Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '08

 
Kategori
Felsefe
 

Pandoranın kutusundaki kötülük

Pandoranın kutusundaki kötülük
 

...


DÜNYANIN EN MUTLU İNSANLARI

Nasıl bir hayat sürerseniz çok mutlu olursunuz, hatta dünyanın en mutlu insanı?

Seçenekler düşünün. Sınır tanımaksızın yapın bunu.

Gayrimenkulleriniz olsun onlarca. İskandinavya’da hiper lüks bir malikâne, boğazda, müştemilatlarında kalabalık ailelerin bile yaşayabileceği, önünde yatınızın beklediği bir yalı. Los Angeles’te bir plazanız…

Çeşit çeşit otomobilleriniz garajlarınızda sıra beklesin ya da. O günkü ruh halinize göre canınızın çektiğini seçeceğiniz spor, klasik, yüksek tavanlı, alçak tabanlı (otomobillerden anlamadığım nasıl anlaşılıyor :) ) otomobiller.

Dolaplar, hatta odalar dolusu, ikinci kez giymeye fırsatınızın olmadığı kıyafetlere, mücevher, ayakkabı ya da aksesuarlara ne dersiniz? Bilmem ne derisinden çantalar, falanca markadan pantolonlar, filanca koleksiyondan elbiseler, neleeer neleeer…

Boğazda kahvaltı, Floransa’da öğle, Paris’te akşam yemeği. Çılgın hafta sonu eğlenceleri içinse Amsterdam’a gitmek hiç de zor değil sizin için.

Aklınıza gelen her türlü sosyal, kültürel ya da sportif aktivite için özel hocalarınız, uygun atölyeleriniz, salonlarınız olsa. İstediğiniz gibi kullansanız buraları. Hangi spor dalıyla, ne tür sanatsal bir ürünle uğraşmak istediğinize o anda karar verseniz. Her türlü yapımı önce siz izleseniz, sizin için özel gösterimler yapılsa (Nasıl, iyi abartabiliyor muyum?).

Eee bu kadar imkânınız varken dünyanın en güzel kadınları, en yakışıklı erkekleri de sizinle aynı havayı teneffüs ediyor tabi ki.

Görmediğimiz yer, hissetmediğimiz doku, almadığımız koku, duyumsamadığımız tat kalmadı diyelim ki.

Şimdi, çok mutlu musunuz? Hatta dünyanın en mutlu insanı olabilir misiniz?

Bunlara ve daha nicesine (siz de sınırları zorlayın) sahip olmak mutlu olmamıza yeter mi? Yoksa “sahip oldukça” sahip olma hevesi daha da mı artar, daha da doyurulmaz, iflah olmaz hale mi gelir?

En son ne zaman tatmin oluruz? Mülk edinme (maddeye ya da madde olmayana) duygusu bir çeşit alışkanlık ya da tiryakilik olabilir mi?

Bence tam da böyle bir şey. Hani deriz ya alkol bütün kötülüklerin anasıdır diye. Aslında tüm kötülüklerin kaynağında mülkiyet duygusu vardır bana göre. Pandora’nın kutusunda boylu boyunca yatan en büyük kötülük, bu ‘mülkiyet duygusu’ olmalıydı. Sahip olmak, uyarıcı bir kimyasalın sinir sistemimizde yaptığı etkiye benzer bir etki yapıyor sanki. Bir kez tattık mı bu duyguyu hep daha fazlasını istiyoruz. Ondan da olsun, şundan da bulunsun, bunum da olsun… Paylaşmayı, yardımlaşmayı, kaynakları sadece ihtiyacımız için kullanmayı unutalı yüzyıllar oldu. Modernleştik, çoook modern olduk! Görüntümüzü şekilden şekle sokarken, doğaya karşı gittikçe daha da yabanileştik.

Bu ne yabanî çelişki!


Pek çoğunuz “Tanrılar Çıldırmış Olmalı” filmini izlemiştir. Tek bir cam şişenin insanların mutluluğunu ve hayatını nasıl etkilediğini. O cam parçasından kurtulmaya karar vermenin dünya üzerindeki en doğru ve yerinde karar olduğunu düşüneniz var mı, benim gibi?

Mutlu musunuz? Peki, ne kadar?

 
Toplam blog
: 18
: 533
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

Ordu'da başlayan, Ankara'dan Antalya'ya uzanan bir yol(culuk) benimki. Rehber öğretmen, yönetici ..