Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '08

 
Kategori
Sinema
 

Osmanlı cumhuriyeti ve yobaz Atatürkçülük

Osmanlı cumhuriyeti ve yobaz Atatürkçülük
 

Gani Müjde’nin ‘Osmanlı Cumhuriyeti’ adlı filmi 21 Kasım’da gösterime girecek. Ancak filmin hikâyesindeki çıkış noktası, şimdiden birileri tarafından tartışma konusu haline getirildi.

Filmin ana fikri şu: ‘Eğer Türkiye Cumhuriyeti kurulmasaydı ve Osmanlı devam etseydi ne olurdu?’

Yine, filmin internet sitesinde, hikâyenin başlangıcı şöyle anlatılıyor: ‘1888’de Selânik’te başlar öykümüz. Selânik’teki uçsuz bucaksız tarlalarda sarı saçlı, mavi gözlü küçük bir çocuk kargaları kovalamaktadır. Sonra birden bir ağaç ve ağacın dallarına asılı kafeste bir bülbül görür. Kafesi almak için ağaca tırmanırken bastığı ve tutunduğu dal kırılır. Çocuk aşağıya düşer, düşer, düşer ve toprağa kafası çarpar. Gözleri kapanır… Ekran kararır… Topkapı sarayından açılırız… Yıl 2008 olmuştur…’

Yani, Mustafa Kemal, kargaları kovalarken ölüyor ve tarihin akışı değişiyor. Film buradan yola çıkan ve 2008 şartlarında Osmanlı, Meşruti yönetim, Avrupa Birliği ve âşık bir Osmanlı padişahını konu alan bir komedi.

Bunda bir gariplik, bir anormallik var mı?

Toktamış Ateş’e göre var.

Ateş, filme büyük tepki gösterirken şöyle diyor: ‘Atatürk’ün karga kovalarken ölmesini fevkalade münasebetsizce buldum. Halk ne der, espri olarak kabul eder mi, hoş görür mü açıkçası bilemiyorum. Ancak kendisini Atatürkçü olarak tanımlayan bir insanın böyle bir sahneden rahatsız olacağını, böyle bir sahnenin hoşa gitmeyeceğini tahmin ediyorum. Karga kovalarken öldüğü sahneyi çok dramatik bir an olarak göstermiş olsa dahi bunu bile münasebetsiz bir şey olarak görüyorum. Kabul edilebilir bir durum değil.’

Böyle bir eleştiriyi en cahil Atatürkçü bile yapmaz!

Ben, bir Atatürkçü, hem de Fethullah gazetelerinde köşe yazarlığı yapmayan bir Atatürkçü olarak böyle bir sahneden rahatsız olmadığımı ve yine Fethullah gazetelerinde yazmayan, Atatürk’ü insan ve fikir önderi olarak anlamış, içine sindirmiş tüm Atatürkçülerin de böyle bir sahneden rahatsız olacağını düşünmediğimi söyleyebilirim.

Niye rahatsız olunsun ki?

Atatürkçüler, Toktamış Ateş’in ortaya koyduğu ‘münasebetsiz’ eleştirilere ortak olacak kadar bayağı, sıradan, popülist, cahil insanlar mı sanıyorsunuz?

Atatürkçüler, sinemanın bir sanat dalı olduğunu ve sanatın da sınırsız ve bağımsız olması gerektiğini bilmeyecek kadar dar kafalı mı sanıyorsunuz?

Atatürkçüler, kurguyla gerçeği, espriyle hakareti ayırt edemeyecek kadar aptal mı sanıyorsunuz?

Kaldı ki, filmin hikayesini okuyan bir insan bile, başlangıç bölümünün, filmin genel komedi unsurları dışında tutulduğunu kolayca anlayabilecekken, nedir bu yersiz, saçma sapan eleştiriler…?

Gani Müjde, filme yönelik eleştirileri cevaplarken, ‘Kimse benim, ne denli Atatürkçü olduğumu sorgulayamaz’ diyor.

Böyle bir sahneyi çeken yönetmen, Atatürkçü olsun olmasın, bundan dolayı sorgulanamayacağı bir yana; bizler Gani Müjde’nin mizah yazılarından dahi onun ne denli Atatürkçü olduğunu zaten biliyoruz.

En azından Fethullahçılardan maaş alıp, Atatürkçülük vaazları vermeyecek kadar Atatürkçü olduğundan eminiz…

...
Bazen, zırvalara kulak tıkamak en iyisidir...

 
Toplam blog
: 74
: 1874
Kayıt tarihi
: 06.05.07
 
 

Zonguldak’ta doğdu. On altı yaşından beri çeşitli yerel, bölgesel ve ulusal gazete-dergilerde, ay..