Pankartlı protesto Meclis’i neden karıştırdı?

Dün 10 Kasım’dı. Türkiye için, Türk milleti için oldukça önemli bir gündü. İşte böyle bir günde, her 10 Kasım’da olduğu gibi binlerce insan özlediği ATA’sına saygı duruşunda bulunmak, mozolesine 1 tane çiçek bırakmak için Anıtkabir’i ziyaret eder, kimileri içinden veya dışından bir Fatiha okur, kimi gözyaşı döker, kimi nöbet tutan askeri öper, kimi onların gözündeki yaşları siler ve geldiği gibi, aynı saygı yürüyüşünde evinin, yurdunun yolunu tutar. Dün de böyle olmuş ve Anıtkabir’i tam 259.371 kişi ziyaret etmiş. Bunlardan 785’i de yabancı ziyaretçi. Geçtiğimiz yıllarda bu sayı 500 bini geçmişti. Belki dün hafta başı olmasaydı da hafta sonu olsaydı, bu rakama ulaşılabilinirdi. Bunca insan neden acaba Anıtkabir’e akın ediyor? Sormak lazım..

Durum bu mahaldeyken ve binlerce insan Ata’nın huzuruna gidiyorken, birkaç gün öncesinde bir tartışma vardı biliyorsunuz. Bu tartışma, hükümetin ‘Kürt Açılımı’ konusunu 10 Kasım’da TBMM’de açık görüşme talebiydi ve muhalefet buna karşı çıkmıştı. Akp hükümetinin 10 Kasım gibi bir günde böyle bir konuyu görüşmeye ve tartışmaya açması, maksatlı bulunmuştu. Ne yalan söyleyeyim, bence de fazlaca ‘manidar’ bir durum. Hani, Akp’nin ve hükümetin her söyleminde bir çapanoğlu aramayayım diyorum ama, nafile..

Muhalefetin bu sert ve anlamlı karşı duruşuna, vatandaşlar da tepkiliyken herkesin kafasında ‘neden 10 Kasım’ diye bir soru oluşmuş olabilir. Hükümet bunu asla açıklamadı. Ama CHP’ye gör bu maksatlı bir tavır ve Akp hükümeti, hala rövanş almaya çalışıyor. Bunu protesto etmek için de meclisteki dünkü oturumda topyekûn pankart açmışlar. CHP’lilerin, “Atam seni unutmadık unutturmayacağız”, “Atam eserlerine sahip çıkacağız”, “Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatacağız” şeklinde pankart açtığı pankartlara da hükümet grubu tepki göstermiş, hatta Başbakan’ın meclis başkanını bu görüntüler için “kardeşim bu nasıl iş” gibilerinden çıkıştığı ve fırçaladığına dair haberler de dolaşıyor, internet gazetelerinde. Eğer öyleyse, meclis başkanına karşı da saygısızlık yapılmış olmuyor mu?

Mecliste partiler arası ve vekiller arsı iplerin oldukça gerildiği gözlemleniyor. CHP grubunun çıkışını destekleyen Mhp kanadında da sert tepkiler var. MHP Grup Başkan Vekili Mehmet Şandır, “Kime meydan okuyorsunuz? Siz cumhuriyetle dövüşüyorsunuz, rövanş psikolojisiyle cumhuriyetin değerlerine, önemli günlerine karşı anlamsız inat ortaya koyuyorsunuz. Neyinizi tatmin ediyorsunuz?” dedi.

Mecliste gerilim tırmanırken, Ak Parti Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın konuşması ipleri germiş. Ünlü Fransız yazar Victor Hugo’nun “ağlama, gülme, bağırma, dinle ve anla” sözlerini anımsatan Doğan, muhalefete “Biraz dinleyin ve anlayın. 10 Kasım yas günü değildir” dedi. Muhalefetin “istemezük” anlayışıyla hareket ettiğini savunan Doğan, “Siz istemiyorsunuz ama oradaki Kürtler istiyor. Atatürkçülük yas tutma değildir. Atatürkçülük teröristi dağdan indirmektir. Savaşı kazandık haberiniz yok mu?” dedi.

