Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '07

 
Kategori
Futbol
 

Papuçlar dama mı?

Kalli'nin Galatasaray'a 14 yıl aradan sonra yeniden gelişi, neresinden baksanız çok şeyi değiştirmiştir sarı-kırmızılı camiada.
Hani neredeyse şu şarkıyı söyleyerek geldi kurt teknik adam: Dönüşüm muhteşem olacak...
İkinci seferinin muhteşem olup olamayacağını zaman bize gösterecek ama gözüktüğü kadarıyla Hoca'nın Florya'ya ayak basışıyla kulüpte birçok şey ciddi anlamda değişti.
*
Feldkamp'ın başarılarını burada hatırlatmaya gerek duymuyorum.
Dünya onun değerini teslim ediyor, yeryüzündeki en parlak futbol beyinlerinden biri.
Geçmişte G.Saray'a ve Beşiktaş'a yaptığı gibi "kalbim ağrıyor" deyip gemiyi yarı yolda koyvermezse G.Saray'a çok şey katacağı kesin.
Bir kere; Almanların neredeyse isimleriyle özdeşleşmiş bir özellikleri var:
Ciddiyet ve disiplin düşkünü olmaları...
Panzer lakabını fazlasıyla hakediyorlar da.
Gerçi bazıları işin suyunu çıkartmıyor değil: Daum, F.Bahçe'de Van Hooijdonk gibi önemli bir yıldızı yarım sezon kulübede oturttu. Adam resmen çile çekti, Alman hoca "bana mısın" demedi.
Ama olsun, verdiğin kararda sebat etmek de hatırı sayılır bir insani vasıftır.
Kalli gelir gelmez ilk beyanatı havaalanında verdi: "Galatasaray'da iyi ve kötü oyuncular var. Kadrodakilerin o formayı hakettiklerine beni inandırabilmeleri için önlerinde 6 hafta bulunuyor".
Vay canına...
Gerets'in gereksiz Hakan ve Cihan ısrarından sonra, halefinin bu beyanatı G.Saraylı taraftarlar indinde de ciddi bir rahatlama yaratmıştır kuşkusuz.
Çünkü artık Florya'nın -Feldkamp imzalı- parolası belli:
Haketmeyene sarı-kırmızılı forma haram!
*
Başka değişikliklere de imza atacaktır Alman teknik adam.
Oyuncuların saha içindeki ciddiyetsiz ve ipin ucunu bırakmış hallerinden, forvetlerin sezon boyunca yaşadıkları gol sıkıntısından, hücuma ağırlık veren Arda'nın savunmayı aksatmasından elbette şikayetçi olacaktır ve bütün bunların üzerine cesaret ve kararlılıkla gidecektir Kalli.
Gitmelidir de.
Kim ne derse desin, hangi cenahtan nasıl bir tepki feryadı işitilirse işitilsin, bu radikal atılımları gerçekleştirmek G.Saray'ı eksi günlerine döndürecek reçetenin en "olmazsa olmaz" başlıklarından biridir çünkü.
Basın da bu konuda Feldkamp'ın ayaklarına takılmayı değil ona destek olmayı seçerse hiç fena olmaz.
*
Bir diğer farklılık da, tepkilerden gözü korkan ve Ali Sami Yen'e adımını atmayan Özhan Canaydın'ın bu transfer mevsiminde işi sıkı tutması...
Baksanıza, daha Haziran ayı bitmeden iki önemli yabancı oyuncuya imzalar attırıldı bile.
Geçmişte bu işi Ağustos'a bırakmayı tercih ederdi Galarasaray Başkanı.
Alınan isimlerden Linderoth'u Dünya Kupası'nda İsveç milli formasıyla izledik.
Çok katkı yapabilecek, enerjik, sahanın her tarafına basan, iki ayağına hakim bir oyuncu. Ülkesinde "yılın futbolcusu" seçilmesi de boşuna değil. Mütevazı fakat iş yapabilecek nitelikte.
Öteki ismi de Fenerbahçe'nin geçmiş yıllarda Schalke 04'le yaptığı Şampiyonlar Ligi müsabakalarında izlemiştik.
Kimse alınmasın ama Lincoln Ş.Saraçoğlu'ndaki 3-3'lük maçta Fener'i adeta duman etmişti.
Skor tabelasına iki kez adını yazdırdığını hatırlıyorum.
Oyununa Türk futbolseverler olarak hayran kalmıştık.
Galatasaray'ın Hagi'nin vedasından beri süren bir "10 numara" açığı vardı, sanırız Lincoln bu yaraya merhem olacaktır.
*
Servet ve Almanya'dan Kalli'nin tavsiyesiyle alınan üç gurbetçi oyuncu ise şimdilik birer kapalı kutu.
*
Benim merakımı çeken şu: Hagi'nin gidişinden itibaren spor sayfalarını süsleyen "Komutan Alex" övgü ve güzellemeleri, acaba Lincoln'ün Türkiye Ligi'nde maharetlerini göstermeye başlamasıyla bitecek mi?
Alex'in papucu dama atılacak mı?

 
Toplam blog
: 5
: 287
Kayıt tarihi
: 14.06.07
 
 

Adım Salih. Soyadım Bora. Sporla ilgili meseleler ile fevkalâde ilgiliyim. Fakat dünyayı takip ediyo..