Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '10

 
Kategori
İstanbul
 

Otogarlar şehirlerin aynasıdır

Otogarlar şehirlerin aynasıdır
 

Zamandan tasarruf sağlamak için geceleri seyahat yapmayı tercih ederim. Karanlıklar içinden gelip, sabaha karşı yabancı bir şehirlere girmek ve insanları uykusuzluğun etkisiyle henüz takınmadığı günlük yüz ifadeleri olmadan ve doğal haliyle izlemek uzun ve yorucu yolculuktan sonra karşılaşılan ilk manzaradır. Bu şehre girdiğiniz havaalanı, gar veya otogarda karanlık bir saatte veya sabaha karşı araçtan indiğiniz zaman karşılaştığınız manzara o şehrin genel ortalamasını, insan profilini, yaşam tarzını, gelir düzeyini ve insanların yapısını size yansıtır.

Bu ülkelerarası seyahatler için de geçerlidir. Tek fark; bizde karayolu taşımacılığı nedeniyle otogarlar fazla iken, Batı’da demiryolu taşımacılığı nedeniyle garlar fazladır. Sonuçta her ikisi de ortalama halkın kullandığı yerlerdir.

Hava alanlarını bu kıstasın dışında tutunuz. Hava alanlarının şehirlerin prestij mekanlarından olması ve gelir düzeyi yüksek insanlar ile Devlet yöneticileri tarafından çok sık kullanması nedeniyle Devletlerce hava alanlarının görünüşüne özel önem verilir. Havaalanlarını ve özellikle Uluslar arası Havaalanlarını yansıttığı imaj ve kullanıcıları her zaman şehrin yaşam tarzından farklıdır.

İstanbul’un ortalama insan tipini ; bölgenin en önemli ve modern binalarına sahip olan havaalanı olan İstanbul Atatürk Havaalanı değil, karmaşa, düzensizlik içindeki Esenler/İstanbul Otogarını yansıtır.

İstanbul içinde barındırdığı tüm bu olumsuz özelliklerini önce bina sahibinin, mimarını ve müteahhitinin kültür ve sanat düzeyini Esenler/Otogarına yansıtmış, bu binaya da yine içindeki insanları koymuştur. Esenler/otogarı bence İstanbul’un prototipidir. Biraz daha genişletirsek Türkiye’nin prototipidir.

Otogar ve Garlarda indiğim zaman, vaktim varsa veya orada zaman geçirmek zorunda kalırsam;

1- Öncelikle binanın mimari biçimine ve yıpranmışlığına bakarak yaşını tahmin etmeye çalışırım. Sanatsal özelliği var mı? Kullanılan malzeme nedir? Hangi dönemi çağrıştırıyor.

2- Daha sonra yolcuların profilini izlemeye başlarım.

3- Daha sonra Otogar veya Garda çalışanları gözlerim. Bu gözlemlerimin sonucunda öncelikle o bina, daha sonra yolcular-görevliler ve daha sonra da o şehir için bir kanaat oluşturmaya çalışırım.

Yurtdışı örnekler yerine yurt içi gar ve otogarlarından örnekler vererek hepimizin bildiği manzarayı gözümüzde canlandıralım.

1- Haydarpaşa Garına trenden indiğiniz veya deniz cephesinden merdivenlerden çıkarak gara girerken gözünüzün önüne gelen manzarayı düşünüz. Her iki manzara da harikadır. Haydarpaşa Garı harika bir mimariye sahiptir. Binanın içine girince başınızı tavan kaldırınız. Göreceğiniz yüksek düzeyde bir ustalık ve tarihi bir mimari. Ankara seferlerini saymazsanız, ortalama yolcu figürü size ortalama halk tipin olarak da yaklaşabilir.

