Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '12

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Özbekistan izlenimlerim

Özbekistan izlenimlerim
 

Taşkent, Buhara, Semerkand ve Khiva

         Bugün bu coğrafyada, Türklerin “Ergenekon”dan geldiklerine delalet edilen bölgeden, yani Özbekistan’dan İPEK YOLU izlenimlerime başlayacağım.

Özbekler 1993’te Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla birlikte bağımsızlığına kavuşmuş. O günden beri başlarında  İslam Kerimov var.  Dile kolay, 20 sene. Azerbeycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev gibi, Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdi Muhammedov gibi Kerimov’da yörenin, ülkesi ile adı özdeşleşen liderlerinden. Bir kez  başa gelmeye görsünler, koltuğu bırakmaları ancak ölümle mümkün. Ölseler de oğullarına geçiyor payitaht.  

Peki,  buralarda demokrasi var mı? Sadece adı var. Buralarda seçim var mı? Var ama göstermelik. Muhalefet var mı? Var ama fasulyeden.  

Bağımsızlıklarından sonra hem biz Türkler hem de Özbek ve diğer Türk Cumhuriyetleri karşılıklı büyük fırsatlar tepmişiz. Bunu bugün çok daha iyi anlıyoruz. Adamlar bağımsızlıklarına kavuşunca bizleri yani Türkiye’yi ve Türkleri bir ağabey gibi görmüşler. Bizden ne para istemişler ne de pul. Sadece onlara yol göstermemizi, ağabeylik yapmamızı istemişler. Karşılığında ise bize ticaret kapılarını sonuna kadar açmışlar. İş vermişler, ihale vermişler. Ama biz ne yapmışız?  Önce tarikatları salmışız başlarına. Onlar da birbirleri ile sertlik ve muhafazakarlık yarışına girmişler. Çocuklara, annelerinin, kız kardeşlerinin başlarını örtmeleri, babalarına içki içmemeleri, namaz kılmaları için baskı yaptırmışlar. 5 vakit namaz kılmayanın yolu cehennem yoludur gibi telkinlerle çocukların aileleri ile aralarını açmışlar. Bu duruma tepki duymuş aileler ve yetkililer. Çekmişler çocukları tarikatlardan ve liderlerini Türkiye’ye geri yollamışlar.

Bazı Türk siyasiler ise, Özbekistan siyasetine parmak hatta çomak sokmaya kalkışmış. Kendine daha yakın kişileri seçtirmek için Türkiye’de geçerli olan "ali-cengiz" oyunlarını buralarda uygulamaya kalkmışlar. Bazı işadamı kılıklı kötü niyetli tüccarlarımız ise daha ilk batında tokadı basmış, saf Özbek halkını dolandırmış. Çürük, kalitesiz, günü, modası geçmiş malları buralara doldurmuş, hatta devletten ihale için milyonlarca dolar ödenek alıp yolu, barajı, inşaatı yarıda bırakıp kaçanlar olmuş. Tabi, el alemin karısına, kızına sarkanlar da burada şehir efsanesi haline gelmişler. Bu nedenlerle buralarda Türk dendi mi herkes bir adım geri atar olmuş.   

Kanımca, bizlerin buralarda ki soydaşlarımıza öncelikle “Türk oldukları” için yaklaşım göstermemiz gerekirdi. On binlerce yıldan beri bizimle akraba olan bu güzel halka, daha bir kaç yüz yıl evvel kabul edilen dini refere ederek; önce Müslüman sonra Türk’üz denirse adamlar da elbet “hop dur bakalım” derler. Binlerce senelik geleneklerini küt diye yıkmaya çalışıp, halen bizde bile kabul görmeyen örfleri dayatırsan olacağı budur. Kapının dışına koyalar adamı.  

Siyaseti burada bırakalım, haddimizi aşmadan işimize bakalım.

Özbekistan’da Taşkent, Buhara, Semerkand, Şehr-i Sabz ve Khiva şehirlerini gezdik. Bu şehirlerin ve ören yerlerinin detaylarını her yerden bulabiliriz. Ancak Özbekistan’da gözüme çarpan bazı hususlar var. Bunları paylaşmak istiyorum. 

