Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Oudipus fenomeni

Oudipus fenomeni
 

Oudipus fenomeni


Thebai şehrinin kralı Laios'un çocuğu olmuyordu. Kral Apollon'a danışmaya gittiğinde, Apollon'un yanıtı ile sarsıldı. Bir oğlu olacak, ama bu çocuk ileride kendini öldürecek ve kraliçe ( annesi) ile evlenecek ve herkes mutsuz olacaktı.

Bir sure sonra kraliçe hamile kalarak, bir erkek çocuk dünyaya getirmiş. Kral bu çocuğu öldürtmek için emir vermiş. Kraliçe ise cellada onu bizzat öldürmemesini, uzak ve tenha bir yere bırakılarak ölmesine razı etmiş. Bunun üzerine cellat da bebeği ayağından ağaca asmış. Yoldan gecen çobanlar çocuğu kurtarmışlar. Başka bir şehrin kralının emrindeki çobanlar bebeği saraya getirmişler. Bu şehrin kraliçesinin de çocuğu olmadığından bu bebeği alıp, büyütmeye karar vermiş. Bebeğin ayağı asili kaldığı ipin etkisi ile incinip şiştiğinden Oidipus (ayağı şişmiş) adini koymuş. Çocuk büyüyünce gerçek evlat olmadığı söylenmiş. Oidipusa Yunan mitolojisine göre tanrı Apollon ona babasını öldüreceğini söylemiş. Bu duruma engel olmak için ülkesinden kaçan Oidipus yolda giderken çıkan bir kavga sonucu, bilmeden öz babası olan kral Laisos'u oldurmuş. Bu donemde Oidipus yollardan gelip geceni bilmece sorarak, doğru yanıtı veremeyeni öldüren bir mitolojik yaratığı öldürerek doğduğu kente kral ilan edilmiş. Bu kentte gerçek annesi olduğunu bilmeyerek ana- oğul evlenmişler ve dört çocukları olmuş. Bu duruma çok öfkelenen tanrılar, bu kent üzerine felaketler yağdırmışlar. Müthiş bir kuraklık ve kıtlık oluşmuş. Kendine danışılan bir buyucu, sebebi yeni kralın öz babasını oldurup, annesiyle evlenmesine bağlamış. Gerçeği büyük bir keder içinde öğrenen Oidipus kendi gözlerini oymuş. Kenttekiler tarafından aşağılanıp, gözden düşen Oidipusa kendi çocukları da yüz cevirmiş. Bir zamanların kralı dilenci olarak hayatini sürdürürken, yanında sadece kızı Antigone kalmış. Bu durum ebeveyn-çocuk bağlılığı, sevgi ve birliğinin simgesi olmuş. Oidipus' un kendini terk eden çocukları ise felaketler içinde sefil bir şekilde ölmüşler.

Bu efsane Freud’un anne- babanın sevgisini, hayır duasını kazanmanın önemini yansıtan Oidipus fenomeninin esin kaynağı. Aslına bakarsanız anne-baba sevgisi kazanmanın önemine gelene kadar, insanı ilk okuma da dumur eden, Oidipus’un (kendi elinde olmadan) sürdürdüğü haksız ve bi o kadar bedbaht yaşamı.

Her insan dünyadaki kısacık yaşamına başladığında günahsız. Fakat yaşananlar, çoğu zaman bu küçük bedenin günahı sayılamayacak kadar uzak ihtimallerden ibaret. Sonuç; insan oğlunun yine insanoğlu tarafından yargılanışı, hor görülüşü ve neden-sonuç ilişkisine bakılmadan fütursuz dışlanışı. Geçmişten gelen efsanelerde gösteriyorki, insanoğlunun bu kendi dışında yaşamışlıkları, ne kadar sıradışıysa o kadar kalıcı ve nesilden nesile aktarılmaya değer bulunuyo. Yani sıradışı olmayan, günlük işlerin rutin yaşandığı ve herşeyin olumlu yada olumsuz yolunda gittiği bir hayat hikayesi kimin ve niye dikkattini çeksin ki.

Efsane olmanın, nesillerden nesillere taşınmanın çok büyük bedelleri var. Çağımız insanı rutinden ve tanınmamışlıktan yakınırken geçmiş efsane hayatları göz ardı etmeden imkanlarına şükretmeyi ve çalışma azmini her gün yenilemeyi unutmamalı bence. Artık kusursuz ve mutlu sıradan şehir efsaneleri yaşamak, kendi efsanenin peşinde koşmak en sağlıklısı. Efsane avcılığında başarılar dileğiyle..

Emine Yetkiner

 
Toplam blog
: 43
: 909
Kayıt tarihi
: 05.09.08
 
 

Yazmak her zaman bir tutkuydu benim için, bu tutku zamanla bildiklerimi paylaşma aracına dönüşmüş ol..