Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '09

 
Kategori
Tarih
 

Ortaçağ'da resim sanatı

Ortaçağ’daki skolastik düşünce, sanatı da etkilemiş ve sanat özgür olarak değil, dine bağlı olarak varlığını sürdürmüştür. Resim sanatı da dinle iç içe geçerek kiliseye hizmet etmiştir. Resim sanatı, kilisenin dışına çıkarak bir gelişme gösterememiştir. Erken Ortaçağ’da resim yasaklanmış, tartışmalardan sonra ruhtan ayrı somut olmasından dolayı, yapılmaya devam edilmiştir.

Bu dönemdeki resimlere bakıldığında donuk, cansız ve sadece olayı anlatan resimler görülür. Özellikle İsa’nın kutsanışı, çarmıha gerilişi, İncil’den sahneler, savaş tasvirleri, başlıca konulardır. Hz.İsa, resimlerde üç şekilde gösterilmiştir. Bunlar; sakalsız çoban, sakallı pedagog ve güzel yüzlü gençtir. Bu tasvirler Ortaçağ boyunca sürüp gitmiştir.

Ortaçağ Avrupa’sında resim, gerçeğe yönelen değil, gerçekten uzaklaşan, üsluplaşmaya, süslemeye yönelen bir yol tutturmuştur. Resim, daha çok “Fransız” tekniğiyle yapılırdı ki, bunlar duvar resimleri, kitap kapakları, tezhip, minyatür ve duvar resimleridir. Bunlar da aynı sahneleri işlemek şartıyla, birbirinin kopyası şeklinde çoğaltılmıştır.

Roma:

Roma resimlerinde hemen hemen aynı sahneler tasvir edilirdi. Çünkü ressamlar el yazma kitaptaki sahneleri örnek diye kullanırlardı. Bunlar elle çoğaltıldığında önceki eserlerde de bunları kopya etmekten ibaretti. Bununla beraber seyrekte olsa, o durgun ve ihtişamlı görünüşten sıyrılıp gerçeğe dayanmayan bazı denemeler de yapılıyordu. Yapılan eser ne olursa olsun fresko tekniği hâkimdi. Yani renkler dümdüz, gölgelendirilmeden, ışıklandırılmadan, abartma veya tonunu açmadan sürüyordu. Işıkları göstermek için beyaz, gölgeleri göstermek için gri tonları kullanılıyordu. Çok çeşitli renkler sürülmüyor, sevilmiyordu. Resimler birkaç renge bağlı kalıyordu. Resim yapan kişiler, genel olarak tabiata bakıp oradan pay çıkarmaya gayret ediyorlardı. Daha çok kitap süslemelerini, minyatürleri, tezhibi örnek alıyorlardı. Perspektif yoktu. Zaten perspektifin doğadaki nesnelerin uzaklaştıkça küçüldüğünün farkında bile değillerdi. Resimde de önemli şeyler büyük çizilirdi.

Roma dönemindeki tasvirlerde kilise fresklerinden, resim ve heykellerden, kutsal kitap minyatürlerine kadar doğa formlarının soyut kalıplarına rastlarız. XI. yy.’dan kalan Bayaux Halısı, bu dönemin resim sanatına iyi bir örnektir. Bu halı, İngilizlerle Normların arasındaki savaşın resimle anlatıldığı bir detaydır.

Olaylar bir bir tüm ayrıntılarıyla anlatılmış, fakat figürlerde eşya ya da doğaya uygunluk aranmamıştır. Biçimler, bir düzey üzerinde, sadece ana çizgi ve renkle belirtilmiştir. Böyle olduğu için de resim bir çeşit yazı gibi, anlatılanların düşüncelerinin kalıplarını vermiştir. Anlatılan olayın açıklanması ya da olay kahramanının kimliğinin belirtilmesi istendi mi, sanatçı yazıdan yararlanmış, yazı ve resim birbirini tamamlamıştır.

Burada görülen soyut form dilinin bir benzeri, İslam kitap ressamlığında da görülür. Orada da antik form öğeleri özünden soyutlanmıştır. İslam sanatında olduğu kadar Roma sanatında da karşımıza çıkan soyut kalıplar, Ortaçağ’da Doğu ve Batı arasında ortak bir düşünceden söz edebileceğini göstermektedir. Ancak bu ortak yan, aradaki ayrılığın daha açık ortaya çıkmasına neden olmaktadır. İslam düşüncesi maddeyi yok etme çabası içinde Yunan formunu nakşa dönüştürmüştür. Diyalektik Hıristiyan düşüncesi maddeyi aşmak ister ama onu yok etmeye, kendi varlığına sığdırmaya çalışmaz. Tanrıya açılabilmek için, maddeyi ruhtan yoksun bir kalıp olarak, olanca ağırlığıyla vurgulayarak, Tanrıyı düşündürmek ister. Roma sanatına çağın düşünce akımları da yansır. Çeşitli ülkelerde halktan kaynaklanan değişik sanat biçimleri ortaya çıkar vs.

 
Toplam blog
: 22
: 14947
Kayıt tarihi
: 24.07.07
 
 

YAZI VE MAKALELERİ ÇEŞİTLİ DERGİ VE GAZETELERDE YAYINLANMAKTADIR...