2- Ankara Garı: Hiçbir estetik özelliği yoktur. Adeta bir başkentin soğuk ciddiyetini göstermek için olağanüstü gayret sarfedilmiş olup, sanat ve estetikten ziyade “Biz yaptık oldu.” tarzı hissedilir. Bu soğukluğa rağmen orta salonda zaman için yer kazanmak adına sonradan eklenen kullanım alanları ile yaratılmış derme çatmalık Devlet ciddiyeti görüntüsü ile pek uyuşmamaktadır. Batıya giden yolcuların kılık kıyafeti ile doğuya gidenlerin arasında fark vardır.

3- Adana Garı: Kendinizi bir Fransız garında hissedersiniz. Burada da sonradan eklenen kullanım alanları ile arabesk bu Fransız mimarisine baskın hale gelir. Kubbeli çatısı temel özelliğidir. Şalgamcı ve tatlıcı bu arabeski daha da artırır.

4- Eskişehir: Temel yaklaşım Fransız mimarisi olmasına rağmen sadelik egemendir. Ciddi bir yıpranmışlık göze çarpar. İstanbul-Ankara Hızlı trenin aktarma yolcuları peronlara hareket verse de; genel yolcu tipi İç Anadolu tipi ve öğrencidir.


OTOGARLAR:

1- Esenler/İstanbul: Ruhsatı olmadığı halde kullanıma açılan ve resmen idrar kokan otogar için başka bir söz söylemeye gerek yoktur. Karmaşa, kaos, pislik, disiplinsizlik, güvensiz ortam.. İstanbul neyse Esenler/Otogar’ı odur. Küçük İstanbul. İnşaat aşamasında gösterilmeyen özen sonucu estetikten uzak binalar ile yolcuları bir uyum içinde görülmektedir.

2- AŞTİ/Ankara: Mimarinin mükemmelliği yanında, Ciddiyet, temizlik, güven duygusu hemen hissediliyor.

3- Adana Otogar ve Mersin Otogarları: Hem binaları ve yolcularla birlikte tam bir arabesk hava egemendir.

Tüm bu binaların mimarisi dışında ise tüm gar ve garlardaki yolcuların önemli kısmının temel özelliği;

- Valizlerin dışında çok sayıda çuvallarıyla seyahat etmek, - Şaşkın, tedirgin ve ürkek olmaları,

- Giyim tarzı olarak köyden göç etmiş ve hala köyle derin bağlantısı olan insan tipinde olması,

- Giyim ve kıyafette açıkça gözlenen yıpranmışlık ve uygunsuz renk birlikteliği,

- Erkeklerin önemli kısmı birkaç günlük sakal traşsız,

- Askere alma zamanlarında oluşan asker uğurlama törenleri ve en büyük asker bizim asker kavgası.


Siyasi partilerin buralarda yaptıracağı bir anket SIFIR HATAYLA Türkiye ortalamasını verir. Bunlar Türk halkının tam kendisidir.

Siz bulunduğunuz otogarları ve garları ve insanları hatırlamaya çalışınız. Sizce Türkiye’deki ortalama insan manzaraları size buralarda nasıl yansıyor?

Halkın ekonomik durumu nasıl diye TEFE, TÜFE vb. Enflasyon endekslere, Milli Gelir, Büyüme, Kalkınma, hesaplamalarına gerek yok.

Çorludan gelip, Kars’a gitmekte olan "Bilmemne Turizim""in değerli yolcularına veya Adana’ya otobüs bekleyen ablalara, memlekettten yolcu bekleyen amcalara veya ağabeylere sorun size Türkiye'ye anlatırlar. Sormaya çekinirseniz, İzleyiniz. Onlar Türkiye'dir. Her Otogar/gar bir şehir ve Her Otogar/gar bir Türkiye'dir.

 
Toplam blog
: 55
: 4036
Kayıt tarihi
: 02.03.09
 
 

15 yıldır  İnsan yaşamı ile doğanın kuralları arasındaki benzerlik, kaos, değişim, kaostan düzene..