  • Turistle yeni tanışan bu ülke, anlaşılamayan bir zihniyetle, "Yabancılar fakirliğimizi görmesin" diyerek şehirlerinde ki fakir mahallelere boyu 3, 4 metreyi bulan duvarlar çekmiş.
  • Ülkede, paradan birkaç sıfır atmaya ihtiyaç var. 100 dolar bozduruyorsunuz, verilen paraları orta boy bir çuvala koymak zorunda kalıyorsunuz. Gazoz da içseniz elinizi torbaya sokup bir avuç para vermek zorunda kalıyorsunuz.
  • Mezar taşlarının hepsi resimli. Bu, Ruslardan kalma bir adet.
  • Bizim Nasrettin Hoca’nın kökeni burası olduğunu iddia ediyorlar. Ancak Hoca’nın buralarda eşeğe ters bindiği falan yok. Bize gelince tersi dönmüş. Şaşırmadım. Aslında Özbeklerin, Hocanın Anadolu’ya geldiğinden haberleri dahi yok. Acaba bir “apartma” durumları mı var? Varsa kim kimden apartmış, bir bilene danışmak lazım. Çünkü fıkraları da birbirinin benzeri.
  • Kerem ile Aslı da bizim diyorlar. Yalansa günahları boynuna.
  • Ünlü Türk matematikçimiz Ali Kuşcu Semerkant’da Türk Matematikçi ve gökbilimci Uluğ Bey’in yanında yetişmiş.
  • Özbek’lerin övündükleri tüm tarih Timurlenk dönemine ait. Biz ise Timurlenk’in Ankara savaşında (1402) Yıldırım Beyazıt’ı esir almasını bir türlü hazmedemeyiz.
  • Algoritma sözcüğü de Özbek bilgin Al-Harazm’den geliyor. Sıfırı da o bulmuş.
  • Ünlü Türk filozofu İbn-i Sina da buradan (Khiva’dan) çıkmış.
  • En güzel Türkçe Khiva’da konuşuluyor.
  • Kocaların kadına verdiği değeri kadına yaptırdığı "altın diş" sayısı ile ölçülüyor. Erkekler de seviyor altın diş'i
  • Bugünlerde Özbekistan’da iş yapan yabancıların tek derdi para kazanmak değil, kazandıkları parayı döviz cinsinden yurtdışına çıkarabilmek. Bu nedenle birçok yabancı kuruluş, şirket ülkeyi terk etmiş.
  • Tuvalet, Hijyen v.s. arayan buralarda zorlanır. İpek yolu deyip 8-10.000 TL veren tüm müşterilerimiz dağa taşa ...tı.  Yapacak bişi yok. Otobüsün sağ tarafı kadınlara sol tarafı erkelere mahsus açıkhava Taharathanesi. (Özbekçe böyle). Zamanla alışıyor hatta meşgulken muhabbet bile ediyorsunuz.

Nereleri gezdik;
Buhara'da; Medrese Lyabi-Khauz (Leb-i Havz), Kalyan Camii ve Minaresi, Bolo-Khauz Külliyesi, Eyüp Çeşmesi, İsmail Samani Mozolesi, Emir Konutu, Buhara Tarih Müzesi, Mohi Khossa (Hoca), Emir Alimhan Yazlık Konutu, İmam El Buhari Türbesi

Semerkand'da ; Afrosiab Müzesi, Ulugbey Medrese-Rasathanesi, Şah-ı Zinda Merkezi, Bibi Hanım Türbesi, Registan Meydanı, Gur-Emir Mozolesi, Siabsky Pazarı, takiben UNESCO Dünya Kültür Mirası Şehr-i Sebz

Taşkent'te ; Timur Han Meydanı, Timur Tarih Müzesi, Navoi (Ali Şir Nevai) Tiyatrosu, Chorsu (Çarşı) Pazarı.

Khiva; Bu şehir, özgün mimarisi, cami ve medreseleriyle başlı başına bir değer.

Detaylar;
Cengiz Han'ın torunu Batu Han tarafından 1227’de kurulan Altın Orda Devleti'nin başına 1313 tarihinde 9. han olarak gelen Özbek Han’ın adını taşıyan Özbekistan, 1991’de Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını kazanmış Türk lehçelerinden Özbekçe konuşan bir devlet. Özbekistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırgızistan, Türkiye ve Türkmenistan ile birlikte günümüzdeki yedi bağımsız Türk devletlerinden biridir. Denize kıyısı olmayan ülkenin komşuları kuzeyde ve batıda Kazakistan, doğuda Kırgızistan ve Tacikistan ile güneyde Afganistan ve Türkmenistan'dır. 447.400 km2'lik bir yüz ölçümü bulunmaktadır. Nüfusu 30 milyondur. Kişi başına düşen milli gelir 3.000 dolardır. Para birimi ise : Som. Etnik dağılıma gelince; Özbekler %80, Ruslar %5.5, Tacikler %5’lik orana sahiptir. Nüfusun büyük çoğunluğu Müslüman’dır (Sünni). Ülkede %3.5 oranında Ortodoks nüfus yaşamaktadır. 

Resimler için tıklayınız

 
Toplam blog
: 305
: 4038
Kayıt tarihi
: 23.01.07
 
 

Kayseri doğumlu, 1977'den beri Sektörde (Otel, Çarşı, Yurtdışı Acente, Profesyonel Turist Rehberi..