Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '08

 
Kategori
Siyaset
 

'en büyük yenilgimiz, bir alternatif fikrini kaybetmiş olmamızdır

'en büyük yenilgimiz, bir alternatif fikrini kaybetmiş olmamızdır
 

Michael Lebowitz, ‘21. Yüzyıl için Sosyalizm’ adlı kitabında şu tespitte bulunuyor: ‘Marx, kapitalizmi otomatik olarak sona erdirecek herhangi bir hareketin var olduğunu düşünmemiştir. İnsanlar kapitalizmin belirli yönlerine karşı mücadele edebilirler (iş günü, ücret düzeyleri ve çalışma koşulları, sermayenin çevreyi tahrip etmesi vb.), ama sistemin doğasını anlamadıkça, sadece daha iyi bir kapitalizm, insan yüzlü bir kapitalizm için mücadele ederler. Marx, bu insanların sistemi ortadan kaldırmaya çalışan bir savaş yerine, yalnızca ‘mevcut sistemin etkilerine karşı bir gerilla savaşına’ girişmiş olduklarını vurgular.'

'Aslında Marx için hiçbir şey sermayenin egemenliğini sürdürme yönteminden, kendini yeniden üretme yönteminden daha açık değildi. Sermaye hüküm sürmeye devam ediyor, çünkü insanlar sermayeyi kaçınılmaz olarak görmeye devam ediyorlar. Çünkü sanki toplumun yaşarlığını sağlayan sermayeymiş; sermaye olmaksızın iş, gelir ve hayat olmazmış gibi gösteriliyor.’

‘Kapitalizm, tam da doğası gereği, bir alternatifinin olmadığı görüntüsünü yaratır. Marx’ın işaret ettiği gibi: ‘Kapitalist üretimin ilerlemesi, bu üretim tarzının gereklerini eğitim, gelenek ve alışkanlıklar yoluyla hikmeti kendinden menkul doğa yasaları gibi görmeye yatkın bir işçi sınıfı yaratır. Kapitalist üretim süreci, bir kez örgütlenmesini tamamladı mı, bütün direnişi çökertir.’ Sermayenin bu şekilde onaylanması, sistemin sürekli olarak yeniden üretilmesini garanti altına alır….’*

Tam da bu süreci yaşamıyor muyuz?
Amerika’da baş gösteren ekonomik kriz bütün dünyayı dalga dalga etkilemeye başlarken…
İflas eden bankalar…
Batan devletler…
Varını yoğunu, işini gücünü yitirmiş binlerce insan…
Panik içinde, bu krizin kendisini nasıl etkileyeceğinden korkan, kara kara düşünen milyonlarca düşük gelirli…
Tüm bu tablo karşısında, kanal kanal gezen yahut gazete köşelerinden sesini duyuran kapitalist iktisatçılar ne diyordu her söze başlayışlarında?
‘Paniğe gerek yok… Krizin dibi göründü… Kapitalizm hala tek ve en iyi seçenek… Piyasa kendisini iyileştirecektir… Vatandaşlarımız sakin olsunlar…’
Ne diyordu siyasetçiler?
‘Bütün dünya bir büyük kriz yaşıyor… Biz bu krizi minimum zararla kapatacağız…’vs…
Bütün korku, bütün telaş ne üstüne?
‘Aman, kapitalizm sorgulanabilir bir hale gelmesin!’

Bir televizyon kanalı, haber bülteni içinde vatandaşa mikrofon uzatıp, krize karşı aldıkları önlemleri soruyor, birkaç cevap şöyle:
‘Tasarruf etmeye çalışıyoruz, bakın ben kışın işe yürüyerek gidip gelmeye başladım.’
‘Bundan önceki senelerde kışın doğalgaza ayda 200 YTL harcıyorsam, bu sene ancak 100 YTL harcıyorum.’
‘Araba almayı planlıyorduk, erteledik.’
‘Mutfak masrafından kıstık.’…

Şunun farkında mısınız?
Tam da Marx’ın öngörüleri gerçekleşmiştir ve bugün bizler bu süreci yaşıyoruz. İnsanlar, insanlarımız, kapitalizmi alternatifi olmayan, katlanılması gereken kaçınılmaz bir gerçek olarak görüyorlar. Biz, mikrofon uzatılan yığınlardan, ‘Bu sistem çökmüştür, başka bir model, başka bir yol aranmalıdır’ gibi bir tavır, böyle bir eğitim ve kültür seviyesi şartlarında zaten beklemiyoruz ama en azından, ‘Amerika’daki olay yüzünden, ben niye kışın evimi ısıtacak doğalgaz alamıyorum?’, ‘Hiç günahım olmadığı halde, başkaları battı diye niye benim mutfağımdan eksiliyor?’ gibi soruları dahi duyamamak, bu koşulsuz kabullenişe şahit olmak, gelecek adına, insanlığın geleceği adına bizi daha da kaygılandırıyor.

İnsanlığın şu acı gerçekle yüzleşmesi gerek: Kapitalizm basitçe, temeli kâr olgusuna dayanan bir sistemdir ve bu amaç doğrultusunda insan da, insan emeği de faydalanılacak, sömürülecek, kâra hizmet dışında temel bir değerden yoksun öğelerdir. İnsan değil sermayedir aslolan…
Ve bir de sosyalizm vardır…
Kapitalizmin aksine temeline ‘insan’ olgusunu yerleştirmiş, insanın ekonomik ve sosyal gelişimini, eşitlik ve bütünsellik temelli hedef belirlemiş; insanı, insan emeğini, sermaye ve kâr olgusu karşısında üstün tutmuş ve sömürüye ve değersiz ve yok sayılmaya karşı durmuş bir sistem olarak sosyalizm vardır.

Ve Sovyetlerin çöküşünün ardından, kapitalist bir yalan sosyalizmi perdeleyegelmiştir. Sosyalizmin iflas ettiği, çöktüğü, yeryüzünden silindiği; bundan böyle kapitalizm dışında ve ondan daha iyi bir ekonomik model olamayacağı yalanı, bugün bu yalanı söyleyenin durumu göz önünde bulundurulduğunda ironiden öte değildir.

Sosyalizm her ne kadar başta sosyalistlerin ihanetine uğramış olsa da, bugün örneğin Türkiye’de etkin bir biçimde temsil edilmeyen, sesini duyuramayan, kendini halka anlatamayan bir sistem olsa da, orada yerli yerinde durmaktadır.
Ve hala, her otuz yılda bir çöken, dünyaya verdiği zararın ardından kendini yeniden üreten ve sömürüsüne, insanlığa çektirdiği acılara kaldığı yerden devam eden kapitalizme karşı en büyük alternatiftir…

Lebowitz, aynı kitabında şu cümleyi kullanır:‘En büyük yenilgimiz, bir alternatif fikrini kaybetmiş olmamızdır.’

Başta, kışın işine yürüyerek gidip gelmeye başlayan, doğalgaz masrafından kısan, sofrasından eksilten vatandaşlarımız olmak üzere, tüm insanlığın bu gerçeği oturup enine boyuna düşünmesi dileğiyle...


İnsanlık, kapitalizme mahkûm değildir…
Yeter ki, bunun bilincinde olsun…

(www.taylanozbay.com)
*21. Yüzyıl İçin Sosyalizm, Michael Lebowitz, Yordam Kitap, Birinci Basım, Haziran 2008

 
Toplam blog
: 74
: 1874
Kayıt tarihi
: 06.05.07
 
 

Zonguldak’ta doğdu. On altı yaşından beri çeşitli yerel, bölgesel ve ulusal gazete-dergilerde, ay..