Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Gri düş (kabus)

Gri düş (kabus)
 

Oltaya gelmeden


Bilmediğim bir adresin önündeyim. Korkuyorum, hatta korkudan titriyorum. Kafamı kaldırıp tabelada sürekli akan yazıları okuyorum:

0 KM. HAYATLAR

ACİL BAKIM – ONARIM SERVİSİ.

***Yılın inanılmaz promosyonu: Yeni yıla erdemlerinizi yenileyerek girin, yenilenin***

*** Cazip fiyatlar ve ödeme kolaylıkları sizi bekliyor!!!***

Servisin önündeki kuyruk çok kalabalık. Sıranın ucu görünmüyor. Bu düşte hiç renk yok, gözler hariç. Her türden, her yaştan insan var sırada.

Diplomatlar, bürokratlar, politikacılar, dilenciler, sporcular, medya patronları, gazeteciler, karşı dairede oturan doktor, köşedeki bakkal, mesai arkadaşım, lisedeki kan kardeşim, teyzem, dedem… Sanki bütün toplum bedeniyle, ruhuyla yatıyor sedyede. Her hücresi bir insan.

Offff. Giderek daha çok korkmaya başlıyorum. Başka tanıdıkları, sevdiğim insanları hatta belki de kendimi görmekten. Sıradakilere bakmaktan vazgeçiyorum. Özellikle de gözlerine.

Servisin önünde vızır vızır işleyen sedyeler var. İşlerinde uzmanlaşan teknisyenler bir yandan sırası geleni sedyeye yatırırken, bir yandan da bazı özel kasacıkları taşıyorlar. Kasacıkların üstlerindeki yazıları okumaya çalışıyorum.

ÖNYARGISIZ BEYİNLER BANKASI

GÜVENİLİR KALPLER BANKASI

YALANSIZ DİLLER BANKASI

Nefes almakta gittikçe zorlanıyorum. Evet, bazı erdemleri, haritaları yitik hazinelerde bıraktığımız, bazılarını, en kuytu mahzenlerde sakladığımız, kimilerini de, “bizim zamanımızda” şifresiyle açtığımız müzelerde tuttuğumuz doğruydu. Ama bu kadar kötü değildi sanki durumumuz. Ya da ben, umutlarımı koruma konusunda diğerlerinden daha iyi durumdaydım da o yüzden mi aklım olan biteni algılamakta bu kadar zorlanıyordu, bilmiyorum.

Servisten çıkanlara bakıyorum. Yüzlerinde garip bir gülümseme var. Ama bu kez gözlerinin rengi de gitmiş. Şimdi baştan aşağı gri, kurşun gibiler.

Kör bir bıçakla bileklerini kesmeye çalışan intihar girişimcisi kadar samimiyetsizler. Hiçbir şey yapmamaktan ne yapacağını bilmeyen bezginin bakışları gibi bakışları. Baygın bir gülümseme hali, renksiz suratların yeni görüntüsü.

Artık nefes alamadığıma eminim.

Çığlık atmaya çalışırken, kâbusun karasında boğulmuş sesinin, kuru hıçkırığıyla uyanan bir uykuzedeyim. Nihayet... Hemen doğrulup yattığım yere bakıyorum. Yatağımda olduğumu görür görmez dilimi ısırıp, hızla çarpan kalbimi yokluyorum.

Bilinçaltımın bana oynadığı ‘biten yılın, tükenen bir başka yaşın muhasebesi oyunu’ndan sonra, tüm insanlar için kendi benliklerinde kurtarılmış bölgeler yaratabilmelerini dileyerek uykuma dönüyorum.

Oltalara gelmeden, sağlıcakla…

 
Toplam blog
: 18
: 533
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

Ordu'da başlayan, Ankara'dan Antalya'ya uzanan bir yol(culuk) benimki. Rehber öğretmen, yönetici ..