Nasıl ? Gerilimi ve stresi tırmandıran sözler değil mi? Ama burada kalmamış. Ta ki, Akp’li Doğan’ın Mhp sıralarına dönerek ”Sizin probleminiz istemezükçülük, CHP ağzıyla konuşmak size yakışmıyor” diye bağırması kavganın fitilini ateşlemiş. Bunun üzerine CHp sıralarından “tetikçilik yapıyorsun” diye bağrılınca, Akp’li Doğan da “Bu ülkede kimin tetikçilik yaptığını millet bilir. Kimin mafyaya hizmet ettiğini, darbecilerle kol kola gezdiğini bu ülkede herkes bilir” karşılığını verince ortalık karışıyor. Ama asıl kavga, Akp’li Beşir Atalay’ın muhalefeti eleştirdiği anda “ Akp rakipsizdir. Ak parti dışındaki tüm partiler bölge partisidir” diye bir söz sarf etmesinden sonra kavga çıkıyor ve bu arada muhalefet vekilleri sıralara vururken Chp de oturuma ara verdiren o çıkışı yapıyor. CHp vekilleri , “Atam seni unutmadık unutturmayacağız”, “Atam eserlerine sahip çıkacağız”, “Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatacağız” şeklinde pankart açıyor. Ondan sonrası malum, oturuma ara veriliyor ve başkan, partilerin grup başkan vekillerini dinlenme odasına çağırıyor. Ama Sayın Başbakan “Ben grup başkanıyım, girebilir miyim” deyip odaya giriyor ve meclis başkanını “bu ne iş kardeşim ? Neden buna engel olmadın, attırsana o pankartları“ diyerek fırçalıyor. Chp’nin yaptıklarının meclis içtüzüğüne aykırı olduğu gerekçesiyle de bu işin arkasını bırakmayacaklarmış. Arkasını bırakmadan önce, Başbakan'a 'Kuvvetler Ayrımı' ilkesinin ne demek olduğunun hatırlatılması gerekmez mi ?

Bakar mısınız Cumhuriyetin parlamentosuna !.. Bir taraftan pkk destekçileri, isteklerinin kabul edilmesi için “kürt açılımının” istedikleri doğrultusunda meclisten geçmesini dört gözle beklerken, Ata’nın ölüm yıldönümünde bu ülkenin hükümet partisi, ortalığı nasıl geriyor.

Chp’nin yaptığı meclis içtüzüğüne aykırımıdır, değil midir bilemem. Ama Türk toplumu için hassas bir günde, hem meclisi germek, hem de yine toplumun ve de muhalefetin hassas olduğu bir konuyu gündeme getirmek de ne kadar içtüzüğe uygundur ve etiktir. Onu da tartışmak gerekmez mi?

İçinde bulunduğumuz zaman diliminde, gerçekten toplumun ve bu ülkenin dinamik taşları ile oynanıyor. İster iç, ister dış olsun hiçbir şahıs ya da kurumun, toplumun bu dinamik yapı taşları ile ve hassas noktaları ile oynamasına hakkı olmadığı gibi, buna da izin verilmemelidir. Bugün mecliste vekilleri fiziksel bir kavganın eşiğine getiren bu kışkırtmalar, gün gelirde toplum nezdinde bir ayrışmaya ve çatışmaya mahal verirse, o zaman Atatürk’ün kemikleri sızlamayacak mı? Toplumu tekrar barışık düzene sokmak daha kaç on yılı alacak?

Herkesin aklını başına alması ve sağduyulu davranması gerekir. Bir yerlere yaranmak adına, toplumun dinamizmini kimse değiştirmesin. Atatürk bu toplum için hala kutsal ve bir o kadar da saygın bir kişiliktir. Yetmiş bir yıl geçse bile.

../..