- Kategori
- Kitap
Orhan Kemal'in "Kanlı Toprakları"nı okurken
Orhan Kemal ( 15 Eylül 2014 - 02 Haziran 1970)
" 1934 yılı yılı Ağustos ayının sonlarıydı.
Sabahın saat 10' nu.
Çırçır Katibi Topal Nuri , " Çırçır Deresi" nin basıldıkça gıcırdayan tahtaları çürük merdivenini ağır ağır indi, merdivenin sağındaki odasına girecekken durdu, avluyu gözden geçirdi: Çukurova güneşinin korkunç sarı sıcağı her yanı kavramış, ortalık alabilinğine yanıyor, karşı koza mağazasının duvar kovuklarına ince belli, sarılı siyahlı it arıları girip çıkıyorlardı."
Evet bu satırları Orhan Kemal'in " KANLI TOPRAKLAR " adlı romanından alıntı yaparak yazıma başlıyorum...
Bu yaz leyleği havada gördüm galiba. Geçenlerde Antalya / Ayanya’da idim. Bu kez kendimi İstanbul’da gördüm, İstanbul deyince biraz durmak ve düşünmek lazımdır. Tarihi, güzelliği, denizi ve milyonlara varan kalabalığı anlatmaya kalksak bu sayfalar yetmez. “ Bir sengine yekpare Acem mülkü fedadır “ diyen şairlerimiz vardır. Bu dizeleri bile onu yeterince anlatamamıştır,
21- 26 Mayıs ( 2015) tarihleri arasında İstanbul’da idim. Bazı yakınlarımı ziyaret ettim. Bu arada kaldığım evde yeğenim Cengiz Can Sidal bana bir kitabını armağan ettiler. Yeğenim Cengiz Sidan, bir ara Everest-Alfa yayınlarında çalıştığı günlerde Orhan Kemal’in oğlu Işık Öğütçü tarafından " Orhan Kemal'in oğlundan Cengiz Sidal'a pırıl pırıl günlere dostlukla" diyerek armağan etmişlerdir.(14.11. 2014).
Kitap Orhan Kemal’e ait olunca yok diyemedim. Orhan Kemal’in 10. baskısı yapılan ( Mart 2012) “Kanlı Topraklar “ adını taşıyan roman kitabı idi. 377 sayfadır. Roman Çukurova ve Adana’da bir çırçır fabrikasında geçiyor. Orhan Kemal’ in akıcı ve yöresel anlaşılır bir dili vardır.
Kitapta geçen kişiler: Topal Nuri, Nedim Ağa, Kantarcı Mustafa, Hamal Mirza, Savatlı Halil,Gökçeli Emin, Çakşırlı Hasan,Kabak Hafız, Mehmet Ağa, Başmakinist, Arap uşağı Haydar, Satın alma memuru Tevfik Efendi, Kebapçı Tahsin ( Beyti kebabının ustası),Baba Resul, Mavi gözlü, beyaz tenli, bol cilveli kadın Şehnaz ( kantarcının karısı ),Ermenili Roza, Dükkân sahibi Nuri Ağalar, Seyit Ağalar, Çakırlı Hasan Ağalar, Genel Müdür ve şefler, arabacı (Kerusa) dedikleri fayton, Fabrikatör Nedim Ağa, Şadiye, Necla, Pamuk Abla, Emine, Zeliha, pamuk Abla, Hacı Pehlivan ve Sebze komisyoncusu Haydar gibi isimler yer alıyor. İşçilerin bir kısmı Kayseri / İncesu’dan Adana ve çevresi ve bir kısmı da İzmir ve İstanbul’dan gelenlerdir, İzmir ve İstanbul’dan gelenler daha açıkgöz kişilerdir.
