Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '06

 
Kategori
Ramazan
 

Oruç tutuyorum zannedip aç durmak...

Oruç tutuyorum zannedip aç durmak...
 

Dinin özünde samimiyet ve iyi niyet vardır. İbadetlerin özünü de olgun insan olmaya yönelik egzersizler oluşturur. Bu iki temel kavramı bilmeden, inanmadan, kabullenmeden ve uygulamadan, ne dindar olmak, ne cennete gitmek, ne de birilerini kandırmak mümkündür.

Zaten Allah'la sürekli başbaşa ve birlikte oluşumuz, O'na karşı yapılacak bir aldatmacayı otomatikman devre dışı bırakmaktadır. Aynı şekilde kendimizi kandırmamız da hiçbir zaman mümkün değildir. Yani bizim dışımızdaki insanlara şirin görünmeye çalışmamız, kendimize ve yaratıcımıza karşı şeffaf oluşumuzu etkileyemez.

Orucun sabır, tahammül, anlayış, fakirlerin ve yoksulların durumunu kavrama, halimize şükretmeyi öğrenme gibi sayısız hikmetleri olduğunu, azıcık düşünen ve aklını kullanan herkes anlayabilir. Yoksa Allah bizim aç kalmamızı isteyen ve bununla mutlu olan bir Tanrı değildir. Bu durum, en ilkel dinlerin bile sistemine ters düşer.

Eğer oruç tutmamız, bu hikmetleri kavrayıp insanca davranmamızda etkili olamıyorsa, sadece aç kalmaktan başka bir şey yapmıyoruz demektir.

Büyük şehirlerde iftar saatine yaklaşılırken, trafik canavarları oluştuğuna siz de şahit olmuşsunuzdur. Geçen akşam İstanbul'da, az da olsa toplu taşımacılığa katkı sağlayan tramvay yoluna girmiş özel araçların yolu kapattığını ve bu yüzden tramvayların yüzlerce yolcusuyla karşılıklı beklemek zorunda kaldığını gördüğümde, gerçekten gözlerime inanamadım. "Ben iftara zamanında yetişeyim de, herkes ne yaparsa yapsın" bencilliğinin, tutulan oruçla bağlantısı olmadığını artık anlamak zorundayız.

Öte yandan bu telâşın ve bu anlayışsızlığın soncunda ufak tefek kazalara da rastlanmaktadır. Peygamber efendimiz, oruçluyken bize sataşan herhangi bir kimseye karşı sabırlı olmamızı ve kendi kendimize içimizden "ben oruçluyum, ona uymamam ve tahammül göstermem lazım" dememizi öğütlemektedir. Oysa en ufak bir olayda insanlarımız, her zamankinden daha öfkeli bir şekilde birbirlerine karşı -en iyimser haliyle- "oruçlu oruçlu benim tepemi attırma" diye bağırmaktadırlar.

Oruçlu olmak bize başkalarını rahatsız etme, onları yok sayma, bizim her istediğimizi yerine getirtme gibi bir hak tanımıyor. Bu gerçekleri kavramadan, ibadetin hikmetini ve bize kazandıracağı özellikleri bilmeden, sadece şeklen onu yapıyor gibi görünmek, ne dinî olarak, ne kişisel olarak bize hiçbir yarar sağlamaz.

Olsa olsa kendimizi oruç tutuyor zannedip aç kalmış oluruz.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..