Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

öteki ile yılbaşı

öteki ile yılbaşı
 

bilmem ki nereye?


Bir yılı daha uğurladık. Kalanlar oldu ve yeni yıla gelenler. Bizler yeni yıla varabilenler olduk. Neler olmadı ki neler yaşanmadı, neler başladı neler bitti. Durum ortada teşbihe gerek yok.

Benden hep duygularla ilgili çoğu zaman melankoli dozu arttık bir yığın yazı okudunuz. Bu yazı da biraz öyle olacak aslında. Ama tek farkı var bu yazı biraz müzmin melankolik bir adamın sosyo-politik bencesi olacak.

Oh ya…
Değil mi, oh ona, zira hak etti bu sonu.
O kim?
O benim canıma kasteden…
O benim yaşam biçimime saygı göstermeyen….
O benim gibi düşünmeyen…
O …

O ötekileştirdiğimiz herkes işte.

O, aslında gören bir çift göz, üşüyebilen bir ten, acıkan bir mide.
Ben gibi…

O aslında barınmak isteyen, beslenmek isteyen.
Ben gibi…

O aslında öğrenmek için okul, okumak için kitap isteyen.
Ben gibi…

O aslında içinde sevdiği kadına/erkeğe özlemler taşıyor.
Ben gibi…

Ama o...

Benim, bizim kurallarımıza uymuyor, bizim kabullenişlerimize uymuyor. Ben niye onu düşünmeliyim ki, niye benim boğazıma sarılmışken onun yaşamasına izin vereyim ki.
Tez elden F16 mı lazım F4 mü lazım, topçu ateşi mi lazım. Ateş vuralım.
Savaşalım, onu gizlendiği “ininde” kana boğalım, onu okutmayalım, maazallah baş örtüsüyle derse girer, maazallah sınırlarımız değişir, maazallah inandığımız ilkeler tek tek çöker…

O öteki…
O zaman oh ona layığını buldu…
xxxx

Yıllar önce arkadaşımı vurdular hemen yanımda öldü ben sağ kaldım. Bir tek kurşun aynı yöne yönelmiş tek bir kuşun iki gencecik adamı hedef almıştı. 28 Mayıs tı gün, yıllardan 1980, o 1980 de kaldı bense 2008 vardım. Ona ateş eden hiç bulunmadı, vardı mı o da 2008’e bilmiyorum.
Ötekiydik biz, silahın öte yanında, o zaman oh olsunduk yani. Ona oh oldu, 2008 yok onun için. Oysa bilirdim o da bir kızı seviyordu 16 yaşın tüm saflığı ile. İsmi Müge idi. Müge ne oldu, vardı mı 2008 e bilmiyorum.

Bilmiyorum dostlarım inanın bilmiyorum. Şuan ben güvendeyim, evlatlarım güvende. Mevsimlerden kış, öyle veya böyle az veya çok bir evde sıcak bir yerdeyim karnım tok, bir de üstüne rakımı da koydum ince çeperli bardağıma. Bu satırları yazma lüksüne sahibim. Yarın gün doğacak bir işim var ona gideceğim. Servis çok yakınımdan geçiyor soğuk işlemez o kadar sürede kalın paltomdan tenime. Üç beş dakika geç kalsa kızarım ama, bir anda düşmanım oluverir o. Beni her gün onca kilometre yolu, onca saat direksiyon başında, o kocaman aracı, o dip dibe ilerleyen trafikte her gün ama her gün götüren, telefonunda
“zıldık “(yazılışını bile bilmiyorum ne kötü) melodisi olan şöför. O artık ötekidir. Beni üşüten, beni yağmur altında bırakan, benim rahatıma kastı olandır o.
Tez elden ama tez elden “ötekidir o”

Ne kadar kolay aslında anlamak ötekini, sizin isteğiniz dışında hareket edendir o. Peki namlunun öteki yanından bakın, trafik engel değil midir, onun gecikmesine. Onun sizin hayatınıza kastında bir engel yok mudur?

Duyar gibiyim sizleri; ama ben onun hayatına kastetmiyorum ki. Namlunun bu yanı böyle arkadaşlarım. Yarın, ya böyle olamazsam, ya doyamazsam, ya ısınamazsam ya, okuyamazsam, ya evlatlarım kafalarına düşecek bir bombanın tehtidi altında kalırsa. Tetik ya benim elimde olursa.
Yazık…

2008’e vardık dostlarım, bizle varanlarla. 365 gün doğumu daha var önümüzde, biz yaşama hakkı tanınan çok ama çok mutlu azınlık olarak. 365 yaşanılası daha gün, 2008’de.
Tek bir dileğim var dostlar, ötekileştirdiklerimizle barış içinde olabileceğim, ötekini anlayabileceğim, beni ona anlatabileceğim bir yıl olsun. Savaşın barışını bir türlü içime sindiremedim ben. Ölümün haklılığını hiç yakıştıramadım ölene.

Bence bu böyle, ne yapayım bir melankoliğin güncesi işte.
Gene bilemedim.

İyi yaşayın hepiniz emi.

 
Toplam blog
: 97
: 635
Kayıt tarihi
: 04.01.07
 
 

öylecene yazmak istiyorum... Hepsi bu. ..