Kitabı içime sindirerek ve severek okudum. Kitapta en çok hoşuma giden ve dikkatimi çeken Adana’ya ait yöresel deyimler ve atasözleri ve İkilemeli sözlerdir. Bunların çoğunun altını çizerek notlarımın arasına aldım. Şimdi kitapta geçen yöresel atasözleri, deyimleri ve ikilemeli sözcükleri tek tek seçip alıyorum:
Fıldır fıldır kara gözleri (s: 2), Püfür püfür yatıyordu (2), Sık sık kıpırdaşan( 2), Sarı sarı, ışıl ışıl kırıldığı ( 3 ), vıcık cıcık hamallar ( 3), çeşit çeşit yatıyordu (4), Kızım sana söylüyorum, gelinim sen ( duy ) anla ( 4 ), gözleri hırslıhırslı parlıyor ( 5 ),toplaya toplaya çıktı (6), hımbıl hımbıl dolaştığına (6), Mirza, ciddi ciddi sordu ( 6 ), koca koca balyalar ( 7), öfkeylye pireyi deve yapacak ( 8), El gördülük ( 9), bir lokma bir hırka (9), Gemisini yürüten kaptan (10), Kabak Hafız kıs kıs gülüyordu (13),Gene de yanıyordu cayır cayır (15), Gün ola ,harman ola (16), Sinirli sinirli gülmekle yetindi ( 17 ), az mı madik attı sağa, sola (18), kıptı yapılı deyyus ( 20), aldıkları tutam tutam kütlü (21), çal satırı, çal satırı ( 27), bahçeci kırış kırış (28), deste deste binlikler, beş yüzlükler ( 30), Hastaya kar sorulur mu? (32),arpaca kumrusu gibi (35),düşün düşün, boktur işin ( 37), pırıl pırıl bir umut başladı (37), bakkalın güle güle’sin işitmedi ( 37), Sen koyunumu yitiren kurt (39), yalpalaya yalpalaya çıktılar ( 41). Bal tutan elbette parmağını yalar (41), Neyime gerek, el alemin keçisi ile koyunu (43), çalmış çalmış, mayalamış (44), senin ağzında mercimek ıslanmaz (46), gün ola harman ola (46), Lafla peynir gemisi yürümez (47), Mahluk bilmezse, Halik bilir (48), çeşit çeşit araba (50), kasasında deste deste para (50), kalbi kötü kötü çarpıyordu( 50), bu işi ne yapıp yapıp kıvıracaktı ( 51), sabah saban hayrola gene (52), pırıl pırıl arabasıyla (52), ayrı ayrı alıyor (53),karşısında kötü kötü kaşınıyordu (54), Keyif lig keyifli parlıyor ( 54), kana kana rakı içerek (54),evet evet demeliydi (55), battı balık yan gider (55), hızlı hızlı gelişiverecekti (55), gözlerini korka korka kaldırdı ( 57), Kıpti yapılı pezevenk ( 57),gözü kör, kulağı sağır olacak (58), kapının iti, ayağının kiriyim (59),
Ağanın odasına suçlu suçlu girdi (60), sorsa sorsa ötekini (60), serpeğ serpe konuşmakla hata etmişti ( 60), soğuk soğuk terliyordu (60), dost var, düşman var( 62), Gene kıs kıs, bön bön güldü (64), hem de kara kara düşünerek (66), odaya arka arka giderek çıktı (66), Güle güle Nuri Bey ( 67), elinin hamuruyla erkek eline karışma (68), baltayı taşa vurdu ( 69), doğru doğru ama (69),hüngür hüngür ağladı ( 69),tatlı tatlı gerindikten sonra (70), musluktan gürül gürül sular aktı (71), pırıl pırıl semaver ( 71), aptal aptal ( 72), edalı edalı kapıyı açtı (73), içi alıp alıp veriyordu (76), bayıldım, bayıldım (78), ağır ağır geçiyor (79), uzun uzun, kara kara kirpikleri (79), buyurun buyurun Nuri Bey (80), neden neden düşmeyecekmişim (80), çabuk çabuk atıştırmakta (82), bıllık bıllık karının (83), ağzını uzun uzun kokladı (84), sıcak sıcak çiğnemeyi başladı (85).bucak bucak kaçmıştı (85), Elinde kırış kırış sigara (87), uzun uzun öpüştüler (87), sen sen yok musun sen?