Özlenen Fenerbahçe’yi sahada, coşkulu taraftarı tribünlerde görmek...

“Bu atmosferi çok özlemiştik.”

Alper Potuk’un dudaklarından dökülen bu cümle, gelen 3 puan kadar önemliydi. Sahadakiler tribünlerin desteğiyle coşunca, Machester United’ı yenmenin verdiği tat, bambaşkaydı. Lens de bu “atmosfer”den etkilenmişti. Çünkü geldiğinden beri boş tribünlere, sınırlı da olsa protestolara tanık olmuştu. Bu sezon Fenerbahçe’ye gelenler de bu “geleneksel atmosfer”i ilk kez yaşıyordu.

Anlaşılan ne?

Daha önce dolmayan tribünler niye doldu?

Herkesin yanıtı kendisinde kalsın. Lig’de 3 puanlar gelince, doğal olarak, maçı statta seyretmenin keyfine alışık taraftar, tribünlere koşacaktır.

Dolu tribünler, daha ilk dakika dolmuştu ki, gelen golle coştu. Sow, öyle bir gol attı ki, “unutulmaz gol”ler listesine şimdiden girdi. Lens'in serbest vuruştan attığı da yabana atılacak gol değildir.

*****

Advocaat, Machester United’ı yenmeyi düşünmenin yanında Lig’i de düşündüğünü gösterdi..

Onbire bakanlar, özellikle Van Persie’nin kulübede olmasına pek anlam verememiş olabilirdi. Ama Advocaat, birkaç maçtır, sahaya sürdükleri ve uyguladığı taktikle, bekleneni alıyor. “Hayati maç” diyeceğimiz Machester United maçı da, uzatmaları saymasak, Advcocaat’ın “ince hesapları”yla rahat geçti.

Erken gelen gol sonrası, topa daha çok sahip olan Machester United’ı üstün gösterse de, tehlikeli pozisyonlar bakımından Fenerbahçe öndeydi. Fenerbahçe savunması, iki hafta önceki gibi telaşlı, dağınık değildi; Machester United akınlarını “tehlike kokusu” alır almaz hemen etkisiz kıldı.

Fenerbahçe, 2-0 öne geçtikten sonra, özellikle Emenike’nin oyuna girmesiyle, daha faza gole gereksinimi varmış gibi oynadı. Emenike’nin yakaladığı üç fırsat vardı ki, bunlardan biri gol olsaydı, skor bambaşka olabilirdi. Rooney’nin  89. dakikada gelen golünden sonra sıkıntılı bir uzatma süresi geçti. Kazara gelecek bir gol, gerçekten "Fenerbahçe’ye yazık oldu” dedirtecekti.

Fenerbahçe, tribünlerdeki ve televizyon başındaki taraftarların özlediği bir futbol oynadı. Kuşkusuz bunda  tribünlerin dolu ve coşkulu olmasının da etkisi vardı.

(Pazar günü Akhisar’dan beklenen puanların alınması, tribünlerin dolmasını yine sağlayacaktır. Sonraki maçın Galatasaray maçı olması da bir başka anlam ifade ediyor. Gelecek üç puanlar, uzun süredir tanık olduğumuz o olumsuz bağırmaları "bıçak gibi" kesecektir.  Taraftarın eleştiri, tepki göstermek hakkı vardır, ama bu, hiçbir zaman futbolcuları “yuhalamak”, “ıslıklamak” olmamalı.)

*****

Şimdi övgü, aynı zamanda düşünme zamanı...

Fenerbahçe'de futbolcular, görevlerini gerektiği gibi yaptı. Hem istedikleri gibi oynadılar, hem de Machester United’ı oynatmadılar.

Her geçen maçta daha bir göze batan Lens, bir başkaydı. İlerleyen haftalarda “bir başkay”dı”yı başka futbolcular için de kullanacağız gibi.

Advocaat, ilerleyen haftalarda, sakatlar da iyileştikten sonra, onbiri ve yedekleri kurmakta zorlanacaktır. Çünkü her hafta üstüne daha bir koyan futbolcu sayısı artıyor.

(Takım, ilerleyen haftalarda oturdukça o “ıslıklamalar” ve “yuhalamalar” kendiliğinden kesilecektir. Başarı beklentisinin yitmeye yüz tuttuğu ve insanları umutsuzluğa düşürdüğü coşkuya dayalı her yerde, olumsuz tavırlar, “alıcı” buluyor. O an için tepkili olanların da, bilinçli/ art niyetli tepkilere ortak olmaları, ortamı bir anda değiştiriyor. Sahada mücadele edenler, doğal olarak, o beklenmedik, istenmeyen ortamdan etkileniyorlar.)

Son söz:

Fenerbahçe’nin sürüklendiği olumsuz ortamdan, o ortama “odun” taşıyanlardan kurtulmasında, Machester United maçıyla gelen etkili oyun ve taraftarın coşkusuyla oluşan ortam, “milat” olmalı.

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com