Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '10

 
Kategori
Güncel
 

Ordu İyi de Genelkurmay Başkanları Kötü!

Ordu İyi de Genelkurmay Başkanları Kötü!
 

Hilmi Özkök: İyi bir Genelkurmay başkanı değil. Çünkü darbe yapmadı!


Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile onun selefleri olan Yaşar Büyükanıt ve Hilmi Özkök, bugünlerde darbe müptelası zevatın hedefi durumunda… Hayır, adı geçen üç komutan bu kişilerce görevleri sırasında bir usulsüzlük ya da yasalara aykırı bir iş yapmakla suçlanmıyorlar, tam tersine, görevlerini genellikle yasalar çerçevesinde, olağan biçimde yaptıkları için hedef tahtasına konmuş durumdalar. Darbeder zevat, bu üç komutanı “niye darbe yapmadınız/yapmıyorsunuz; niye cuntacıların önünü açmadınız?” diye suçluyorlar. İlker Başbuğ halen görevde olduğundan (ve belki de henüz ondan tam olarak umudu kesmediklerinden) onu çok ileri düzeyde eleştiremiyorlar ama Büyükanıt ile Özkök’ü görev dönemlerinde AKP hükümetini devirmedikleri için neredeyse hain ilan edecekler, hatta bazıları etti bile! Büyükanıt 27 Nisan bildirisinden dolayı bunların hışmından bir ölçüde kurtulabiliyor ama Hilmi Özkök, demokrasi düşmanı çevre tarafından her geçen gün adım adım nefret nesnesi haline getiriliyor.

“Cuntacı” diyoruz, “darbeder” diyoruz, “demokrasi düşmanı” diyoruz da, bu tanımlardan kesinlikle sadece ordu içindeki darbe meraklıları anlaşılmasın; bu çevre aslında hayli geniş bir yelpazeye yayılıyor. Sivil cuntacılar ordunun içindeki cuntacılardan sayıca çok daha fazla, çok daha demokrasi düşmanı ve çok daha insafsız… Milletvekilinden, akademisyenine, parti başkanından öğrencisine, ev kadınından gazetecisine kadar her kesimden temsilcisi var. “Şu anda yine önüme gelse o idam kararlarını elim titremeden imzalarım” diyen darbeci Kenan Evren’i avuçları patlarcasına alkışlayan üniversite öğrencileri, üniforma gördüğünde kendinden geçen sıradan kadınlar, çetelerin avukatlığını partisinin birincil görevi durumuna getirmiş Deniz Baykal gibi politikacılar, işini gücünü bırakıp her duruşma günü Silivri sanıklarına moral vermeye koşan CHP milletvekilleri, Hilmi Özkök’e “sen ne biçim paşasın” diye hakarete varan sözlerle saldıran Fatih Altaylı, Emin Çölaşan, Bekir Coşkun gibi köşeci-gazeteciler, ordudaki cuntacılardan çok daha cuntacı…

Bu zevata göre, asker dediğin darbe yapar-yapmalı. Ordunun esas işi dış düşmanlara karşı ülkeyi savunmak değil, “iç düşman” yaratmak, iç düşmanla savaşmak, yani siyasetle uğraşmaktır-uğraşmalı. Genelkurmay başkanı dediğin Kenan Evren gibi, İsmail Hakkı Karadayı gibi, general dediğin Hurşit Tolon gibi, Şener Eruygur gibi olur-olmalı. Asker dediğin sert olur, masaları yumruklar, “tokat gibi” cevap verir, sivilleri, sivil politikacıları adamdan saymaz, onları postası, emir eri gibi görür-görmeli. Demokrasiyle, hukukla, yasayla falan işi olmaz; halk iradesine saygı göstermez, kimseye hesap vermez-vermemeli. Canı sıkıldı mı siyasete müdahale eder, seçilmiş hükümeti bazen direkt ve cebren, bazen dolaylı yollardan devirip istediğini başbakan yapar-yapmalı. Eğer bir genelkurmay başkanı gerek yasalara ve demokrasiye saygısından, gerekse de koşullar elverişli olmadığından mecburen, darbe yapamıyor, siyasete yeterince müdahale edemiyor, başbakan, bakan fırçalamıyorsa o komutan, postalcı zihniyetin nezdinde hiç de makbul bir komutan değildir.

Postalın içine yuvalanmış bu mantarlı zihniyet, bir yandan militarizmi ya da askerin yanlışlarını ilke temelinde eleştiren ama bunu hakarete başvurmadan eleştiri sınırları içinde yapanları “vatan haini”, “asker düşmanı”, “Sorosçu” vs gibi sıfatlarla dangalakça yaftalarken, kendisi Hilmi Özkök gibi halk iradesine saygılı komutanlara açıkça hakaret etmekten çekinmez. Hiç kuşkunuz olmasın, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ darbe yapmadan görev süresini tamamlayıp köşesine çekilirse, bu şımarık, saygısız halk düşmanları Özkök’e reva gördükleri muamelenin aynısını ona da yapacaklardır.

İkide bir Başbakan Erdoğan’a Başbuğ’un görevden almasını öneren Deniz Baykal gibi gazcıların asıl niyeti Başbuğ’u darbe girişimlerinden sorumlu tutup yaptırım uygulatmak değil, tam tersine, onun da selefleri Özkök ve Büyükanıt gibi darbeye yeterince sıcak bakmayışı (en azından biz sıcak bakmadığını umuyoruz) nedeniyle görevden aldırmaktır. Burada Baykal gibiler ince ve sinsi bir hesabın peşindedir: “Başbuğ darbe yapmadı, yapacak gibi de görünmüyor; o gitsin yapacak biri gelsin”. Böyle bir hesap olmasa ordudaki darbe söylentileri yüzünden Başbuğ’un görevden alınmasını öneren Baykal’ın darbe planı yapmak ve darbe ortamı hazırlamaktan yargılanan Ergenekon sanıklarının yanında ne işi var?

Postal yalayıcılar için o postalın kime ait olduğu önemlidir. Yalanacak postal vardır, yalanmayacak postal vardır. Kendi asli görevini yapmaya odaklanmış demokrasiye saygılı komutanların postalının tadı iyi değildir. Yurt savunmasını esas görevi olarak benimsemiş bir ordu olsa da olur olmasa da olur. Ordu bize "iç düşman"lar için, siyaset için lazımdır. Silahlı, “zinde” kuvvetler her daim halk iradesinin tepesinde durmalı, gerektiğinde de sopasını acımasızca indirmelidir. Genelkurmay başkanları darbeci oldukları ölçüde makbuldür. Bu zevatın Hilmi Özkök’ü tefe koyup cuntacılara laf söyletmemeleri, onların gönüllü avukatlığını yapmaları o nedenledir.

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..