(88), içini çeke çete, höyküre höyküre ağlıyır (88), topala baktı, baktı (88), herkesin gizlisi var, ayıbı var (90), biz de iyi, kötü mürekkep yalıyorduk (91), biz de köy köy dolaşır (91),uzaktan davulun sesi hoş gelir (92), eti tırnaktan, ciğeri bedenden ayırır ( 92),hemen hemen hiç tanımadığı ( 93),herkes ar yılı değil, kâr yılı kafasında (94), harama uçkur çözer (95), kantarcıyı uzun uzun gözden geçirdi (95), bel bel bakma yüzüme (97), Her koyun bacağından asılır ( 97), Elifi görse mertek sanır ( 97), Topal Nuri Kıs kıos güldü (98), Pişmiş aşına su tatar (99), lafla peynir gemisi yürüse (100), Lafa karnım tok benim (100),Üst yanı fasa , fiso ( 100), insanım ben, yük eşeği değil (100), gemisini kurtaran kaptandır (101), göz göze geldiler (103), hay hayı gitmiş, vay vayı kalmış olsun (103),öğütleri yavaş yavaş ( 104), Kantarcının gözleri iri iri açıldı (104), bal tutan parmağını yalar (104), halsiz halsiz bakıyordu (104),biz kaçın kurasıyız (106), hayvana boşuna torba takmazlar (106), aptal aptal dinliyordu (109), arada iri iri söylenmeler (110), alev alev bakan gözler (111),yatağın yanından usul usul geçti (111), uslu uslu yatıyordu (111), pek pek kocası beller (112), tek tek faydalanan çapkın eller (112), hemen hemen her sabah ki gibi (113), konuş biraz, biraz bir şeyler söyle ( 113), At bakalım kaşık düşmanı (115), Anlamayana davul Çalsın hava (115), horul horul uyumaktaydı (122), pek pek eli kirli (122), sakin sakin dinleyen (124), günahı boynuna sağlam ayakkabı değil (125), ağzını köpürte köpürte yıkadı ( 127),Topal dalgın dalgın baktı (127), göğsünü gere gere (128), usta usta yardımcıları (129), kıs kıs güldü ( 130),dedim böyle böyle (130), şöyle bıngıl bıngıl mıydı ? (132),
bakıp bakıp gülüyordu (132),kaşları kötü mkötü çatıldı (132), usta iri iri söyleniyordu (135),”peki peki “dedi yaptırırız (136),ben gemimi yürütmeye batarım (139),yer yer lekeli ( 139), geniş bir turla ağır ağır Demir köprü’ye giderken (140), arabacının hafif hafif salladığı kırbacı (141), bütün gece uzun uzun düşündü (142), Çeşit çeşit olur hâlbuki (145), Bilirim bilirim bizim büyük ağa gibi (145), keskin küpün sirkenin zararı küpüne be!(147), Fellah getirip getirip dökecek (148), çarşıdan salına salına geçtin mi? (149), al al olmuş yanakları (151), pat pat idareye düşer, gümbür gümbür konuşurlar (151), sıkı sıkı tembih etmişti (155), donuk donuk durma (160),böyle böyle tozumuzu attırır (161), gıcır gıcır yer muşambaları (164), dur dur dinle beni Şehnaz (165), hemen hemen hiç bir şey anlamamıştı(166), boy boy, çeşit çeşit su bardakları (167), usul usul çıktı (168),hayır hayır istemiyordu (169), bir lokma, bir hırka dolaşıp duracaktı (172), kadın kolay kolay kestireceklerden değildi (172), adam adam kumaş alıp getirdi (173), isteyerek, seve