Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '11

 
Kategori
Güncel
 

Ötekiler kim? Kürtler mi, eşcinseller mi, kadınlar mı, sakatlar mı?

Ötekiler kim? Kürtler mi, eşcinseller mi, kadınlar mı, sakatlar mı?
 

İnsanın bir ‘’şeye’’ göre düşünmesi, en temel doğal özelliğidir. Düşüncenin merkezine her zaman bir ‘’şey’’ konulur… Kendi konumunu, kendi değerlerini ve düşüncelerini, o merkeze koyduğun şeyle ölçer insan… Kendi içinde KENDİSİNİN YARGICINI ve BEKÇİSİNİ taşıyan tek yaratık İNSANDIR… Merkezine neyi koyarsan, ya da neyi koyarlarsa, kendini o sanarak, yaşamın boyunca o kafana ÇAKILANLA, İNSANIM DİYE ortalıkta dolanıp durursun… 

Çok ağdalı oldu galiba. Şöyle anlatayım; Kafanın içine birileri öyle pislikler tıkıştırır ki eğitim adına ya da toplumsal kişilik adına (SİSTEMİN TIKIRINDA İŞLEMESİ İÇİN) SEN O pislikleri kendin düşünüyor SANIRSIN! Görünüşte özgürsündür... Oysa seçeneklerin bellidir... Hangi seçeneği seçsen, sonuç değişmez. Kendi içindeki yargıcın ve polisin seni yargılar ve tutuklar. Kıpırdayamazsın, aykırı düşünemezsin… Kendin olamazsın... İşte toplum neyin insan onuruna uygun olup olmadığına bakmadan böyle oluşturulmuştur... 

Oysa kendi merkezini (tüm değer yargılarını, tüm istem ve arzularını) kendin oluşturabilirsen(asla anarşi değildir); İşte o zaman İNSAN olursun… Geçelim şimdilik bu ideal olanı ve devam edelim; İnsan dışındaki bütün nesnelerin var oluş nedenleri önceden planlanır, yaratılır ve o şey üretilir. Ancak insan önce var olur, sonra özü oluşur. 

Oysa çağımızda insanın özü de nesnelleştirilerek üretilmekte, şeyleştirilmektedir… Burada insan ‘’özü’’ çeşitli kurumlar tarafından şekillendirilmektedir… Bunların temel görevleri zaten budur… Egemen güçlerin sistemi korumak ve sürdürmek için uyguladıkları normal bir süreçtir… Eski çağlardaki gibi kaba kuvvete başvurmak yerine, her insanın başına yine kendisi bekçi olarak konmaktadır… 

Medya ve sivil toplum kuruluşları burada sisteme doğrudan tavır alan kurumlar değildir… Ancak onların kendilerini halktan yana koymaları gerekiyor… Bu yaratılmış insanın kendi bekçiliğine, sömürüye ve baskılara karşı çıkarak zaman içinde iyileştirmeye katkıda bulunmaları gerekir… Ötekileştirmeye karşı çıkmaları, insan onuruna ters her şeye karşı çıkmaları gerekir…

Bunlar olayın teorik kısmı… Gelelim pratikte ve gündelik yaşamda bu olaylar nasıl işliyor; Ülkemiz halkı tarafından çok sevilen iki dizi var: ‘’Fatma gülün suçu ne?’’ ve ‘’ Öyle bir geçer zaman ki’’ … Bu iki dizide şu anlarda iki engellinin sakat bedenleri ve ruhları ‘’Canavarca ve sorumsuzca’’ sömürülerek devam ettiriliyor… Sakatlar için oluşmuş bir çok önyargı toplumun kafasında mıh gibi çakılı… Bunların hepsi de olumsuzluklar üzerine kuruludur… 

İşte şu anda bu olumsuzlukların üzerinde vahşi/ilkel insanların zafer çığlıkları ile tepinmektedir medya… Ülkemiz medyası, senaristleri sakat bedenleri ve duygularını, sırf bir sürü aşağılık insan kendisini iyi hissetsin diye, hayvanca kullanmaktadır... Dün akşam Murat'ın karısı Murat'ın abisi ile sevgi adına gönül rahatlığı ile kırıştırabilmektedir. Perşembe ise Fatmagül’ün abisine biçilen aşağılık durumu göreceğiz… 

Sakatsan karşı cinsten uzak dur! Durmazsan her tür aşağılanmayı göze alman lazım… Çünkü kendini koruyamaz sakatlar ve bağımlıdırlar… İşte bu söylemler HALKIMIZIN kafasına mıh çakılı ya zaten! Onlar da bu bakış açısını seve seve kullanıyorlar. HALKIMIZ ise, ‘’iyi ki sakat değiliz, eşlerimiz bizi bu durumlara düşürmüyor’’ diye kıvançla seyrediyor bu dizileri… İşte bu kadar ötekidir sakatlar ülkemizde; El birliği ile ruhlarının ırzına geçilen… Tüm toplum tarafından ötekileştirilen, öteki ötesidirler… 

Şimdi soruyorum size eyyy kafası şartlılar; Bu ülkede en çok ötekileştirilen Kürtler mi, eşcinseller mi, kadınlar mı yoksa sakatlar mıdır? 

Haaaaa şunu da ekleyeyim size hemen; Sakatın ruhunun ırzına geçilirken alt yazı geçiyor Sakatların Sivil toplum Örgütü (?) tarafından, akülü sandalye için 5 tl bağışta bulunun diye… 

Eyyyyy kafası şartlanmışlar bu aşağılık bakışı ve bu bok yemeleri kim tartışacak ve kimin sorunu bunlar? 

Karıştırdım değil mi? Daha iyi anlatabilirdim değil mi? Bence hayır! Bence İNSAN ya kendini kendi oluşturacak ve İNSAN onurunu kayacak merkezine.... Ya da savrulup gidecek karanlık izbelerde... 

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..