Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '20

 
Kategori
Anılar
 

Özledim

ÖZLEDİM
 
Sevgili Okurlar, bu hafta sizlerle “özlemler” konusunu işlemeye gayret edeceğim. Ben 90’lar kuşağında çocuk olarak yetişmiş biri olarak, bizden yaşlıların Türk sanat musiki ile coşmasını, duygulanmasını anlayamıyordum. Belki de 900’lü yılların son kuşağı olan biz 90’lar kuşağı 2010 veya 2025 gibi seneler de doğan insanlar için daima eski olarak addedileceğiz. Ama ben bunu da farkında değildim ya senelerce ve bugün 90’lı biri 27 veya 99’lu biri de daha 18 yaşında olmuş olsa da seneler geçtikçe duygular silsilesi ve özlemler mekanizmasının daha da yoğunlaşacağına kanaat getiriyorum. Hala dinamik vaziyette, 60’lar, 70’ler, 80’ler de yaşamsal faaliyetlerini sürdürür iken kendi jenerasyonum olan 90’lar kuşağının da bir takım özlemler içerisinde hasbihal olduğunu görüyorum.
 
Mesela kendi adıma konuşmak gerekirse, komşuluk ilişkileri, insan ilişkileri ve dostluklar kavramı. Evet ben bu kavramı çok özeldim. Çünkü eskiden insanlar daha masum, daha temiz ve daha iyiydi. Muhakkak ki o dönemlerde de kötüler vardı ancak bu derece bu den ile insanoğlu duyarsız, vurdumduymaz ve bencil olmamış olsa gerek. Şimdiler de düşene elini uzatmaya imtina eden, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diye bir nesil yetişiyor aslında. Benim inancım siyaseten Türkiye’nin kaderini de bu nesil değiştirecektir.
 
İbadethanelerimiz, camilerimiz de huşu ve huzurla namaz kıldığımız o günleri özledim. Belki teknoloji daha zayıftı ama insanların imanı daha fazlaydı. Camiler de, Allah deyince yüreklerimizin pırpır ettiği bir dönemdi. Şimdiler de ayakkabım çalınmasın diye dibine kadar saklamalar, camii hocası hangi cemaattendir? Siyasi bir yönü var mıdır? Diye verdiği sohbetten bile mana çıkarır hale geldik. Hâlbuki bizim odaklanmamız gereken yer, rabbimizdir. Peygamberimiz, dinimiz ve imanımızdır. Ama biz başka şeylere odak olmuş vaziyetteyiz. Özledim sadece kâfire düşman, Allah’a aşk ile baktığımız o günleri.
 
Daha mutluyduk eskiden, şimdi robot gibiyiz. Her bir şey teknolojik evet, modern ve gelişmişlik güzel ancak bizi durağan bir hala soktuğu da unutulmamalıdır. Son dönemde diyanete bir soru sorulmuş, soruda diyor ki eşime sms ile üç kere boş ol dersem nikâhım düşer mi? Diyanette diyor ki evet, telgraf, faks, mektup ne ile bunu derseniz boşanmış olursunuz. Vatandaşta diyor ki, o halde telefon üzerinden imam nikâhı da kıyılsın. Hatta hiç görüşmeseler bile olur. Özledim masumca yaşadığımız, o masum günleri.
 
Sevmeyi, sevilmeyi özledim ama fütursuzca ve masumca. Yani içinizden geldiği gibi çılgınca ama içten ve tertemiz. Arkadaş, şimdi öyle mi? Hiç bir şey in değeri ehemmiyeti kalmadı. Artık her şey kolay elde edilebilir olmuş. Kolay elde edilebildikçe ise değer yitimi meydana gelmiştir. Dolayısı ile tadı tuzu kalmadı hiçbir şeyin. Bazı şeyler zor elde edilmeli bence. Kısacası aşkları özledim eskiden olduğu gibi.
 
Çok basit şeylerle mutlu olmayı özledim, mesela taso denilen baharatlı baharatsız yiyeceğin içinden çıkan oyuncaklarla oynayarak mutlu olmayı özledim. O kadar çok özlemler birikti ki, sabaha kadar yazsam sanıyorum, özlemler resitali bitmeyecektir. Ama değerli okurlar, benim hiç şüphem yok ki, sizler benim ne demek istediğimi gayet iyi anlamış vaziyettesiniz. Hepiniz özlüyorsunuz ama bir hatırlayın, 7 ila 16 yaşlarınızı veya özlem duyduğunuz herhangi bir zamanı düşünün ve o anı iyice hatırlayın. Ne anlayacaksınız biliyor musunuz ? O vakitte de mutsuzluklar veya daha farklı bir yaşam hissi doğmuştur. Şimdi ise o dönemin varlığı huzur veriyor. Evet değerli okurlar, şuan şu dakikanın bile kıymetini bilmelisiniz. Bulunduğunuz hale daima şükretmeli ve bir gün bugününüzün tekrar dönmek isteyebileceğiniz, özlem duyabileceğiniz yaş olduğunu asla unutmayın. Haftaya görüşünceye dek hoşçakalın.
 
Toplam blog
: 97
: 66
Kayıt tarihi
: 21.12.17
 
 

Gazeteci, Yazılımcı, Youtuber, Blogger ve Twitch, Dlive, Podcast Yayıncısı - metinaltincekic.com...