seve( 181)Topal uzun uzun dinledikten sonra(176),Cezaevi müdürü ağır ağır dolaşıyor (182), Gözlerinden ılık ılık, tuzlu tuzlu akan yaşlarla (182), İyilik yap,denize at, balık bilmezse, Halik bilir(184), pırığl pırıl tepsiye koyup getirdi (185), mahalleye bas bas bağırarak ( 186), Ne oldu akşam akşam (188), içini derin derin çektikten sonra (189), yanakları al al (189), kafayı vurur vurur yakar (191), istemeye istemeye kalktı (192), Aç mezarı yok diye (192), Genç kadın kalbi hızlı hızlı atıyordu (194),yer yer yosun tutmuş ( 194),yaban yaban bakıyordu(195), kadın gene sesli sesli ağlayarak (195), usul usul ağlarken (196), Topalın karısı şüpheli şüpheli geldi (197), Nedim ağa tir tir titriyordu (198),Topalın karısı sabah sabah kalkıp gelmez (198), Pire için yorgan yakacak (200), Tatarın suyu büngül büngül kaynıyor ( 201), Sabah sabah bize düştü ( 203),Nedim Ağa şaşkın şaşkın baktı( 204), Param yok, tamam tamam ( 204),Gözlerinin içi pırıl pırıldı…( 213),Gıcır gıcır bir parşömen (214), Camlar bir ara mavi mavi ışıdı (217), Bomboş gözlerle baktı baktı ( 218),Elleri bellinde, bas bas bağırıyordu (218), Topal’ın hâlâ hâlâ sakin sakin sigara içmekte (219), Yağmurun hafif hafif çiselemekte ( 219), İpe un serdi (220), Aklımı peynir ekmekle mi yedim ?(220), şimdi şimdi düşünüyordu (221), Sakin sakin dinliyordu (222), Nedim Ağa uzun uzun baktı (222), Meseleyi uzun uzun düşündü ( 222), böyle böyle dediğini söyleme (226), Sert sert batı ( 227), uzun uzun anlattı (229),Başladın mıg ene aptal aptal? (231), Kadın, yetişip yetişip vuruyordu ( 232)….
Tabi kitapta geçen ve ele aldığım atasözleri, deyimler ve ikilemeler sadece bunlardan ibaret değildir.
“Kanlı Topraklar” Adana ve Çukurova’nın sarı sıcağını ve oradaki insanların bir Çırçır ikilemeli sözcümler sadece bunlardan ibaret değildir...Çırçır fabrikasında çalışanların gerçek dramını, öyküsünü bir roman perspektifi içinde ortaya koyuyor. Bu romanı bir kez daha okumak isterdim. Okumayanlara da tavsiye diyorum. Rahmetli Orhan Kemal şimdi 101 yaşındadır. 15 Eylül 1914 yılında Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdu. Baba TBMM görev yapmış Abdülkadir Kemali’dir. 2 Haziran 1970’te davetli olarak gittiği Sofya’da öldü. Bu değerli yazarımızı saygıyla ve rahmetle anıyorum. Orhan Kemal bu günlerde yaşamış olsaydı kim bilir ne romanlar, ne öyküler yazardı…
Yapıtlarından bazıları ;
Murtaza, El Kızı, Yalancı Dünya,S okakların Çocuğu, Müfettişler Müfettişi, Üç kağıtçı, Ekmek Kavgası, 72. Koğuş, Eskici ve Oğulları, Vukuat Var, Hanıın Çiftliği, Cemile, Nazım Hikmetle Üç Buçuk Yıl, İki Damla Gözyaşı, Arkadaş Islıkları, Yağmur Yüklü Bulutlar, Gurbet Kuşları, Devlet Kuşu, Bir Filiz Vardı, Kaçak, Evlerden Beri, Avare Yıllar, Sarhoşlar, Baba Evi, Çamaşırcının Kızı, Önce Ekmek, Tersine Dünya, İstanbul’dan Çizgiler, Dolu dizgin (Günlük Şiirler). Abdülkadir Kemali Beyin Yazıları ve Yüz karası gibi yapıtları yayımlanmıştır...
Abdülkadir GÜLER
02.06. 2015- SÖKE