderilmesinde ve azaltılmasında, personel ve aileye büyük sorumluluklar düşmektedir. Önemli olan, çocuklarda hastalığa ve hastanede yatmaya bağlı gelişebilecek olumsuz duyguların kalıcı izler bırakmasını önlemektir.

Projeye göre, hastanede on günden az kalan hasta çocuklar bu okula gelemez. Fakat hasta isterse bir gün bile kalsa okula gelebilir. Okulun amacını gerçekleştirebilmesi için doktor, hemşire ve öğretmenin uyum içinde çalışması gerekir. Çocuk hastaneye gelince, anlayışlı ve ona sevgi gösteren biri tarafından karşılanıp kendini evindeymiş gibi hissetmesi, onun en büyük gereksinimidir. Hastaneye ilk kez yatan bir çocuk, sevgi ve yumuşaklıkla kabul edildikten sonra, O’na, çevresinde yatan hastaların durumu hakkında bir açıklama yapılır. Diğer hasta çocuklarla tanıştırılır. Daha sonra çocuğa hastane, hastane personeli, kullanılan tıbbi aletler, yapılacak tedavi ve olacaksa ameliyat işlemleri hakkında aşamalı olarak bilgi verilir. Çocuğa bu tedavi işlemlerinin yanısıra hastanede iyi vakit geçirebileceği durumların da olduğu özellikle belirtilir. Pek çok arkadaşı olacağı, onlarla birlikte televizyon seyredebileceği, oyun odasında oynayabileceği, ziyaret saatlerinde ailesi ve yakınlarıyla görüşebileceği, ziyaretin olmadığı günlerde telefonla onları arayabileceği, anlatılır. Bizde ise bunların çok azı yapılmaktadır. Çocuğa bunların anlatılmamasından dolayı, bazı çocukların böyle okulların olduğundan haberi yoktur.

Normalde ilköğretime kaydı olan çocuklar bu okula alınır. Okuma yazması olmayanlara, okuma-yazma öğretilir. Ağırlıklı olarak resim, müzik, oyun, dersleri vardır. Dersler, 8:30’da başlayıp, 15:30’da bitmektedir. Beklenen öğrenci sayısı 8-10’dur. Bu sayı artabildiği gibi, bazen de bir öğrenciye düşmektedir. Öğrencilere sınav yapılmamaktadır. Kendini iyi hissedenlere gerekli görüldüğü takdirde yapılmaktadır. Aldığı notlar hastaneden çıktıktan sonra öğrenim gördüğü okula gönderilmektedir.

Öğrencilerin sorunları; hastalıklarından, annesinden, babasından, arkadaşlarından, öğretmenlerinden ve çevrelerinden ayrılmalarından dolayıdır. Öğretmenin öğrencilerle diyaloğu iyidir. Öğretmenin sorunu, doktor ve hemşirelerledir. Onların çocuklara bu okulu yeterince anlatmamasından dolayı çocuklar okulu tanımamaktadır. Hastaneye ilk gelen çocuğu hemşire ve doktorun güzel bir şekilde karşılaması ve O’nu, sıkılmaması için böyle bir okulun olduğundan haberdar etmeleri gerekir. Çünkü projenin süresi beş yıldır. Bu süre içerisinde taraflar yükümlülüklerini yerine getirmediği ve projeden istenilen amacın sağlanamaması halinde en geç altı ay öncesinden teklifte bulunmak kaydıyla öğretim yılı sonunda taraflar projeden tek taraflı olarak çekilebilir. Okula gösterilen ilgi de oldukça azdır. Hastanenin içindeki kişilerin bile bu okuldan haberi yoktur. Okul, hastanenin kolay bulunan bir yerinde olmayıp, loş bir mekanda bulunmaktadır. Buna rağmen okul, çocukların seveceği güzel renklerle boyanmış olup, iyi döşenmiştir. Uygulama Okulu olarak kullanılmamaktadır. Aslında Üniversiteye bağlı Ev Ekonomisi Yüksek Okulu Çocuk Sağlığı ve Eğitimi Bölümü öğrencilerinin, açılacak sınıfta eğitimlerinin bir parçası olarak staj yapmaları, projede vardır. Fakat bugüne kadar hiçbir Fakülteden öğrenci, öğretmen, öğretim görevlisi, asistan, dekan, hatta Ç.Ü. Eğitim Fakültesi öğretim üyeleri ve öğrencileri dahi gelmemiştir. Rehberlik bölümü ve hemşireler için de iyi bir uygulama alanıdır. Fakat bu Fakültelerden de öğretmen ve öğrenci gelmemiştir.

Bir öğretmenin çabalamasıyla okulun adını duyurmak çok zordur. Nasıl ki bir evin yapımında temelinden itibaren duvarcı, kalıpçı, sıvacı, daha sonra iç düzenlemesinde çalışanlar varsa, okulun tanıtılmasında da öğretmen, doktor, hemşire birlikte çalışmalıdır. Unutulmaya yüz tutmuş değerler gibi bu okulun da unutulmasına izin vermeyelim. Hastanede kalan çocukların yeşermesine katkıda bulunalım.

 
Toplam blog
: 425
: 3089
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi..